Kızı takip ettiğim gece onun bir casus olduğundan bile haberim yoktu. | Open Subtitles | لم أكن أعلم حتّى بأنّه كان جاسوساً عندمّا تبعته في تلك الليلة. |
Çünkü oraya gittiğinden haberim yoktu çünkü bana söylememiştin amına koyayım. | Open Subtitles | لم أكن أعلم بذهابك عنده، لأنك أخفيته عني عمّ نتكلم هنا؟ |
Büyürken vahşi yaşamı koruyucu olmanın bir meslek olduğunu bile bilmiyordum. | TED | عندما كنتُ صغيرة، لم أكن أعلم أنّ حماية الحياة البرّية مهنة. |
Tuhaf. Neredeyse yeni 18 vitesli bisikletin 50 dolara alınabileceğini bilmezdim. | Open Subtitles | لم أكن أعلم أنه بامكانك الحصول على دراجة بـ 18 سرعة |
Biliyorum yalan söyleyebilir, ama ona inanıp inanmama konusunu bilemedim. | Open Subtitles | و لكن أيضا لم أكن أعلم أنه يجب علي تصديقه |
Bana yalan söylüyordun! Ne olduğunu bilmiyorum Eğer o şey yenseydi, sorunumuz kalmayacaktı! | Open Subtitles | أنا آسف لم أكن أعلم أن هذا سيحصل لابد أنه كان هنالك خطأ |
Hiç de kolay değildi çocuklar, çünkü ne yaptığımı hiç bilmiyordum. Tanrı'ya yakışır bir sesim de yok. | Open Subtitles | ، لأنني لم أكن أعلم ماذا كنت أفعل ولم أكن أملك صوتاً جيداً للإله |
Aramızda nasıl bir şey olduğunu bilmiyordum, ama partide bunun cevabını öğrenmeyi umuyordum. | Open Subtitles | لم أكن أعلم ما نوع الشيء, لكن كنت آمل أن الحفلة ستوضح ذلك |
Hayranı olduğun şeylerle olan ilişkilerimi seninle paylaşmam gerektiğinin farkında değildim, öyle olsun. | Open Subtitles | لم أكن أعلم أني مضطر لمشاركتك علاقاتي بالأمور التي تعجبك، لكن لا بأس |
Benim bunların hiçbirinden haberim yoktu, ve bize yapılacak işlerin yazılı olduğu buna benzer bir sunum yaptılar. | TED | و لم أكن أعلم أي شيء عن هذا, و قد كان لدينا عرض يحتوي على جدول أعمال, بهذا الشكل. |
Bu haksızlık. Kazaya kadar bebekten haberim yoktu. | Open Subtitles | لم أكن أعلم بأمر هذا الطفل حتى يوم سقوطها |
Ne tarz bir yardım önerdiğinden haberim yoktu. | Open Subtitles | أنا لم أكن أعلم نوع المساعدة التي كنت تقدمها |
Bundan benim haberim yoktu. Onu görmek çok güzel olacak. | Open Subtitles | لم أكن أعلم بذلك سيكون من الرّائع رؤيتها |
Davet ettiğin için sağ ol. Sevgilin olduğunu bile bilmiyordum. | Open Subtitles | شكرا لإخباري لم أكن أعلم حتى أنكي تواعدين شخصا كا. |
Gece sana mesaj attığımda meşgul olup olmadığını bile bilmiyordum. | Open Subtitles | لم أكن أعلم حتّى إن كنتِ مشغولة اليوم حينما راسلتكِ |
Birini seni sevdiğim kadar sevmenin mümkün olduğunu sen doğmadan önce bilmezdim. | Open Subtitles | قبل ولادتك، لم أكن أعلم بأني سأحب شخصًا ما كما أحبكِ الآن |
Ama böyle yüksek ve taşlık bir dağın... ..bu kadar ağır bir bedeli olacağını bilmezdim. | Open Subtitles | و لكن لم أكن أعلم أن الجبال يمكن أن تكون بهذا الارتفاع أو بأنها مغطاة بالصخور بهذا الشكل |
- O bir revü dansçısı. ..öyle insanları evimde barındırmam. Ama bilemedim işte.. | Open Subtitles | ليس هذا هو مكانهم، كما إنني متيقنة من موافقتك على ذلك، لم أكن أعلم |
Ondan bahsedişinden, öldüğünü bilemedim. | Open Subtitles | بالطريقة التي تحدثتي بها عنه، لم أكن أعلم أنه ميت. |
O anı kelimelerle ifade edebilir miyim bilmiyorum. | TED | لم أكن أعلم وقتها ما إذا ما كانت الكلمات ستفي تلك اللحظات حقها. |
Burada, böyle bir yer olduğunu hiç bilmiyordum doğrusu.. | Open Subtitles | لم أكن أعلم بوجود مكان مثل هذا بالأعلى هنا |
Bu geçici iş yeri insanın ruh emiyor, emilecek bir ruhum olduğunu bilmiyordum. | Open Subtitles | مكتب العمل المؤقت محبط للروح، وأنا لم أكن أعلم أن لدي روح للإحباط. |
Onun bana ne yaptığının farkında değildim. | Open Subtitles | لم أكن أعلم عن كل هذا الهراء الذى كان يفعله بى |
Bunun senin içinde kanayan bir yara olduğu hakkında hiçbir fikrim yoktu. | Open Subtitles | لم أكن أعلم أنها نقطة حساسة بالنسبة لك حسنا دعنى فقط أقول |
Benim için yaptığın ve hiç bilmediğim bütün o güzel şeyleri. | Open Subtitles | كل الأشياء الجيدة التى فعلتها معى والتى لم أكن أعلم بها. |
Bir B.M elçisi olacağım hakkında en ufak bir fikrim yoktu. | TED | لم أكن أعلم أنّي سوف أصبح سفيرا لدى الأمم المتّحدة. |