"كحال" - ترجمة من عربي إلى تركي

• Tıpkı
• da öyle
• yaptığı gibi
• olduğu gibi
• herkes gibi

Tüm insan ırkı birçok yönden Tıpkı benim ailem gibi.
بل الجنس البشري بأكمله، وبعدة طرق، حاله كحال أفراد أسرتي.

Artık Tanrı'nın ellerinde Tıpkı annen gibi ve ruhum onlar için üzülse de..
إنها بين يديّ الله الآن حالها كحال والدتك ومع ذلك تنحب روحي لأجلهم

Tıpkı diğer kurtlar gibi, sürünün tamamı yavruları başarıyla büyütmek için birlikte çalışmalı.
كحال الذئاب الأخرى على أفراد القطيع العمل معًا لكي تصل صغارها لمرحلة البلوغ

Büyükbabam orduda subaydı babam da öyle.
جدي كان ضابطاً في الجيش كحال والدي.

Ona karşı açtığımız dava da öyle.
كحال الدعوى التي نقيمها عليه.

Ben de 90'larda herkesin yaptığı gibi özel sektöre geçtim site kurmak için değil de fiber optikler için veri sıkıştırması yapıyordum.
لذا توجّهت إلى القطاع الخاص كحال الجميع في التسعينات الميلادية لكن ليس في مجال الإنترنت بل في مجال ضغط البيانات في الألياف البصرية

Herkesin yaptığı gibi ben de burada tanıştım.
كحال كل شخص هنا... . من هذا المكان

Bugünlerde, birçok kimsenin olduğu gibi, Kat'in de kafası karışmış halde.
لقد اشتبه عليها الأمر كحال الكثيرين هذه الأيام

Hiçbir şey ödemediler. Zaten finansal sıkıntı içindeydiler hazırda paraları yoktu, buradaki diğer herkes gibi.
لم يدفعوا شيئاً، لأنهم لم يكن معهم سيولة حالهم كحال الجميع هنا

Seninle konuşmasına izin verdiğin anda kararını vermiş oldun. Tıpkı bizim gibi.
لقد اتّخذتَ قراركَ لحظةَ تركتَه يتحدّث إليك، تماماً كحال بقيّتنا

Tıpkı oğlan ve annesininki gibi. Beş kişi kayıp. O fotoğraflardaki beş kişi kayıp.
كحال الفتى و أمّه، هناك 5 أشخاص بتلك الصور قد فُقدوا.

Donmuş olacaksın Tıpkı bu topraklarda yaşayan diğerleri gibi.
ستكون جامداً. كحال الجميع في هذا الركن مِنْ الأرض.

Tıpkı sürü bir antilop yakaladığında, herkesin kutlaması gibi.
كحال كلاب الصيد حين تحظى بظبيّ بعد ذلك الكل يحتفل

Tıpkı bizler gibi, bir önemin olmamasından ödün koptuğu için yapıyorsun bunu da.
انت تفعل هذا لكي لأنك خائف حد الموت كحال الباقيين منا

Elbette ondan nefret ediyordum, ama Mort da öyle.
بالطبع أكرهه، كحال (مورت)

Tom da öyle.
كحال (توم)

Piyasanın yaptığı gibi asla değişiklik yoktu.
لم يكن متذبذبا كحال السوق

Hepimizin yaptığı gibi.
كحال بقيتنا.

Doğal yaşamda olduğu gibi şu anda intibak edeceksin ve sonra değişime uğrayacaksın.
كحال كل الأمور في عالمنا العادي ستتأقلمين الآن ثم تتحولين لاحقاً

Her üniversitede olduğu gibi, beş profesörümüzden biri, gece yarısı taşınır veya transfer olup bir daha geri dönmez.
كحال أي جامعة سوانا، واحد من أصل خمسة أساتذة ينتقل أو يرحل في خُفية ولا يُرى مجددًا.

Diğer herkes gibi olsaydınız Teğmen ifade vermediğiniz konusunda ifadeler veriyor olmazdık.
إذا كنتِ كحال البقيّة أيّتها الملازم, أنا من يتوقع أنّنا لن نلقي التصريحات, حيال عدم إلقاء التصريحات.