Tanrı'nın suratına karşı yalan söylemek ahlaksızlık değil mi sence de? | Open Subtitles | غير اخلاقي الا تعتقدين هذا؟ مثل الكذب على في وجه الاله؟ |
karşı görüşleri yasadışı bırakmak ve susturmak isteyenlerin karşısında durabilmek için yeterince cesur olmamızı gerektirecek. | TED | سوف يتطلب ذلك أننا نتحلى بالشجاعة الكافية للوقوف في وجه الناس الذين يحاولون إسكات أو نزع الشرعية عن الأصوات المعارضة. |
Vietnamlılara karşı silahlanmak istemeyen Amerikalı asker kaçakları için sahte evrak hazırladı. | TED | فزور والدي الاوراق للفارين من الخدمة العسكرية الامريكية الذين رفضوا رفع السلاح في وجه الفيتنامين |
Bu keşif o zamanki birikimin suratına tokat gibi çarptı. | TED | في ذلك الحين، ذلك الاكتشاف طار في وجه الحكمة التقليدية. |
İçeri girdik ve bir masaya oturduk garson kız geldi ve Tipper'e büyük bir ilgi gösterdi. | TED | دخلنا الى المطعم وجلسنا, ثم جاءت النادلة, قامت بانتفاضة عظيمة في وجه تيبر. |
Dev bir trole kafa tutan birisi sekizinci sınıfa giden aptal bir kızdan mı korkuyor? | Open Subtitles | الفتاة التي تقفُ في وجه الغول العملاق خائفة من فتاة الصف الثامن الخرقاء؟ |
Özgürlük Ordusu'na meydan okumanın ne demek olduğunu biliyorsunuz değil mi? | Open Subtitles | أنتم تعرفون ما معنى أن تقفوا في وجه جيش التحرير، صحيح؟ |
Çünkü bu farklı diller biraz önce gördüğümüz gibi, malların ve fikirlerin ve teknolojilerin ve bilgeliğin değişimine karşı bir engel oluşturuyor. | TED | لأن كل اللغات المختلفة تشكل عائقاً، كما رأينا، في وجه نشر السلع والأفكار والتقنيات والمعرفة. |
Güzelleştirilmiş carroçaları sayesinde önyargılara karşı koyabiliyor, gelirlerini ve toplum ile etkileşimlerini arttırıyorlar. | TED | لأنه، وبعرباتهم المزينة، قادرون على النضال في وجه الإجحاف بزيادة دخلهم المادي وبتفاعلهم في المجتمع. |
Ve öykülerimiz sadece tarihin saldırılarına karşı hayatta kalmış değildir. | TED | ولم تصمد قصصنا فقط في وجه الاعتداءات التي أُقحِمت في التاريخ. |
Bu yüzden yerel halk bu belirsizliğe karşı bir güvence olarak kendi buzullarını yetiştiriyorlar. | TED | وهكذا بدأ السكان المحليون بتنمية أنهارهم الجليدية الخاصة كضمان في وجه هذا الخطر. |
Kurumlara ve benden büyük insanlara, benden daha güçlü her tür duruma karşı konuştuğum her gün o uçaktan düştüğümü hissediyorum. | TED | وأشعر في كل يوم أقول فيه الحقيقة في وجه المؤسسات والأشخاص الأكبر مني، وما هو أقوى مني، أشعر كأنني أسقط من تلك الطائرة. |
Ortak düşmana karşı birleşmeliyiz! | Open Subtitles | بالطبع, علينا الأتحاد في وجه العدو المشترك |
Ancak o zaman Sovyetler Birliği, Almanya'ya karşı kendini savunabilecek." | Open Subtitles | حينها فقط الإتحاد السوفيتي سيكون قادرًا على الدفاع عن نفسه في وجه ألمانيا |
On yıl önce, 18 insan polise karşı geldiği için öldürüldü. | Open Subtitles | قبل عشرة اعوام, 18 شخص قتلوا لأجل وقوفهم في وجه تجاوزات الشرطة |
Hayatta büyük değişimlerle karşı karşıya kalındığında bu çok önemlidir. | Open Subtitles | هذا مهم جداً في وجه التغيرات الكبيرة في الحياة |
Bir adam arabamıza yaklaştı, ve silahını babamın suratına doğrulttu. | Open Subtitles | مشى رجل يصل إلى سيارتنا، التلويح بندقيته في وجه والدي. |
Bebeğini Kurtarıcı'nın suratına sokma! Sonra dokunur ona! | Open Subtitles | لا تدفعوا الطفل في وجه المخلص سيلمسه لاحقاً |
Chris'in dosyasına göre annesi Rehberlik öğretmenine, Dave'in babasına ve takım yardımcısı Marvin Watts'e karşı feci karmaşa çıkarmış. | Open Subtitles | وتبعاً لملف كريس فإن أمه قد استثارت غضباً في وجه مرشد المدرسة والد ديف |
İlaveten, Supermen ile yemek yediğin zaman, aptal kafa gibi sızlanmayacaksın. | Open Subtitles | زائد, حينما تأكل الغداء مع سوبر مان لن تفركه في وجه الإناء |
LaHood'un gönderdiği yarmaya nasıl meydan okuduğunu gördüler! | Open Subtitles | وشاهدوه وهو يقف في وجه ذلك الحيوان الذي ارسله لاهوود الى هنا |