Kapıdan haberimiz var. Ve bütün bu canavarları geri gönderme vaktinin geldiğini düşünüyoruz. | Open Subtitles | نحن نعلم بأمر المدخل، وقد حان الوقت لإرسال هذه الوحوش إلى البيت. |
Beni o mesajı göndermeye zorlamasaydın bir daha öyle bir şansım olmayacaktı. | Open Subtitles | لو لم تدفعيني لإرسال تلك الرسالة فلم تكن الفرصة ستتاح لي أبدًا |
Davetiyeleri gönderecek cesareti buldun mu? | Open Subtitles | إذاً، هل واتتك الجرأة لإرسال تلك الدعوات؟ |
Bunu Ay için yapmak isterseniz sadece mürettebatı yollamak için yakıta milyarlarca dolar harcarsınız. | TED | إذا حاولت القيام بذلك على القمر، أنت ستحرق مليار دولار من الوقود فقط لإرسال الطاقم الى هناك. |
O çocuk, yüksek rahibe olarak atanır ve rüyaları, kuşun kanatlarıyla gönderme gücüne sahiptir. | Open Subtitles | حينئذٍ ، تُعرف تلكَ الطفلة بماهية الكاهنة الكبرىّ ، و تكون لديها القدرة لإرسال الأحلام ، على أجنحة الطيور. |
Dışişleri Bakanlığı oraya bir ekip gönderme talebimiz konusunda bize engel oluyor. | Open Subtitles | وزارة الخارجية ظلت تماطلنا في طلبنا لإرسال فريق الى هناك |
Üzgünüm ama kızımı tanımadığımız insanlarla bir müzeye gönderme konusunda rahat değilim. | Open Subtitles | -اسمعيني، أنا آسف لست مرتاج لإرسال أحد ابنائي للمتحف مع بعض الغرباء |
Onlar insanları cezaevlerine göndermeye önceden programlanmış duygusuz uzaktan kumandalı makineler veya robokoplar değildi. | TED | لم يكونوا طائرات بلا طيار أو رجالاً آليين بلا عاطفة، مبرمجين مسبقاً لإرسال الناس إلى السجن. |
SG-1'i, Yüzbaşı Carter'ın gördüğü koordinatlara göndermeye hazırım. | Open Subtitles | إننى على إستعداد لإرسال إس جى 1 إلى تلك الإحداثيات التى رأتها الكابتن كارتر |
İnsan gönderecek kadar yok. Yeterince uzun süre bir solucan tünelini açık tutamayız. | Open Subtitles | ليس لإرسال شخص فلا يمكننا تأمين إستقرار الثقب الدودى |
çocuklarını koleje gönderecek kadar ve ikinci bir araba almaya yetecek kadar kazandılar. | Open Subtitles | جنوا بما يكفي لإرسال أولادهم إلى الكليّات |
Teddy dayının otopsi sonuçlarına tekrardan baktım. Onu bir mesaj yollamak için öldürdün. Mesaj, alınmıştır. | Open Subtitles | راجعتُ تقرير تشريح جثة خالك و صور الأشعة قتلتَه لإرسال رسالة، وصلت الرسالة |
Çavuş, tahliye ekibi göndermem için yerini tam olarak öğrenmeliyim. | Open Subtitles | أيها الرقيب، نحن بحاجة لمعرفة موقعك بدقة لإرسال إخلاء طبي. |
"Bizim yolumuz" derken... ..ruhlarınızın dağdan maddeyi göndermesini rica etmesi mi? | Open Subtitles | طريقك يعني تسأل أرواحك الجبل لإرسال المادة إليك أسفل النهر؟ |
Çocuklarını üniversiteye yollama fırsatı sağlıyorlar. | Open Subtitles | يوفرون لهم الوسائل لإرسال أطفالهم للجامعة. |
Sanırım artık birisini Hammond'a gönderip, onun emeklilik planlarını tekrar gözden geçirmesini söylemeliyiz. | Open Subtitles | أعتقد أن الوقت قد حان لإرسال أحد ما لمحادثة هاموند للحديث معه حول إعادة التفكير في خطة تقاعده |
Rebadow'un ailesinin, çocuğu Disney Dünyası'na yollayacak 3,000 $'ı yokmuş, belki de biz gönderebiliriz. | Open Subtitles | ليسَ لدى عائلة ريبيدو الـ 3000 دولار لإرسال الولَد إلى عالَم ديزني لِذا فَكَّرت، ربما علينا أن نُرسلَه |
Paul çok daha uzun süre dayanacak bir mesaj göndermeyi seçeceklerine inanıyor. | Open Subtitles | يعتقد بول أنهم سيختارون لإرسال الرّسائل مع قدرة احتمال أكثر بكثير. |
Peki yalnızca protomolekülü Güneş Sistemimize göndermenin yolu olan iletim sistemi olsaydı? | Open Subtitles | ماذا لو كان مجرد نظام تسليم؟ طريقة لإرسال الفيروس إلي نظامنا الشمسي؟ |
Şerif ona bir araba yollayabilir misin? | Open Subtitles | مدير الشرطة، يمكن أن أزعجك لإرسال السيارة خارج؟ |
NID ajanları bu siteleri şifreli ileti göndermek için kullanıyorlar. | Open Subtitles | عملاء الإن أى دى يستخدمون هذه المواقع لإرسال رسائل مشفرة |
Buzun altına radar sinyalleri iletmek için kullanılıyorlar. | TED | هذه تستخدم لإرسال إشارات الرادار إلى الأسفل داخل الجليد. |
Matty insanları, buldukları fotoğraf makinelerini, taşınabilir bellekleri öksüz kalan fotoğraflarla kendisine yollamaya davet ediyor. | TED | يدعو ماتي الناس لإرسال آلات التصوير الرقمية التي وجدوها إليه، شرائح الذاكرة التي فقدت بصور يتيمة. |