ويكيبيديا

    "كرسي" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • sandalyede
        
    • sandalyeye
        
    • koltuk
        
    • sandalyesi
        
    • koltuğu
        
    • sandalyesini
        
    • koltuğunu
        
    • sandalyeyi
        
    • sandalyedeki
        
    • koltuğunda
        
    • koltuğuna
        
    • sandalyeyle
        
    • yer
        
    • sandalyenin
        
    • sandalyesine
        
    New York City'de, tekerlekli sandalyede olduğunuz için sizi almayı reddeden bir otobüsü durdurmak için kaç insan gerekir? TED كم عدد الأشخاص القادرين على إيقاف حافلة في مدينة نيويورك حينما يرفضون أن تدخلوا الحافلة لأنكم على كرسي متحرك؟
    Diğer türlü bir insan sandalyede oturduğunu sanıp boynunu kırabilir. Open Subtitles وإلا يستطيع أي شخص أن يجلس على كرسي ويكسر عنقه.
    Neden beni bir tekerlekli sandalyeye bindirip eski aktörler huzurevine götürmüyorsun? Open Subtitles لماذا لا ترسل لي كرسي متحرك وترسلني إلي دار الممثلين المسنين؟
    Aslında, bir koltuk daha bağlayıp, aynı benzetime bir başkasını daha gönderebiliriz. Open Subtitles فعلياً بإمكاننا توصيل كرسي آخر ونرسل شخص آخر , إلى نفس المحاكاة
    Şuradaki Henry Drucker. Princeton Universitesi Tarih kürsüsünde sandalyesi var. Open Subtitles هنالك هنري دروكر أستاذ كرسي في التاريخ، جامعة برنستون
    Aynı şeyi masaj koltuğu hakkında da söylediğimi biliyorum, ama bu sefer ciddiyim. Open Subtitles وأعلم أنّي قلت نفس الشيء بعد تجربة كرسي التدليك ولكن هذه المرة أعنيها
    Bu demek oluyor ki, sandalyede oturan adam, çoktan ölmüştü. Open Subtitles لذا هذا الضابط كان ميت عندما رآيته في كرسي المعوّقين.
    Benim yüzümden hayatının geri kalanını tekerlekli sandalyede geçirmek zorunda. Open Subtitles إن حياته تذهب على كرسي متحرك وكل هذا على حسابي.
    - Harika, Peter. Tekerlekli sandalyede olmayan azınlıktan biri olacağım kimin aklına gelirdi? Open Subtitles من كان يظن أنني سأكون من القليلين الذين لا يجلسون في كرسي متحرك؟
    Ama tabii ki, siz kendiniz hiç elektrikli sandalyeye oturmadınız. Open Subtitles لكن أنت بطبيعة الحال لم تكن قط في كرسي الإعدام
    Her sabah kendini tekerlekli sandalyeye tasimak nasil bir sey biliyor musun? Open Subtitles هل لديك اية فكرة عن شعور ان تكون في كرسي متحرك يومياً
    Mezuniyet törenine gidiyormuş gibi giyinmiştim ve beni hızlıca stüdyoya sokup dönen, tekerlekli bir sandalyeye oturttular. TED دخلت الأستوديو وكأنني ذاهبة إلى حفلة موسيقية، فأقحموني داخل الأستوديو وأجلسوني على كرسي دوار ذي عجلات.
    Daha sonra hem sesi emebilecek, hem rahat, hem de sağlam bir akustik koltuk tasarladık. TED بعد ذلك، قمنا بتصميم كرسي صوتي، كرسي من شأنه أن يكون هيكلياً ومريحاً في نفس الوقت وبامكانه أيضاً اامتصاص الصوت.
    Bir tekli koltuk alabilmemiz için kaç hafta sahneye çıkman lazım? Open Subtitles كم اسبوعا يتحتم علينا أن نمثل قبل أن أتمكن من الحصول على كرسي بذراع؟
    Kısa boylu olan, Hershel Kaminsky. Cornell Felsefe'de sandalyesi var. Open Subtitles الرجل القصير هو هيرشل كامينسكي أستاذ كرسي في الفلسفة، جامعة كورنيل
    Öyle sevimliydi ki. Annem yeni bebek için bize bir araba koltuğu verdi. Open Subtitles كانت راىعة للغاية، أمي أعطتنا كرسي جديد للطفل في السيارة
    Eve, bu güzel, plaj sandalyesini getireceğim. Open Subtitles سأكون وبذلك يصبح الوطن الذي الحلو كرسي الشاطئ الحلو.
    Babanın koltuğunu göremeyince kendisinin de gittiğini sandı. Open Subtitles لقد رأى كرسي أباك عندما أخرجته وهو خائف أن يذهب أباك أيضاً إنه يتوقع الغدر
    Gereğinden fazla çalışan ve yeni sandalyeyi birleştirmeye çalışan asistan mı, yoksa yapacak hiçbir işi olmayan tembel patron mu? Open Subtitles مساعد أكثر من طاقتهم الذي يبني كرسي الجديد الخاص بك، أو جميلة أميرة مدرب الذين لن النزول صاحب الحمار كسول.
    Bir zamanlar cansız bir nesne, tekerlekli sandalyedeki çocuğun akılsız hayaleti olarak görüldüm. TED في مرة كان ينظر لي ككائن جماد شبح أبله لصبي في كرسي متحرك.
    George, Gus'ın korkuları vardır. Dişçi koltuğunda yalnız kalmak da onlardan biri. Open Subtitles جورج وجوس عِنْدَهُما خوف مرضي بأن يكونا لوحدهم في كرسي طبيبِ الأسنان
    Ben giymek zorundayım yoksa çocukları çocuk koltuğuna oturtmadığım için ceza yiyorum. Open Subtitles عليّ لبس واحدة لأنّ لديك تذكرة لعدم وضع الأطفال في كرسي السّيارة.
    Sonrasında yaşayacağın şey sol ayakta üç tırnakla, tekerlekli sandalyeyle hapishanede uyanmak olacaktır. Open Subtitles تستيقظ لتجد نفسك في السجن على كرسي متحرك ب 3 اصابع في رجلك
    Ya tekerlekli iskemlesi vardı ya da... hemen edineceği bir yer biliyordu. Open Subtitles لابد وأنه كان لديه كرسي متحرك بالفعل أو يعرف كيف يحصل على واحد بسرعة
    -Tek hatırlayabildiği kedisinin sandalyenin altında olduğu ve bir elin arkasından onu yakaladığı. Open Subtitles جميع تتذكر هو قطتها الرابض تحت كرسي وذراع الاستيلاء عليها من الخلف.
    Adam yavaş yürüyordu. Tanık sandalyesine bile birinin yardımıyla gelebildi. Open Subtitles لقد مشى ببطء واحتاج لمساعدة حتى يصل إلى كرسي الشهود.

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد