Ama o kızın düzenbazlıkla kendine çıkar sağlamasına izin veremem. | Open Subtitles | لكن لا يمكنني أن أدع هذه الفتاة تجني حصاد مؤامرتها |
Vicdanen bunu yayınlatmana izin veremem, ülkenin bulunduğu koşulları da... | Open Subtitles | لكن لا يمكنني أن أدعكِ تنشرينه بدون أعتبار الجو العام |
Bazı kanıtlar, biraz daha olumlu işaretler olmadan, bu riski almayı tavsiye edemem. | Open Subtitles | بدون بعض الأدلة لبعض الإشارات الإيجابية لا يمكنني أن أوصيّ باللجوء إلى مخاطرة |
Evet, Bir laboratuvar faresine döneceğini düşündüğü sürece Onu bunu yapmaya ikna edemem. | Open Subtitles | لا يمكنني أن أقنعه بفعل هذا إن ظنّ أنّه سيحول إلى فئران تجارب |
-Sabırlı olmalısın. -Sabırlı olamam! Bir gece sonrasında uyanmış gibiyim. | Open Subtitles | لا يمكنني أن أصبر لقد إستيقظت كأنها كانت ليلة واحدة |
Bir evlilik danışmanı tutacağım. Sen çileden çıkmadan, bir dostla kahve bile içemiyorum. | Open Subtitles | سوف اتصل بــ مستشار الزواج لا يمكنني أن احظى بــ قهوة مع صديق |
Hayır, Burada çalışmana izin veremem. Bir bebekle burada ne yapabilirsin? | Open Subtitles | , لا , لا يمكنني أن أتركك تعمل هنا ماذا يمكنك أن تعمل والطفل معك؟ |
Bu sayının bu haliyle çıkmasına izin veremem. | Open Subtitles | ببساطة لا يمكنني أن أنشر هذا العدد بهذا الشكل. |
İzin veremem. Özür dilerim. Dr Post onaylamaz böyle bir şeyi. | Open Subtitles | أنا آسفة، لا يمكنني أن أدعكم دكتور بوست لن تسمح بهذا مُطلقاً |
Korkarım adresini veremem çünkü turda. | Open Subtitles | أخشى بأنه لا يمكنني أن أعطيك عنوانا لها فكما ترى هي في رحلة سياحية |
O zaman bu daveti kabul edemem. | Open Subtitles | إذاً، لا يمكنني أن أتقبل هذا الإجتماع كــ دعوة لكِ |
Yemin edemem, ama buna şüphe duymuyorum. Ya siz? | Open Subtitles | لا يمكنني أن أقسم على ذلك لكن ليس عندي شك به , و ماذا عنك ؟ |
Fakat günün ortasında bu kıyafetle burayı terk edemem. | Open Subtitles | لا يمكنني أن أخرج بهذا اللبس في منتصف النهار |
Sadece şu an olmamı istediğin kişi olamam. Kontrol elimde değil. | Open Subtitles | لا يمكنني أن أكون ما تريديني عليه الآن، فلستُ مُتحكّماً بنهمي. |
Babam evde ve çok hasta ancak Onu böyle sokakta bırakıp gidemem. | Open Subtitles | أبي سقيم في المنزل، لكن لا يمكنني أن أتركه هنا في الشارع. |
Şu anda o duygu nasıl hayal bile edemiyorum, o ne geçiyor. | Open Subtitles | لا يمكنني أن أتخيل كيف يشعر الآن ، ما الذي يمضي فيه |
Bunu açıklayamam ama Trevor'un iyi olduğuna Seni temin ederim. | Open Subtitles | لا يمكنني أن أشرح و لكني أعدك أن تريفور بخير |
Ama, hazır hissetmiyorsan sana sevgimi gösteremem. | Open Subtitles | ولكن لا يمكنني أن أعطيك الحنان إذا لم تكن لديك رغبة به |
Pekâlâ, ben bunu yapamam, çünkü bu tamamen sahtekarlık olur. | Open Subtitles | حسنا أنا لا يمكنني أن أفعل ذالك لأنه سيكون كذبا |
Artık komik değilim çünkü Artık kendimi ciddiye alamıyorum. | Open Subtitles | أنا لست مضحكة بسبب أنه لا يمكنني أن آخد نفسي على محمل الجد بعد الآن |
Ona göz kulak olamam. Ne hale geleceğini biliyorsun. | Open Subtitles | لا يمكنني أن أرعاه أنت تعرف كيف يكون الامر |
! Artık amca olamazdım. Bana biraz zaman tanı, tamam mı? | Open Subtitles | لا يمكنني أن اكون العم على اي حال اعطيني راحة، جيد؟ |
Hayal edemeyeceğim veya öngöremeyeceğim yöntemlere başvurabilirler. | Open Subtitles | ولديهم طرق لا يمكنني أن أتخيلها أو أتوقعها |
Ancak sıradaki numarayı göz aldanması olarak tanımlamak mümkün değil. | Open Subtitles | للأسف لا يمكنني أن أطلق اسم خدعة على ما يلي |