ويكيبيديا

    "لتعيش" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • yaşamak için
        
    • yaşamaya
        
    • yaşayacak
        
    • yaşama
        
    • Kalacak
        
    • yaşamanın
        
    • yaşasın
        
    • kalmak için
        
    • Hayat
        
    • yaşaması
        
    • yaşa
        
    • yaşamana
        
    • yaşanacak
        
    • yaşamasını
        
    • yaşaman için
        
    yaşamak için yeni bir yer aramaya başlasan iyi olur. Open Subtitles من الأفضل لك أن تبحث عن مكان جديد لتعيش فيه
    Neredeyse her yer, tarlalar ve ormanlar, mangrovlar ve kırlar, ateş böceklerinin yaşamak için gerektiği yerler, gelişmek ve yayılmak için kullanılıyor. TED الحقول والغابات في كل مكان تقريبًا والمروج وأشجار المانغروف التي تحتاجها اليراعات لتعيش تفسح المجال للتنمية والتمدد.
    "bir zamanlar altın saçlı bir kız vardı... güzel bir evde yaşamaya giden..." Open Subtitles ذات مر كانت هناك فتاة شعرها أشبه بالذهب ذهبت لتعيش فى منزل جميل
    Hedefi, iş bulmak, yaşayacak bir yer kiralamak ve çocuklarını yanına almak. TED هدفها هو أن تجد وظيفة وأن تستأجر بيتًا لتعيش فيه ولتحتضن أبنائها معها مرة أخرى
    Bu ait olma ihtiyacı, limitli yaşama ihtiyacıdır. Open Subtitles إنها تلك الحاجة الملحة للإنتماء لتعيش ضمن حدود محددة مسبقاً
    Uyandıktan sonra onu Logan'a götüreceğim oda ona Kalacak yer ayarlayacak. Open Subtitles دعيها تنام بينما أذهب إلى لوجان لإيجاد مكان لها لتعيش فيه
    Pekçok yaşam birimi yaşamak için başka yaşam biçimlerine gereksinim duyar. Open Subtitles العديد من أشكال الحياه تتطلب أشكال حياه أخرى لتعيش
    Annem kardeşiyle yaşamak için Boston'a gitti. Open Subtitles 'أمي أرادت الذهاب الى 'بوستن لتعيش مع أختها
    Bana doğruyu söyle Ammar. yaşamak için Allah'ı ve peygamberini inkar edebilir misin? Open Subtitles أخبرني بصدق يا عمار ، هل ستكفر بالله ونبيه فقط لتعيش
    yaşamak için hiçbir sebebin olmazdı. Aramayı, cep telefonuna yönlendiririm. Open Subtitles لن يبقى لك شئ لتعيش من أجله ساقوم بتحويلها على هاتفك النقال
    "bir zamanlar altın saçlı bir kız vardı... güzel bir evde yaşamaya giden..." Open Subtitles ذات مر كانت هناك فتاة شعرها أشبه بالذهب ذهبت لتعيش فى منزل جميل
    Kızım Carrie benimle yaşamaya geldi. Amy ile tanıştırayım dedim. Open Subtitles ابنتى كارى قدمت لتعيش معى, فكرت فى تعريفها على آمى
    Ve o güzel bir evde yaşamaya gitti... ve herkes onu sevdi, ve o çok ama çok mutluydu. Open Subtitles وقد ذهبت لتعيش فى بيت جميل وأحبها كل الناس وكانت سعيدة جدا جدا
    Ama uğruna yaşayacak birşeyin yok demedim. Open Subtitles لكن لم أخبرك على الإطلاق بأن ليس لديك شيئاً لتعيش من أجله
    Ya buradan gidip yaşayacak başka bir yer bulursun ya da tıpkı sana benzeyenler gibi acı çekersin. Open Subtitles لذا إمّا أن ترحل وتجد مكاناً آخراً لتعيش حياتك، أو أنّك ستعاني مثل بقية بني جنسك
    Tekrar yaşama vakti. İkiniz de hemen gitmelisiniz! Open Subtitles حان الوقت لتعيش مرة أخرى، ولكن عليكم الذهاب الآن.
    Son ihtiyar para babası da ona tekmeyi bastığı için Kalacak yere ve paraya ihtiyacı var. Open Subtitles عشيقها الأخير قام بالتخلي عنها لذا تحتاج لمكان لتعيش به وتحتاج للمال , لذا صدقني
    Benim evime gelip, benimle birlikte yaşamanın çok iyi olacağını düşünüyorum. Open Subtitles كنت أفكر أن أفضل فكرة أن تأتي لتعيش معي في منزلي.
    "yaşa ve bırak yaşasın" lafının şok edici bir örneği. Open Subtitles -لقد كان ذلك مثال صادم لمبدأ " لتعيش وتدع الاخر يعيش"
    Hayatta kalmak için üç saniyen var kondüktör. Open Subtitles لديك ثلاث ثواني لتعيش يا قاطع التذاكر واحد اثنان
    Marcus Aurelius'un kızı olan Lucilla nüfuzlu bir Hayat sürmeye hazırlanmıştı. Open Subtitles بصفتها ابنة ماركوس أوريليوس تمت تهيئة لوسيلا لتعيش حياة من النفوذ
    Juan Antonio'nun diğer yaratıcı erkekler gibi bir kadınla birlikte yaşaması gerekiyordu ve Cristina'ya yanına taşınmasını teklif etti, o da kabul etti. Open Subtitles خوان أنطونيو، ككل الرجال المبدعين أراد أن يعيش مع امرأة و دعا كريستينا لتعيش معه و قد قبلت
    Böyle olmaya devam et. Lanet piçlerin altında sürün. Bu şekilde yaşa, sonra da öl. Open Subtitles لتعيش هكذا ، ذليل كلأوغاد من الأفضل أن تموت
    Onu unutalım... Ve mutlu olarak yaşamana devam et. Open Subtitles ماذا يلزمك فقط لتنساه و لتعيش سعيدا بعده
    - Böyle zor bir zamanda size düzgün yetişkin gözetmenliğinde yaşanacak bir yer bulduk. Open Subtitles لنجد لك مكان لتعيش به بـ إشراف بالغ مناسب
    Uçan payandalar, tıpkı katedrallerdeki gibi, ağacın tepesini güçlendirmeye yarar. ve o bireyin daha uzun yaşamasını sağlarlar. TED تساعد الدعامات الطائرة علي تقوية قمة الشجرة، كما تفعل في الكاتدرائيات. وتساعدها لتعيش لفترة أطول عبر الزمن.
    Benim bodrum katımda yaşaman için neden sana para verdi? Open Subtitles لماذا هي على أستعداد أن تدفع لك لتعيش في سرداب بيتي؟

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد