"قضايا" - ترجمة من عربي إلى تركي

• dava
• davalar
• davaları
• davalarında
• davalarda
• davalarını
• davası
• sorunu
• vaka
• davasında
• davalarına
• sorunları
• davayı
• davada
• vakaları

Aynı anda 3 - 4 dava ile uğraştığınızı biliyorum.
أعلم بأنكم تتولّون ثلاث أو ،أربع قضايا في نفس الوقت

Böyle bir dava yüküyle nasıl birisi iyi bir savunma alır?
كيف يمكن أن يحصل شخص على دفاع جيد بكمية قضايا كهاته؟

Siz daha iyi bilirsin ki böyle davalar zor bulunur.
قضايا مثل هذه نادرة جدا ولا تحتاج لان اخبرك انا

Sigorta davaları geldiğinde, Bruiser genellikle benim göz geçirmemi ister.
بروزر عادةً يطلب مني مراجعة قضايا التأمين التي تجيء لنا

Bir anlaşma yaptığında düşük seviyeli göç davalarında analist olarak çalışıyordum.
كنت أعمل كمحلل على قضايا الهجرة مستوى منخفض عندما عقد صفقة.

Bu bir dava ve biz davalarda sürekli beraber çalışıyoruz.
؟ هذه قضية ، نحن نعمل على قضايا معاً دائما

Nasıl oluyor da, Yüksek Mahkeme önünde davalarını tartışabilen bir kadın, insanlar önünde konuşmaktan nefret ediyor?
كيف لإمرأة تجادل في قضايا ،أمام محاكم القضاء العالي تكره إلقاء خطاب أمام العامّة

O odadaki sabit disklerde bir tane bile faal dava yok.
فلا توجد قضايا جديده على الأقراص الصلبه المتواجده في هذه الغرفه..

Şiddet içeren nefret suçlarını soruşturmak ve dava etmek FBI'ın işidir.
ذلك ليس عمل مكتب التحقيقات للتحقيق وإقامة دعاوي قضايا الكراهية العنيفة

Belki düşünür ama başkalarının ne düşüneceği hakkında endişelenirsen asla eğlenceli davalar alamazsın.
ربما ولكنكِ لن تحصلي على قضايا ممتعة إن قلقتِ بشأن مايفكر فيه الأخرين

Kaynaklarımız tükenmişti, elimizde başka davalar vardı ve ayrılmak zorunda kaldık.
ثم استنفذنا مواردنا كان لدينا قضايا اخرى لذا كنا مضطرين للرحيل

Onu hapse atmıştık ve çözmemiz gereken başka davalar vardı.
لكننا كنا نحتجزه بأمان و كان لدينا قضايا اخرى لنحلها

1870 ve 1872'de Prickly Pear Çayı'yla ilgili emsal teşkil davaları oldu.
وحدث هناك قضايا في هذا الخصوص في عام 1870 و 1872 وكلتيهما تخصان جدول بريكلي بير كريك

İlk bakışta, davayı incelemeye bile gerek yoktu fakat araştırmalarım gösterdi ki tek şahitli teşhis davaları hatalı olma eğilimindedir.
للوهلة الأولى، يبدو أن القضية قد فُتحت وأُغلقت، ولكن بحثى أظهر أن قضايا التعرف ذات الشاهد الواحد عرضة للخطأ.

Bu karar, Yüksek Mahkemenin yurttaşlık hakları davalarında dönüm noktalarından biri kabul edilir.
يعد هذا الحكم أحد أهم القرارات التي إتخذتها المحكمة العليا في قضايا الحقوق المدنية.

Ama bu, bu gibi davalarda anormal bir durum değildir.
لكن لم يكن هذا غير معتاداً فى قضايا من هذا النوع

Yakın zamandaki boşanma ve velayet davalarını araştırın.
انظروا الى تسجيلات الطلاق الحديثة , قضايا حضانة الاطفال

Buna izin vermemeliydiniz. Benim suçum değil. Sir Wilfrid'a ceza davası almamasını söyledim.
انه ليس خطأى ، لقد قلت لسير ويلفريد بوضوح ، لا قضايا جنائية

Servis edilen kötü yemek sorunu vardı. Yediğim yemeklerden bazılarının insanlar için olmadığını hatırlıyorum.
كانت هناك قضايا تتعلق برداءة الطعام الذي يقدم كما أذكر أن بعض الطعام الذي أكلته ليست جيدا لإنسان.

Yani çözülemeyen her vaka onun vicdan azabı. Bizim değil.
لذا فأيّة قضايا لم تُحل ستتحمل وزرها هي، وليس نحن.

Bence almalıyız. 2 seneyi temyiz davasında geçirmek istemezsen tabi.
أرى أن تقبل العرض .. أفضل من قضاء عامين بين قضايا الإستئناف والنقض

Kariyerime, Birleşik Devletlerde polis şiddeti davalarına bakarak başladım.
في بداية مهنتي عملت على قضايا انتهاكات الشرطة في الولايات المتحدة.

(MA: Yedi kız.) MA: Ve biz, kadın sorunları hakkında lobi yapmaya başladık.
مادلين آولبريت : وتحدثنا في خصوص قضايا المرأة

Son 3 ayda 3 önemli davayı çözünce burnu biraz havaya kalktı.
لقد حلّ ثلاث قضايا كبرى في هذه الثلاثة أشهر إنّه يزداد غطرسة

Bu gibi yüzlerce davada çalışmış olmaktan gelen bir içgüdü.
ليس شعوراً إنها غريزة مصدرها العمل على قضايا كثيرة كهذه

Başka vakaları araştırmaları için millete saat ve para verdiğim ofise yayılmış.
إنتشر لدى الجميع أني أوزّع الوقت والمال على المحققين لحل قضايا أخرى