Çok utandım, Onun beni görmesine izin veremezdim. | Open Subtitles | لقد كنت محرجا جدا، لم أستطع أن أسمح لها برؤيتي |
Kararını tamamen desteklediğimi söylemeden gitmene izin veremezdim. | Open Subtitles | لم أستطع أن أتركك تغادرين من دون أن تعرفي أني ادعم قرارك تماماً |
İki yıldır oğlum aynı ayakkabıyı giydi, çünkü ona yeni bir ayakkabı alamadım. | Open Subtitles | لسنتين، ابني ارتدى الحذاء ذاته لأنني لم أستطع أن أشتري له حذاءً جديداً |
Seni görüyordum ama kendime engel olamadım... Denedim. | Open Subtitles | أنا جد آسف، لقد كنت أري أنه أنت و لكنني لم أستطع أن أتوقف، لقد حاولت |
Elbette, buna itiraz edemedim çünkü öyle değerlendirildiğinden haberdar değildim. | Open Subtitles | بالطبع, لم أستطع أن أجادلهم بهذا الشأن لأنني لم أعلم عنه شيئاً. |
Doğruyu söyleyemezdim. Aramızda neler olacağını bilmiyorum. | Open Subtitles | لم أستطع أن أخبرها بالحقيقة، أجهل ماذا سيحدث بيننا. |
Artık standartlarım eskisi kadar yüksek olmasa da bu incilere "A" veremedim. Umarım beni anlarsınız. | Open Subtitles | بالرغم من أن معاييرى تغيرت و لكنى لم أستطع أن أضع لكما تقديراً جيداً |
Biliyorum, Birşey Yapamadım. "Hawaii Bing-Bao." sırasında uyuya kaldılar. | Open Subtitles | أعلم ذلك لم أستطع أن أمنعهم لقد شعرا بالنعاس عندما كنا نشاهد هاواي بينق باو |
Kimonon yırtılmış. Seremonide gözümü Bir türlü alamadım. | Open Subtitles | عباءتك ممزقة، لم أستطع أن أزيل عيوني من عليها خلال المراسم |
O kadar açtım ki, daha fazla Dayanamadım. | Open Subtitles | كنت أتضور جوعاً حيث أنني لم أستطع أن أتحمل أكثر |
Başka şansım yoktu. Bunun daha fazla sürmesine izin veremezdim. | Open Subtitles | لم يكن لدىّ خيار لم أستطع أن أدع حدوث هذا أكثر من ذلك |
Kral'ı öldürmeye çalışıyordu. Ona izin veremezdim. | Open Subtitles | لقد كان يحاول أن يقتل الملك و لم أستطع أن أتركه يفعل ذلك. |
İşleri düzeltmeyi denemeden çalmana izin veremezdim. | Open Subtitles | لم أستطع أن أتركك تعزفين بدون أن أحاول أن أجعل الأمور أحسن |
Yaptığı onca şeyden sonra bunun olmasına izin veremezdim. | Open Subtitles | بعد كل شيء فعله لم أستطع أن أترك ذلك يحدث |
Bak, resmi alamadım ama sana bir kahve ısmarlayabilirim. ...harika bir iş için Londra'dan buraya taşındım. | Open Subtitles | أنظرى.. أنا لم أستطع أن أشترى اللوحة ولكن أستطيع أن أشترى لك فنجان من القهوة |
Cüzdanım çalındı, bu yüzden ısmarladığım yemekleri satın alamadım. | Open Subtitles | حقيبتي سرقت و لم أستطع أن أحصل على وجبة. |
Fakat o ayrıldığında kendime hakim olamadım. | Open Subtitles | لكن فى الوقت الذى غادرنى فيه لم أستطع أن أتمالك نفسى |
Diasy'e göz kulak olamadım. Sen de işten kovuldun. | Open Subtitles | لم أستطع أن أبقى عينى عليها كما طلبتَ منى ، وتم فصلك لذلك |
Seni terk edemedim. | Open Subtitles | أنا لم أستطع أن أتركك. التفكير بك يصيبني بالجنون |
Sana söyleyemezdim, çünkü söyleseydim, bize engel olurdu... | Open Subtitles | لم أستطع أن أخبرك ، لأنه إذافعلتهذاكان سيمنعك.. |
Aileye bir neden bile veremedim. | Open Subtitles | أنا حتي لم أستطع أن أُقدم للوالدين سبب الخطف |
Onu görmek istiyordun ve ben isteğini Yapamadım. | Open Subtitles | أنت كنت تريد رؤيتها وأنا لم أستطع أن أحضرها |
Biliyorum. Biliyorum. Ondan Bir türlü kurtulamadım. | Open Subtitles | أعلم، أعلم، لم أستطع أن أبعدها عن الهاتف |
Biliyorum önce seninle konuşmalıydım ama Dayanamadım. | Open Subtitles | أعلم أنه كان يجب أن أتحدث معك, لكنني لم أستطع أن أقاوم. |