Erkekler doğaları gereği, tohumlarını saçmak için bereketli genç kadınlara yönelirler. | Open Subtitles | الرجال بطبيعتهم ينجذبوا للنساء الصغيرات اللائي يمكن البدء معهم من جديد |
kadınlara meme kanseri için kaç ameliyat yapmış olursam olayım, bir sonraki öngörülemeyen kurban için pek bir şey yapmıyordum. | Open Subtitles | لا يهم كم كان عدد هذه العمليّات التي كنت أجريها للنساء المصابات بسرطان الثدي، أنا لم أكن أقوم بأي شيئ |
kadın ve çocukları çıkabileceği başka bir yol var mı? | Open Subtitles | أيوجد طريق آخر للنساء و الأطفال لكي يخرجوا من الكهوف؟ |
Herhangi bir kuşatma durumunda kadın ve çocukları çıkarmak için yapılmış. | Open Subtitles | لقد شيدتحيث فى حاله الحصار يمكن للنساء والاطفال الخروج ان احتاجوا |
Özgüvenlerini derinliklerinde saklayan ve gösterirken rahatsız hisseden tüm kadınların sesi olmak. | TED | للنساء اللاتي ينزعجن من فكرة إظهار الثقة مما جعلهن ينغلقن على أنفسهنّ. |
44 ve üstü beden giyen kadınlar için bir mağaza. | Open Subtitles | إنه محل ملابس للنساء يبيع مقاسات 16 و ما فوق. |
Sasha sokak kadınları için bir barınak açıyor, ve birkaç günlüğüne burada kalacaklar. | Open Subtitles | افتتاح ساشا بيت آمن للنساء البغاء و، اه، انهم يقيمون هنا لبضعة أيام. |
Sonra ise köye geri dönüp oradaki kadınlara kocalarının öldürüldüğünü söylüyorlardı. | Open Subtitles | لرجال دافعوا عن قريتهم وكانوا يقولون للنساء ان ازواجهن ماتوا مقتولين |
Yaşlı kadınlara özel bir şeyim yok. kadınlara özel var. | Open Subtitles | ليس لدي شئ للنساء العواجيز لدي شيء من اجل النساء |
Sokaklardan topluyor ve kadınlara kendi müşterilerini seçmede olanak sağlıyor. | Open Subtitles | انها انتشلتها من الشوارع وسمحت للنساء بالسيطرة على زبائنهم الخاصين |
kadınlara kalan her boşluğu doldurmaya çalışan bir koloni erkeği işte. | Open Subtitles | مجرد ذكر آخر مستعمر يحاول أن يملئ أي مساحة متروكة للنساء |
Yüzyıllardır kadınlara adaletsizce davranıldığını düşünüyorsun konuşmaların sayesinde dünya tersine mi dönecek sanıyorsun? | Open Subtitles | هل تظن عصر العدالة الذي طبق للنساء يمكن أن ينظف خلال ثوان بمثالك؟ |
Taşınabilir masaj aleti kadın sağlığı dergileri ve posta katalogları ile satıldı. | Open Subtitles | المدلك البيتي المحمول تم بيعه كمساعد صحي للنساء في المجلات وطلبات البريد |
Sonra Dan'le tanıştım ve kadın sığınma evinde gönüllü çalışmaya başladık. | Open Subtitles | نعم، لكن بعدها قابلت دان عندما كنّا متطوعين في ملجأ للنساء |
Siz bu uzlaşma masalarındayken pek kadın yoktu, belki siz tek bir ses, belki bir iki daha. | TED | وعلى اعتبارك من من يجلسون على طاولات الحوار حيث لا يوجد .. او ربما يمكن القول يوجد صوت واحد او اثنين فحسب للنساء |
Evet, çünkü kadınların sende çekici buldukları şeylerin %50'sini bu oluşturuyor. | Open Subtitles | اجل , لأن هذا يمثل خمسون بالمئة مما يجعلك جذاباً للنساء |
Ya da kadınların çöp olduğunu ve hak ettikleri yerde olduklarını düşünüyor. | Open Subtitles | أو أنه ينظر للنساء على أنهن مجرّد حثالة وأنه يضعهن حيث ينتمون |
Kolej sporlarında kadınların geçirdiği sakatlıkların 3'te 2'si amigoluk kazalarındandır. | Open Subtitles | ثلث الاصابات من الرياضه الجامعيه والاصابات للنساء من حوادث التشجيع |
Çıkarılacak derse gelirsek, bu kadınlar için çok eski bir soru: | Open Subtitles | وبالنسبة للدروس المتعلمة , إنه سؤال قديم معمر بالنسبة للنساء : |
Bu boktan ülkede kadınlar için artık güzel roller yok. | Open Subtitles | في هذه الدولة السيئة لا يوجد أي أدوار جيدة للنساء |
Aç gözlüyüz, kendimize aşırı güvenimiz ve gururumuz var, fakat burada TED kadınları olarak durduğumuza göre diğer bir faktörü düşünelim. ki bu az da olsa sosyal dikkatsizliğe katkıda bulunur. | TED | إذاً نحن نملك الجشع ولدينا الثقة العمياء\ الغطرسة ولكن ولأننا في مؤتمر تيد للنساء دعونا نأخذ بعين الاعتبار عاملاً آخر يمكن ان يساهم بصورة ما في هذا الامر اقصد الاهمال الاجتماعي |
O zaman bile oy kullanma hakkı sadece beyaz kadınlarla sınırlıydı. | TED | وحتى ذلك الحين، مُنح حق التصويت بشكلٍ أساسي للنساء البيض فحسب. |
O kağıtları incelerken bayanlar için kullanabileceğim bir yer var mı? | Open Subtitles | هل يوجد حمّام للنساء أستطيع إستخدامه بينما ينظر في المعاملات الورقيّة |
Bir kadının ne kadar çok işine yarayacağını bir düşün. | Open Subtitles | فقط تخيلّي ما الذي يمكن أنْ يفعله ذلك بالنســـبة للنساء. |
Belki de on altıncı yaşgününde babası midilli almadığı için çok bozulmuş kız toplantılarında kurumuş karının tekisin. | Open Subtitles | ربما انتي مجرد فتاه تائه في نادي للنساء تريد العوده الي ابيها لان احدا لم يدفع مهرها عندما اصبحت في السادسه عشر |
Bunu, kadına tecavüz eden erkeği cezalandırmayı reddeden devlette görüyoruz. | TED | نرى ذلك في الحكومة التي ترفض مُعاقبة الرجال المغتصبين للنساء. |
Pijamalı kadınlar beni iç çamaşırlı Kadınlardan daha çok tahrik ediyor. | Open Subtitles | و أنجذب بشكل أكبر للنساء في البيجامات بدلاً من الملابس الداخليه |
Bir dakikanızı alıp davamıza katılan genç kadınlara ve küçük kızlara bir şey söylemek istiyorum. | Open Subtitles | وأريد إنتهاز لحظة لقول شيء للنساء والفتيات الصغيرات الذين إنضممن لجماعتنا |
Öncelikle bu belirtiler kadınlarda çok tutkulu ilişki yaşadıklarında oluşur. | Open Subtitles | هذا يحدث في الأساس للنساء في علاقات عاطفية كبيرة |