Buraya can kurtarmak için geldik. Can almak için değil. | Open Subtitles | نحن هنا لكي ننقذ حياة، لا لأن نُنهي حياة أخرى. |
Evet, çünkü sana kızgın olduğum için, seni sevmediğim için değil. | Open Subtitles | لأنني كُنْتُ مجنونَ فيك. لا لأن أتوقف عن محبتك. |
- Sen insanlara yardım etmek istediğin için değil onlardan korktuğun için psikiyatriyi seçtin. | Open Subtitles | لذا أنت سُحِبتَ إلى طبّ الأمراض العقليةِ لا لأن تَحْبَّ مُسَاعَدَة الناسِ، لكن لأن خِفتَهم. |
Ama bu hiç mantıklı değil, çünkü A.B.D hükümeti Ramos'u destekliyor, asileri değil. | Open Subtitles | لا , لا , لأن الحكومة لراموس و ليس للثوار |
Bugün kendimin inanıp inanması önemli değil çünkü diğerleri inanıyordu. | Open Subtitles | اليوم، لايهم ما إذا كنت أؤمن بنفسي أم لا لأن الآخرين يؤمنون بي |
Şu anda karşınızda, kendimi onurlandırmak için değil, babamı onurlandırmak için bulunuyorum. | Open Subtitles | آخذُ هذه اللحظةِ الأولى لا لأن تُمجّدَوني ، لكن لتَشريف أبي. |
Ahbap, yemek için buradayım, ilginç muhabbet için değil. | Open Subtitles | يا رفيق انا هنا لأكل لا لأن اخوض في نقاش ممتع |
Sezar'ı az sevdiğim için değil, Roma'yı daha çok sevdiğim için! | Open Subtitles | لا لأن حبي لقيصر يقل عن حبه، بل لأن حبي لروما يفوق حبه |
Kirli bir paspas temizlik içindir, battaniye niyetine kullanmak için değil. | Open Subtitles | الممسحة القذرة لأجل التنظيف ! .. لا, لأن تستخدّمها كـا بطـّانية |
- Ama gerçekten bildiğin için değil. | Open Subtitles | - لا لأن تعرف المادّة. - أنت sayin ' غششت؟ |
Senden şüphelendiğimiz için değil, Christian. | Open Subtitles | هو لا لأن نَشْكُّ فيك، كريستين. |
Hele ki benim için kazanıp ya da kaybetmek önemli değil çünkü bu kazanıp ya da kaybetmekle alakalı olan bir şey değil. | Open Subtitles | خاصة وأنني لا أهتم سواء فزت أم لا لأن هذا ليس عن الفوز أو الخسارة |
İnanıp inanmaman umurumda değil çünkü gerçek bu. | Open Subtitles | لا يهمني ما إذا صدقت أم لا لأن هذه الحقيقة |
- Elbette değil çünkü para gerçekten de yaşam tarzına zarar verdi değil mi? | Open Subtitles | -بالطبع لا لأن الأموال دمرت اسلوب حياتكِ، أليس كذلك؟ |