| - Hayır. Ama Avusturya'daki hayatı çok farklıydı. Bırakıp gelmesi zor olmuş olmalı. | Open Subtitles | كلا، ولكن لابد أنه أمر شاق أن تهجر الحياة التي اعتادتها في النمسا |
| İrtibata kurmaya gidiyor... ve çiçek te bir işaret olmalı. | Open Subtitles | .. لابد أنه المروج و الزهرة هي الإشارة المتفق عليها |
| Gece yarısından önce olmuş olmalı, doktorun düşüncesi bu, ölüm sertliğine bakarak. | Open Subtitles | لابد أنه حدث منتصف الليل كما يقول الطبيب بناءَ على تيبس الجثة |
| Ölmeden önce çok fazla acı hissetmesine sebep olmuş olmalı. | Open Subtitles | سم لابد أنه جعله يعاني من ألم شنيع قبل موته |
| Muhteşem Kredi'nin iflası, sizi çok zor duruma sokmuş olmalı. | Open Subtitles | إنهيار إمبراطورية الإئتمان لابد أنه أثر عليك بشكل سئ حقاً |
| Bu kadar kız kardeş tuhaf olmalı. - Hiç değil. | Open Subtitles | لابد أنه أمر غريب أَن يكون عندك العديد من الأخوات |
| Oğlumun güvenliği karşılığında size yardım etmeyi kabul ettiğimi anlamış olmalı. | Open Subtitles | لابد أنه يفترض أني وافقت على مساعدتكم في مقابل سلامة ابني |
| Patron seni işe aldığına göre, sende bir cevher görmüş olmalı. | Open Subtitles | لقد عينك على أية حال, لذا لابد أنه يرى شيئاً بك |
| Hayatınız yalan olmuş olmalı. Yalanı bir kere de ben denemeliyim. | Open Subtitles | لابد أنه من الرائع التمادي في الإنكار علي تجربته يوماً ما |
| Çok yalnız olmalı, sen hep mesaiye kalıyorsun değil mi? | Open Subtitles | لابد أنه يصبح وحيداً حين يجب أن تعملين متأخراً صحيح؟ |
| Bir seri katile o kadar yakın olmak. Çok tuhaf olmalı. | Open Subtitles | لابد أنه شعور غريب أن تكون بهذا القرب من قاتل متسلسل |
| - pekala, kulaklığın çalışıyor olmalı. başlığın içinden... - beni duyabiliyor musun? | Open Subtitles | حسناً، الصوت لابد أنه يعمل هل تستطيع سماعي من داخل القناع ؟ |
| İHA'yı görme açısını korumak için oldukça yüksek bir yerde olmalı. | Open Subtitles | حسناً, لابد أنه في مكان عالٍّ للغاية ليتمكن من متابعة الطائرة |
| Katil aracı o boş araziye doğru sürerken Bu mesajı kazımış olmalı. | Open Subtitles | لابد أنه قام بخدشها وكتابتها وهو مقيد في المركبة والسائق يقود به |
| - Kale'den getirdiğim kristalde ona yardım edecek bir şeyler olmalı. | Open Subtitles | لابد أنه هناك شيء بالكريستالة التي أحضرتها من الحصر يمكنه مساعدتنا |
| Denizci burada değil, tuzak bu. Senin olduğun yerde olmalı. | Open Subtitles | رجل البحرية ليس هنا أنها خدعة، لابد أنه في مكانك |
| Bu sürekli kızaran bir çocuk olmalı. | TED | هذا الرجل لابد أنه شخص يشعر بالخجل طوال الوقت. |
| Bütün gerçekleri bildiğin halde hastalığı yenebileceğine inanmak zor olmalı. | Open Subtitles | لابد أنه صعب معرفة كل الحقيقة ومازلت تعتقدين بأنك قادرة على هزيمة هذا |
| herhalde bir ağaca falan takılmış ki, rüzgârla yere dağılmış. | Open Subtitles | لابد أنه كان فى شجرة . و هبت عليه الرياح |
| Kısa bir süreçte bu yoğunlukta bir baskı zarara neden olabilir. | Open Subtitles | هذا معدل كبير بالنسبة لفتره قصيره كذه لابد أنه هذا السبب |
| Vurduğum bir dağ tavşanını arıyorum Muhtemelen yaralanmış olmalı. | Open Subtitles | أنا أبحث عن أرنب أطلقت النار عليه لابد أنه جرح هنا |
| Yani, sinir gazı, aşındırıcı bir gazla birleşmiş olsa gerek. | Open Subtitles | هذا يعني أن غاز الأعصاب لابد أنه مختلط بعامل مذيب |
| Evet. 4 gündür hareketsizdi. Orada bir yerde olmalıydı ama her yere baktım. | Open Subtitles | لم تتحرك خلال الأيام الأربعة الماضية لابد أنه هناك لكني فتشت كل مكان |
| Nükleer santralleri etkileyen virüsü yüklemek için buranın sunucusunu kullanıyor olmalılar. | Open Subtitles | لابد أنه استغل السيرفر الخاص بهم لتحميل الفيروس في المفاعلات النووية |
| Şu tuhaf düşünceli tiplerden birine denk gelmiş olmalısın. | Open Subtitles | لابد أنه كان أحد هؤلاء المُتحدثين المُختلين |