Bu muhteşem fikir bize bir savaş enstrümanı gibi bir fetih gibi ya da bir gereklilikmiş gibi gelmedi. | TED | و ذلك المفهوم القوي الذي لا يصدق لم يأت إلينا كآلة للحرب أو الغزو، أو للضرورة علي الإطلاق. |
Eğer birileri hakkında bir şeyler biliyorsa neden doğruca sana gelmedi ki? Ona yardımcı olurdun. | Open Subtitles | ولكن, لو كان هناك اى شئ ضد اى احد,فلماذا لم يأت اليك مباشرة ليطلب مساعدتك |
Bazen anlaşılmaz oluyorsun. Elbette gelmedi, yoksa görürdüm. | Open Subtitles | أحيانا تكون غير واقعيا بالطبع لم يأت ، طالما لم أراه |
Daha önce buraya hiç gelmemiş. Sanırım her şey farklı görünmüş. | Open Subtitles | لم يأت هنا من قبل أظن الأمور مختلفة عليه قليلاَ |
Seni uyarıyorum, arkadaşım gelmezse yanında getirdiğin hiçbir polis bir işe yaramayacaktır. | Open Subtitles | أحذرك ، إن لم يأت صديقي سيكون جميع الشرطيون معك بلا فائدة |
Merhaba. Üzgünüm, Dr Dunietz bugün burada değil. Pazartesi günü tekrar arayın. | Open Subtitles | مرحبا ، دكتور دونيتز لم يأت اليوم اتصل به لاحقا يوم الاثنين |
Kontrat beş gündür masamın üzerinde duruyor. İmzalamaya kimse gelmedi. Neden? | Open Subtitles | طيلة خمسة أيام العقد على مكتبي لم يأت أحد للتوقيع عليه ، لماذا ؟ |
Açıkçası, efendim, katil zanlısı resepsiyona gelmedi. | Open Subtitles | في الواقع، إن القاتل المزعوم لم يأت إلى مكتب الاستقبال. |
- Ama Bryce senin Odana geldi. Ön kapıdan gelmedi. | Open Subtitles | لكنه جاء عبر غرفتك لم يأت من الباب الأمامي |
Biopsiye göre doğum lekesiymiş. En iyisi daha gelmedi! | Open Subtitles | لكن نتائج فحص الأنسجه أشارت الى أنها وحمه الأفضل لم يأت بعد |
Basından kimse Mobutu'yu hiç görmedi ve dövüşe de gelmedi. | Open Subtitles | 'لا أحد في الصحافة من أي وقت مضى شهد موبوتو 'وقال انه لم يأت لقتال. |
Ama taşınan yoktu. Burada yaşamayı istemedi. Buraya hiç gelmedi. | Open Subtitles | لم يرغب في العيش هنا، لم يأت قط إلى هنا |
Kimsenin hatırlayamayacağı kadar zamandır kimse Chaapa-ai'dan gelmedi. | Open Subtitles | لم يأت أحد خلال الشاباي لفترة طويلة على ما أذكر |
O adam buraya, kızına yardıma gelmedi. Kızını arazisinden atmak istiyor. | Open Subtitles | لم يأت هذا الرجل إلى هنا لمساعدة ابنته إنه يريد أن يستحوذ على أرضها |
Kimse gelmedi. Kimseden rüşvet almadım. Eğer alsam ayık olur muydum? | Open Subtitles | لم يأت أحد، لم يعطني أحد رشوة هل كنت سأعترف إن حدث؟ |
Tahmin et... dün Girish benimle alışverişteydi benimle gelmedi... | Open Subtitles | للتسوق معي لكنه لم يأت معي ولم يستمع لكلامي ايضا |
Eğer bir ay olduysa neden kimse bizi kurtarmaya gelmedi? | Open Subtitles | حسناً، إن كان قد مر أسبوع، لم لم يأت أحد لإنقاذنا إذاً؟ |
Kardeşin ve yardakçısı gelmemiş olsaydı Blake'in arabasına sığardık ve bunların hiçbiri olmazdı. | Open Subtitles | لو لم يأت أخوك و صديقة ما كان حدث كل هذا |
Bu çocuk buraya şekerleme kızartmaya gelmemiş. | Open Subtitles | حسنا,هذا الرفيق لم يأت الى هنا لشواء حلوى الخطمى |
Mesai bitimine kadar kimse gelmezse onu gemiye geri götüreceğim. | Open Subtitles | إن لم يأت أحد ويستلمها حتى موعد الإغلاق فسأضطر لإعادتها إلى المركبِ |
Merhaba. Üzgünüm, Dr Dunietz bugün burada değil. Pazartesi günü tekrar arayın. | Open Subtitles | مرحبا ، دكتور دونيتز لم يأت اليوم اتصل به لاحقا يوم الاثنين |
Hayır, bu kadar yolu saklanmak için gelmedim. | Open Subtitles | لا، أنا لم يأت كل هذا مجرد وسيلة لإخفاء. |
Ama biyopsiye göre bu bir doğum lekesi. En iyisini henüz görmediniz. | Open Subtitles | لكن نتائج فحص الأنسجه أشارت الى أنها وحمه الأفضل لم يأت بعد |
Kasabama böyle bir şey daha önce hiç gelmemişti. | TED | لم يأت شيء كهذا أبدًا إلى بلدتي من قبل. |