Hayır, bilgisayar kanımı analiz ederken, yapacak daha iyi bir şeyim yok. | Open Subtitles | لا , لا يوجد شيء أفضل لفعله بينما يقوم الحاسوب بتحليل دمائى |
Pekala millet hadi bakalım yapacak çok işimiz ve az vaktimiz var. | Open Subtitles | حسنٌ، الكل يخرج ما لديه لدينا الكثير لفعله و الوقت ضيق لإتمامه |
Bu kadar hardal gazıyla tam olarak ne yapmayı planlıyorsun? | Open Subtitles | ما الذي تخطط لفعله بالضبط بكل غاز الخردل هذا ؟ |
Çünkü, erkek ya da kadın olmadan bunu yapmak cesaret ister. | Open Subtitles | لأن هذا يتطلب الكثير من الشجاعة لفعله بدون رجل أو إمرأة |
Önümüzdeki birkaç gün yapılacak çok işim var ve arama emri varken yapamam. | Open Subtitles | إنّ لديّ الكثير لفعله بالأيام العديدة القادمة، ولا يمكنني فعلها وهنالكَ بلاغٌ علي. |
Çünkü bunu isterdim, yapmam gerektiği için değil. | Open Subtitles | لأنني أريد ذلك وقتها، و لست مضطراً لفعله. |
Tek yapman gereken bize elle tutulur bir şey vermek. | Open Subtitles | كل ما تحتاج لفعله هو أن ..تعطينا شئ ذو أهمية |
Dünyanın en kapsamlı tedavi merkezindeyiz ve ne yapmamız gerekiyorsa, burada, birlikte yapabiliriz. | Open Subtitles | نحن في مركز أفضل عناية طبية في العالم , وأي ما نحتاج لفعله |
Ama eğer istediğim şeye zaten sahipsem yapacak bir şey kalmaz ki. | Open Subtitles | أجل لكن لو كان لدي ما أريده لن يكون هناك شىء لفعله |
İkincisi daha yapacak çok şey olduğu. | TED | الرسالة الثانية هي أنه لا زال هناك الكثير لفعله. |
Her şeyi yaptığımızda gelişmeyiz, aksine daha yapacak şeyler olduğunda. | TED | نحن نزدهر ليس عندما نقوم بفعل كل شيء، بل عنما يكون هناك المزيد لفعله. |
Görüş alanımız içinde olan o dağı ele almak için şu an ne yapmayı planladığımıza odaklanmamızı sağlar. | TED | إنه يجعلنا نركز على ما، في هذه اللحظة، نخطط لفعله لوصف ذلك الجبل الذي على مستوى بصرنا. |
Mesajlarımda savaşın ilerleyişindeki durumu Ve ne yapmayı planladıklarını yazıyordum. | TED | أرسل رسالة عن أخر تطورات الحرب ومالذي يخططون لفعله . |
Her ne yapmayı planlıyorsa , çoktandır düşünüyor olmalı. | Open Subtitles | اى كان مايخطط لفعله فهو يفكر فيه اكثر من اللازم |
Çok heyecan vericiydi ve herkes bu işi yapmak istiyordu. | Open Subtitles | لقد كان شيئاً مُثيراً لفعله.. وكان الجميع يُريدون أن يفعلوه. |
Yani kesinlikle çatlak olduğu için bunu yapmak zor olmayacaktır. | Open Subtitles | أعني أنها غبية تماماً لذلك سيكون ذلك سهل جداً لفعله |
yapılacak bir şey yok, benim plütokrat arkadaşlarım böyle söyleyebilir. | TED | ليس هناك شيء لفعله ربما يقول أصدقائي البلتوقراطيون |
Şimdi yapılacak en iyi şey gidip bu konuda düşünmen olur. | Open Subtitles | ما نحن في حاجة لفعله الآن هو... أن تذهبي وتفكري جيدا |
Sana şunu söyleyebilirim, yapmam gerekenden fazlasını asla yapmadım. | Open Subtitles | عليّأنأخبرك, لم افعل شيئاً لم أكن مضطراً لفعله |
Evet, dostum, yani yapman gereken... ikisini birden suratında patlayana kadar idare etmen. | Open Subtitles | نعم يارجل انا اعني انه الشيء الصحيح لفعله ان تتلاعب بهم كلهم حتى يطيحوا بك وينفجروا عليك |
Yani yapmamız gereken tek şey o paraya ulaşmanın yasal bir yolunu bulmak. | Open Subtitles | إذن كل ما نحتاج لفعله هو إيجاد طريقة قانونية للحصول على ذلك المال |
Asıl, yapmaya hazırlandığım şey, seni ilgilendirmeli. | Open Subtitles | ما أنا على إستعداد لفعله هو ما يجب أن تكوني قلقةً بشأنه |
Kendi kendimizi öldürmeye başlarsak, tek yapmaları gereken arkalarına yaslanıp seyretmek olur. | Open Subtitles | لقد بدأنا بقتل بعضنا البعض كل ما يحتاجون لفعله هو التراجع والمراقبة |
Güneyli beyaz kaçıkların kökünü kurutmak için ne yapmak gerekiyorsa ben de savaşa onu yapmak için katıldım ve yaptım da. | Open Subtitles | أفعل كل ما يتطلبه الأمر لوضع رأس جنوبي أبيض متبجح تحت الأرض هذا ما أنضممت للحرب لفعله و هذا ما فعلته |
Dönemimin ilk senesi bitmiş ve yapacağım dediğim tek bir şeyi bile başaramamıştım. | Open Subtitles | ومرت السنة الرابعة من حكمي ولم أحقق فيها شيئاً واحداً تم انتخابي لفعله |
Bu benim işim. bunun için bana para ödeniyor. Sefilce, ama bunun için para alıyorum. | TED | هذا هو عملي.اتقاضى أجرًا لفعله. مذقعٌ للغاية, لكنني اتقاضى اجرًا للقيام به. |
Yani, bütün gün boyunca yapmakla tehdit ettiğin ama aslında yapmaya niyetli olmadığın şeyi yaptın, ama istemeyerek oldu? | Open Subtitles | يعني، أن الشيء الذي تهددني بالقيام به طوال اليوم لكن ليس لديك النية لفعله قد فعلته، لكن لم تقصد ذلك. |
Cady'yi uyarmaya gittim. Yapılabilecek en makul şeyin bu olduğunu düşündüm. | Open Subtitles | ذهبت لأحذر كادي ورأيت أن هذا الشئ الأفضل لفعله |