Tüm insan ırkı birçok yönden Tıpkı benim ailem gibi. | TED | بل الجنس البشري بأكمله، وبعدة طرق، حاله كحال أفراد أسرتي. |
Artık Tanrı'nın ellerinde Tıpkı annen gibi ve ruhum onlar için üzülse de.. | Open Subtitles | إنها بين يديّ الله الآن حالها كحال والدتك ومع ذلك تنحب روحي لأجلهم |
Tıpkı diğer kurtlar gibi, sürünün tamamı yavruları başarıyla büyütmek için birlikte çalışmalı. | Open Subtitles | كحال الذئاب الأخرى على أفراد القطيع العمل معًا لكي تصل صغارها لمرحلة البلوغ |
Büyükbabam orduda subaydı babam da öyle. | Open Subtitles | جدي كان ضابطاً في الجيش كحال والدي. |
Ona karşı açtığımız dava da öyle. | Open Subtitles | كحال الدعوى التي نقيمها عليه. |
Ben de 90'larda herkesin yaptığı gibi özel sektöre geçtim site kurmak için değil de fiber optikler için veri sıkıştırması yapıyordum. | Open Subtitles | لذا توجّهت إلى القطاع الخاص كحال الجميع في التسعينات الميلادية لكن ليس في مجال الإنترنت بل في مجال ضغط البيانات في الألياف البصرية |
Herkesin yaptığı gibi ben de burada tanıştım. | Open Subtitles | كحال كل شخص هنا... . من هذا المكان |
Bugünlerde, birçok kimsenin olduğu gibi, Kat'in de kafası karışmış halde. | Open Subtitles | لقد اشتبه عليها الأمر كحال الكثيرين هذه الأيام |
Hiçbir şey ödemediler. Zaten finansal sıkıntı içindeydiler hazırda paraları yoktu, buradaki diğer herkes gibi. | Open Subtitles | لم يدفعوا شيئاً، لأنهم لم يكن معهم سيولة حالهم كحال الجميع هنا |
Seninle konuşmasına izin verdiğin anda kararını vermiş oldun. Tıpkı bizim gibi. | Open Subtitles | لقد اتّخذتَ قراركَ لحظةَ تركتَه يتحدّث إليك، تماماً كحال بقيّتنا |
Tıpkı oğlan ve annesininki gibi. Beş kişi kayıp. O fotoğraflardaki beş kişi kayıp. | Open Subtitles | كحال الفتى و أمّه، هناك 5 أشخاص بتلك الصور قد فُقدوا. |
Donmuş olacaksın Tıpkı bu topraklarda yaşayan diğerleri gibi. | Open Subtitles | ستكون جامداً. كحال الجميع في هذا الركن مِنْ الأرض. |
Tıpkı sürü bir antilop yakaladığında, herkesin kutlaması gibi. | Open Subtitles | كحال كلاب الصيد حين تحظى بظبيّ بعد ذلك الكل يحتفل |
Tıpkı bizler gibi, bir önemin olmamasından ödün koptuğu için yapıyorsun bunu da. | Open Subtitles | انت تفعل هذا لكي لأنك خائف حد الموت كحال الباقيين منا |
Elbette ondan nefret ediyordum, ama Mort da öyle. | Open Subtitles | بالطبع أكرهه، كحال (مورت) |
Tom da öyle. | Open Subtitles | كحال (توم) |
Piyasanın yaptığı gibi asla değişiklik yoktu. | Open Subtitles | لم يكن متذبذبا كحال السوق |
Hepimizin yaptığı gibi. | Open Subtitles | كحال بقيتنا. |
Doğal yaşamda olduğu gibi şu anda intibak edeceksin ve sonra değişime uğrayacaksın. | Open Subtitles | كحال كل الأمور في عالمنا العادي ستتأقلمين الآن ثم تتحولين لاحقاً |
Her üniversitede olduğu gibi, beş profesörümüzden biri, gece yarısı taşınır veya transfer olup bir daha geri dönmez. | Open Subtitles | كحال أي جامعة سوانا، واحد من أصل خمسة أساتذة ينتقل أو يرحل في خُفية ولا يُرى مجددًا. |
Diğer herkes gibi olsaydınız Teğmen ifade vermediğiniz konusunda ifadeler veriyor olmazdık. | Open Subtitles | إذا كنتِ كحال البقيّة أيّتها الملازم, أنا من يتوقع أنّنا لن نلقي التصريحات, حيال عدم إلقاء التصريحات. |