Kauçuk ağacı bulunmaz, olsa olsa birkaç tanedir. Uğraşmaya değmez. | Open Subtitles | لا يوجد مطاط هناك ربما القليل ولكنه لا يستحق العناء |
Hem biz zaten okuyamayız ve kapımız da buna değmez. | Open Subtitles | على أي حال، نحن لا نقرأ وهيكل بابنا لا يستحق |
Birkaç hayvan tarafından asıImayı hak etmiyor! | Open Subtitles | و لكنه لا يستحق الاعدام على يد مجموعة من المتوحشين |
O adam bir serseri. Küçük bir yumruğu bile hak etmiyor. | Open Subtitles | الرجل كان ككيس التدريب إنه حتى لا يستحق الفرصة |
Evet, parayı hak etmeyen bir varsa o da Henry'dir. | Open Subtitles | نعم، ولو أن شخصًا ما لا يستحق المال، فهو هنري. |
Aslında geldiğine değmez. Bir iki gün içinde eve dönerim. | Open Subtitles | الأمر لا يستحق في الواقع، سأعود خلال يوم أو اثنين |
Aslında geldiğine değmez. Bir iki gün içinde eve dönerim. | Open Subtitles | الأمر لا يستحق في الواقع، سأعود خلال يوم أو اثنين |
Bak, Kara'ya söz verdiğini biliyorum, ama bu yüzden ölmene değmez. | Open Subtitles | اعرف انك وعدت كارا لكن هذا لا يستحق ان تقتل نفسك |
Buna değmez! Bu saçmalık yüzünden bir sürü adamımı kaybettim. | Open Subtitles | هذا لا يستحق, لقد فقدت الكثير من الرجال جراء الأمر |
- Haçlı savaşı çıkartmak istiyor. - Yani konuşmaya değmez mi? | Open Subtitles | ـ إنه يريد حرب مقدسة ـ ماذا، لا يستحق التحدث إليه؟ |
Yeni tanıştığım biri için lokantanın geleceğini riske atmaya değmez. | Open Subtitles | لا يستحق أن أخاطر بمستقبل المطعم مقابل شخصٍ قابلته للتو |
Gezegeniniz, özgürlüksüz kalmanın ne demek olduğunu öğrenene kadar özgürlüğü hak etmiyor. | Open Subtitles | كوكبكم لا يستحق الحرية حتى يتعلم معنى أن لا يكون لك حرية هذا درس لكم |
Kimse hayatı boyunca bununla yaşamayı hak etmiyor. | Open Subtitles | و لا يستحق أحد أن يكبر و في عقله تلك الصورة. |
Hayatının geri kalanını hapishanede geçirmeyi hak etmiyor. | Open Subtitles | إنه لا يستحق أن يمضي بقية حياته في السجن |
Babasını on yıl boyunca göremeyecek olan bir çocuk biraz parayı hak etmiyor mu sence? | Open Subtitles | هل تعتقد أن إبنه لا يستحق أن ينال مالاً؟ و هو الذي سيظل أباه بعيداً عنه لعشر سنوات؟ |
Ama hapse girmeyi ya da bütün hayatı boyunca peşini bırakmayacak bir sicile sahip olmayı hak etmiyor. | Open Subtitles | ولكنه لا يستحق الذهاب إلى السجن أو لديه سجل يتبعه في جميع الأنحاء لبيقة حياته |
Ülkenizde masumlara ne olduğunu biliyoruz. O terörist değil. Bunların hiçbirini hak etmiyor. | Open Subtitles | جميعنا يعلم قصص الكثير من الأبرياء فهو ليس إرهابيّ، وهو لا يستحق كل ذلك. |
Ölmeyi hak etmeyen birini öldürme diye seni uyarmıştım. | Open Subtitles | لقد أخبرتك.. حذّرتك بألاّ تقتل أحداً لا يستحق الموت |
Belki Tanrı bazılarının görmeyi hak etmediğini düşünüyordur. | Open Subtitles | ربما يرى القدر أن البعض لا يستحق نعمة البصر |
Yemin ederi ki, olanları hiç hak etmedi. | Open Subtitles | قل الحقيقة عن هذا المخلوق الملائكى الذى لا يستحق أن يذكره أحد |
Yakalanan adam saygıyı hak etmez, öyle değil mi? | Open Subtitles | الرجل الذي يجعلهم يمسكون به لا يستحق الاحترام اليس كذلك |
Gerçekten ölmek istiyorsan söyleyeyim o böyle bir iyiliğe layık değil. | Open Subtitles | حتى وإن كنتِ تريدين الموت فهو لا يستحق شرفاً كهذا |
Yine de, şu maskeli şerefsizden mermi yemeyi hak etmemişti. | Open Subtitles | رغم هذا لا يستحق طلقة من ذلك المقنع الأبله |
Göz ardı ettiğimiz sorunlarla kıyaslandığında söylediklerinizin hiçbir değeri yok. | Open Subtitles | مقارنة بالمشكلة التى سأتحدث عنها، ما تقولونه الأن لا يستحق الإهتمام. |
- Bizim korumamızı falan haketmiyor. - O aileden, Alec. | Open Subtitles | انه لا يستحق حمايتنا له انه من العائلة يا أليك |
Don Wilson kolay bir adam değildi, ama böyle ölmeyi de hak etmiyordu. | Open Subtitles | لم يكن دون ولسون شخصا سهل المنال لكنه لا يستحق الموت بهذه الطريقه |
Şimdi anlıyorum değmeyeceğini ama çoğu kadın da yapmıyor ki. | Open Subtitles | أدرك الآن أن الأمر لا يستحق لكن الكثيرات لا يدركن |