FG: 2003'te bitecek, Eylül - Ekim gibi. Umarım Kyu, Herbie, Yo Yo ve diğerleri Bizimle oynamaya gelirler. | TED | فرانك: هذا سينتهي في ٢٠٠٣.. سبتمبر، أو أكتوبر وأتمنى من كيو وهيربي ويويو وكل هؤلاء بأن يأتوا ويلعبوا معنا في المكان |
Eğer Dong Kyu abi öğrenirse, öldüm ben. | Open Subtitles | أذا دونغ كيو هيونغ أكتشف ذلك , أنا سأموت |
Bunları benden gizlemek için mi, Lee Gyu Won? Senden gizlemeye çalışmadım, Dede. | Open Subtitles | ألهذا السبب تتأخرين في العودة، لأنكِ تخفين هذا عني يا لي كيو ون؟ |
- Yeter artık Keogh. - Çökme noktası dibi değildir. | Open Subtitles | (ـ توقف ، يا (كيو ـ خطه الرأسي ليس عميقاً |
Kui Ordusu'nun piçleri, geride bekleyip öylece izlediler! | Open Subtitles | جيش كيو الاندال لم يفعلوا شئ سوي الوقوف في الخلف والمشاهده |
Kew Gardens, gelip de onların lastik ağacına dalamayacağım konusunda ısrarcıydı. | TED | فقد رفضت حدائق كيو .. ان اخذ قليلاً من شجر المطاط الذي تملكه |
"KYO" ile yazılıyor, tıpkı Tokyo gibi. | Open Subtitles | مع "كيو" مثل تلك الموجود في طوكيو |
Lee Kyu Won, Hong Mi Ran seni arıyor. Gidip bir gör. | Open Subtitles | لي كيو ون، الأستاذة هونغ تبحث عنكِ اذهبي بسرعة |
Neden bize kalbini açmıyorsun Dong Kyu? | Open Subtitles | لمَ لا تفتح قلبك للآخرين؟ أرجوك، دونغ كيو |
Tamam. Ben bununla ilgilenirim. Sen hemen Şef Oh Hyung Kyu'ya git. | Open Subtitles | سأهتم بهذا الأمر لذا إذهب إلى رئيس القسم (اوه هيونغ كيو) حالاً |
Kyu Won, kolyeyi buldu mu merak ediyorum. | Open Subtitles | هل تظنين أن كيو ون وجدت القلادة أمس؟ |
Lim Deok Kyu'nun da saldırmaya pek niyeti yok gibi. | Open Subtitles | (ليم ديوك كيو)، لايبدو أنّه لديه رغبة في الهجوم أيضاً! |
Bunu geri alman karşılığında, Park Chae Rin ile çektirdiğin resimleri Dong Gyu abiye göstereceğim. | Open Subtitles | في المقابل , إذا أخذت هذا مره آخرى , سأرسل لدونغ كيو هونغ الصور التي أخذتها من بارك شاي رين |
Sence öyle çakışmasına Dong Gyu abiyle izin verir miyiz? | Open Subtitles | هل تظن أني أنا و دونق كيو ذلك النوع من الأشخاص الذي سيسمحون لذلك بالحدوث؟ |
Unut gitsin, Lee Gyu Won. Ben de vazgeçiyorum. | Open Subtitles | فقط انسيه لي كيو ون، فأنا لا أريد ذلك أيضاً |
Köyü aldıktan sonra, Yüzbaşı Keogh'un eldivenlerini bulduk. | Open Subtitles | وبعد أن استولينا على القرية وجدنا قفازي النقيب (كيو) |
Efendi Chen He Chuan'daki savaşta Efendi Jiang, sol cenahımı koruması için Kui ordusunu göndermişti. | Open Subtitles | لورد تشن في معركه هي شيان اللورد جيانج ارسل جيش كيو لحراسه الميسره |
Kaydadeğer bir harita. Burada, Kew'deki Ulusal Arşivler'de saklanıyor. | TED | وهي خريطة استثنائية، محفوظة في المحفوظات الوطنية هنا في كيو. |
Dinle KYO, birileri OROCHI'nin gücünü kullanmaya çalışıyor, eğer RUGAL başarırsa, onu asla durduramayabiliriz. | Open Subtitles | إسمع (كيو) أحدهم يحاول السيطرة على قوة (أوروشي). وإذا نجح (روغال) بذلك فلن نستطيع أن نوقفه ابداً. ما هذا؟ |
Benim adım Que. Umarım verecek cevabınız vardır. | Open Subtitles | إسمي "كيو" و أتمنى أن يكون لديك إجابات له |
Düğünden dolayı The Happy Cue'ye gitmek için giyindirilmiştim... | Open Subtitles | كنت أرتدي فستاني وذاهبة إلى الزفاف في قاعة ذي هابي كيو |
Texas'a gittim ve ölüm hücresindeki Küçük GQ'yu ziyaret ettim. | TED | ذهبت إلى تكساس، وزرت جي كيو المحكوم عليه بعقوبة الموت. |
Üstad Ji, Ran Qiu'nun Lu adına savaşması için sizin rızanızı istiyor. | Open Subtitles | يسأل السيد جي عن موافقتك للسماح للسيد كيو الكفاح من أجل لو |
O da stratosfer IQ seviysinde. | Open Subtitles | إنه في أعلى درجة من الذكاء من رتبة أي كيو ما هو الأي كيو؟ |
Q ateşi konjestif kalp yetmezliğine sebep olurdu miyokard enfarktüsüne değil. | Open Subtitles | حمى كيو قد تسبب مرض القلب الاحتقاني وليس احتشاء للعضلة لقلبية |
BQE(*)'nin bir sandviç olduğunu sanıyordu valla. | Open Subtitles | إنه يظن أن (بي كيو اي) "طريق سريع" عبارة عن اسم لنوع فطيرة |
Her gece yüzüme Ballı BBQ Fritos sürüp odamda, yalnız başıma Titanik'i seyrediyorum. | Open Subtitles | أُراقبُ تايتانك لوحدي، لوحده، في غرفتِي، كُلَّ لَيلة... ... حَشوةوجهي بالعسلِ بي بي كيو Fritos. |
Oyun kurucunun akciğerleri çok fazla su ile dolu. | Open Subtitles | رئتا كيو - بي منفوختان بشكل زائد ثقيلة بالسوائل. |