yaşamak için yeni bir yer aramaya başlasan iyi olur. | Open Subtitles | من الأفضل لك أن تبحث عن مكان جديد لتعيش فيه |
Neredeyse her yer, tarlalar ve ormanlar, mangrovlar ve kırlar, ateş böceklerinin yaşamak için gerektiği yerler, gelişmek ve yayılmak için kullanılıyor. | TED | الحقول والغابات في كل مكان تقريبًا والمروج وأشجار المانغروف التي تحتاجها اليراعات لتعيش تفسح المجال للتنمية والتمدد. |
"bir zamanlar altın saçlı bir kız vardı... güzel bir evde yaşamaya giden..." | Open Subtitles | ذات مر كانت هناك فتاة شعرها أشبه بالذهب ذهبت لتعيش فى منزل جميل |
Hedefi, iş bulmak, yaşayacak bir yer kiralamak ve çocuklarını yanına almak. | TED | هدفها هو أن تجد وظيفة وأن تستأجر بيتًا لتعيش فيه ولتحتضن أبنائها معها مرة أخرى |
Bu ait olma ihtiyacı, limitli yaşama ihtiyacıdır. | Open Subtitles | إنها تلك الحاجة الملحة للإنتماء لتعيش ضمن حدود محددة مسبقاً |
Uyandıktan sonra onu Logan'a götüreceğim oda ona Kalacak yer ayarlayacak. | Open Subtitles | دعيها تنام بينما أذهب إلى لوجان لإيجاد مكان لها لتعيش فيه |
Pekçok yaşam birimi yaşamak için başka yaşam biçimlerine gereksinim duyar. | Open Subtitles | العديد من أشكال الحياه تتطلب أشكال حياه أخرى لتعيش |
Annem kardeşiyle yaşamak için Boston'a gitti. | Open Subtitles | 'أمي أرادت الذهاب الى 'بوستن لتعيش مع أختها |
Bana doğruyu söyle Ammar. yaşamak için Allah'ı ve peygamberini inkar edebilir misin? | Open Subtitles | أخبرني بصدق يا عمار ، هل ستكفر بالله ونبيه فقط لتعيش |
yaşamak için hiçbir sebebin olmazdı. Aramayı, cep telefonuna yönlendiririm. | Open Subtitles | لن يبقى لك شئ لتعيش من أجله ساقوم بتحويلها على هاتفك النقال |
"bir zamanlar altın saçlı bir kız vardı... güzel bir evde yaşamaya giden..." | Open Subtitles | ذات مر كانت هناك فتاة شعرها أشبه بالذهب ذهبت لتعيش فى منزل جميل |
Kızım Carrie benimle yaşamaya geldi. Amy ile tanıştırayım dedim. | Open Subtitles | ابنتى كارى قدمت لتعيش معى, فكرت فى تعريفها على آمى |
Ve o güzel bir evde yaşamaya gitti... ve herkes onu sevdi, ve o çok ama çok mutluydu. | Open Subtitles | وقد ذهبت لتعيش فى بيت جميل وأحبها كل الناس وكانت سعيدة جدا جدا |
Ama uğruna yaşayacak birşeyin yok demedim. | Open Subtitles | لكن لم أخبرك على الإطلاق بأن ليس لديك شيئاً لتعيش من أجله |
Ya buradan gidip yaşayacak başka bir yer bulursun ya da tıpkı sana benzeyenler gibi acı çekersin. | Open Subtitles | لذا إمّا أن ترحل وتجد مكاناً آخراً لتعيش حياتك، أو أنّك ستعاني مثل بقية بني جنسك |
Tekrar yaşama vakti. İkiniz de hemen gitmelisiniz! | Open Subtitles | حان الوقت لتعيش مرة أخرى، ولكن عليكم الذهاب الآن. |
Son ihtiyar para babası da ona tekmeyi bastığı için Kalacak yere ve paraya ihtiyacı var. | Open Subtitles | عشيقها الأخير قام بالتخلي عنها لذا تحتاج لمكان لتعيش به وتحتاج للمال , لذا صدقني |
Benim evime gelip, benimle birlikte yaşamanın çok iyi olacağını düşünüyorum. | Open Subtitles | كنت أفكر أن أفضل فكرة أن تأتي لتعيش معي في منزلي. |
"yaşa ve bırak yaşasın" lafının şok edici bir örneği. | Open Subtitles | -لقد كان ذلك مثال صادم لمبدأ " لتعيش وتدع الاخر يعيش" |
Hayatta kalmak için üç saniyen var kondüktör. | Open Subtitles | لديك ثلاث ثواني لتعيش يا قاطع التذاكر واحد اثنان |
Marcus Aurelius'un kızı olan Lucilla nüfuzlu bir Hayat sürmeye hazırlanmıştı. | Open Subtitles | بصفتها ابنة ماركوس أوريليوس تمت تهيئة لوسيلا لتعيش حياة من النفوذ |
Juan Antonio'nun diğer yaratıcı erkekler gibi bir kadınla birlikte yaşaması gerekiyordu ve Cristina'ya yanına taşınmasını teklif etti, o da kabul etti. | Open Subtitles | خوان أنطونيو، ككل الرجال المبدعين أراد أن يعيش مع امرأة و دعا كريستينا لتعيش معه و قد قبلت |
Böyle olmaya devam et. Lanet piçlerin altında sürün. Bu şekilde yaşa, sonra da öl. | Open Subtitles | لتعيش هكذا ، ذليل كلأوغاد من الأفضل أن تموت |
Onu unutalım... Ve mutlu olarak yaşamana devam et. | Open Subtitles | ماذا يلزمك فقط لتنساه و لتعيش سعيدا بعده |
- Böyle zor bir zamanda size düzgün yetişkin gözetmenliğinde yaşanacak bir yer bulduk. | Open Subtitles | لنجد لك مكان لتعيش به بـ إشراف بالغ مناسب |
Uçan payandalar, tıpkı katedrallerdeki gibi, ağacın tepesini güçlendirmeye yarar. ve o bireyin daha uzun yaşamasını sağlarlar. | TED | تساعد الدعامات الطائرة علي تقوية قمة الشجرة، كما تفعل في الكاتدرائيات. وتساعدها لتعيش لفترة أطول عبر الزمن. |
Benim bodrum katımda yaşaman için neden sana para verdi? | Open Subtitles | لماذا هي على أستعداد أن تدفع لك لتعيش في سرداب بيتي؟ |