Fakat benim ayağım sağlam karaya basarsa daha rahat olurum. | Open Subtitles | لَكنَّه سيكون أفضل لي إذا كنت على أرضِ صلبة أولاً |
Anlattıklarım bir rüya gibi, Fakat değil, hepsi gerçekten oldu. | Open Subtitles | أَقُولُ بأنّه كَانَ مثل الحلم لَكنَّه ليس حلما هو كَانَ حقيقيَ. |
Söylediğin şeyin olmasını dilerdim, Fakat artık çok geç. | Open Subtitles | أَتمنّى أن يحدث هذا، الذي تَقُولُه، لَكنَّه متأخر جداً. |
Şu aptal şeyi saklamaya çalışıyorum, Ama o bizden saklanamaz değil mi, Maura? | Open Subtitles | يُحاولُ أَنْ يَخفي هذا المصّاصِ لَكنَّه لا يَستطيعُ الإختِفاء منّا، يُمْكِنُ أَنَّهُ، مورا؟ |
Ona aurasını temizlemesi ücretini ödemeyi teklif ettim Ama o kabul etmedi. | Open Subtitles | عَرضتُ الدَفْع لتَوضيح هالتِه، لَكنَّه ما كَانَ في إليه. هو جيدُ لروحِه. |
Kusura bakma, Ama bu benim işim değil. Bi dahaki sefere kendin yap. | Open Subtitles | أعذرْيني، لَكنَّه ليس من اللازم ان اتأكد في المرة القادمة، افعلي ذلك بنفسك.. |
Fakat yanlış anlayabilir. Kim olsa yanlış anlayabilir. | Open Subtitles | لَكنَّه قد تخطر على باله الفكرة الخاطئة أي واحد قَدْ تخطر عليه |
Fakat metal dedektörden geçmez. | Open Subtitles | لَكنَّه لَنْ يَعْبر من خلال كاشف المعادن. |
Fakat metal dedektörden geçmez. | Open Subtitles | لَكنَّه لَنْ يَعْبر من خلال كاشف المعادن. |
Boyayacaktık Fakat geleneksel olduğundan dolayı, bıraktık. | Open Subtitles | كُنّا سنَصْبغُه لَكنَّه تقليديُ لذا تَركنَاه |
Kral Tito'nun idiler... Fakat şuan bulunduğu yerde bunlara ihtiyacı yok. | Open Subtitles | إنها قفازات الملكَ ، تيتو لَكنَّه لَيسَ بِحاجةٍ إليه حيث هو الأن؟ |
Zevkle alırdım Fakat bunlar Hong Kong hükümetine ait. | Open Subtitles | أنا أَحبُّ أن احتفظ به لَكنَّه يَعُودُ إلى حكومة هونج كونج |
Duvarlara yünlü ve kayağantaş gibi şeylerden koymak istiyorum Fakat kayağantaş gerçekten pahalı. | Open Subtitles | هناك، أردتُ مِنْ الفراءِ و اللوحِ، لَكنَّه غاليُ. |
Fakat o aynı değildir, çünkü gerçekte O da senin aynı olmadığını görmektedir. | Open Subtitles | لَكنَّه لَيسَ نفس لأنه يَرى في الحقيقة بأنّك لَسْتَ نفس. |
Yazım hatası yapmaya devam ettim Fakat o herhangi bir sekreteriymişim gibi davrandı. | Open Subtitles | عملالأخطاءالمطبعية. لَكنَّه فقط عاملني مثل سكرتيرة اعتيادية مألوفة |
Eğer yemezse, ölecekti, Ama o yumruklarının sıkılmasına izin vermeyecek! | Open Subtitles | وإن لَمْ يَأْكلْها، فسيَمُوتُ لَكنَّه لَنْ يَفلتها من قبضاتِه المُثَبَّتةِ |
Ama o senin sinirine dokundu ve bunun mahkemede olmasını istemeyiz. | Open Subtitles | لَكنَّه استطاع استفزازك و لا يمكن حدوثه عندما نَذْهبُ إلى المحاكمة |
Ama o kişiliğini ezmek istemediğimi bilmesi lazım. | Open Subtitles | لَكنَّه يَجِبُ أَنْ يَعْرفَ أنا لا أُريدُ الخَطوة عليه. |
Fred laboratuardaki teknisyenlere panzehir araştırması yaptırıyor, Ama bu günler sürebilir. | Open Subtitles | حَصلتْ تقنيةِ المختبرَ على المسار للدواءِ، لَكنَّه يُمكنُ أَنْ يَكُونَ أيامَ. |
Ama bu hala tek gerçek beyefendilik sınavı. | Open Subtitles | لَكنَّه ما زالَ يَبْقى الإختبار الحقيقي الوحيد للسادة المحترمين. |
- Ama beni gıdıklıyor. - Yerine otur ve kaşıma. | Open Subtitles | لَكنَّه يحكني اجْلسُي وتوقّفُي عن الخَدْش |
Birşey ifade eder mi bilmiyorum, Ama bir hafta önce buradaydı, başka bir hücre arkadaşı ile konuştuklarını duydum. | Open Subtitles | أنا لا أَعْرفُ إذا يَعْني أيّ شئَ، لَكنَّه كَانَ هنا قَبْلَ إسبوع، وأنا سَمعتُ بأنّ يَتكلّمُ مع النزيلِ الآخرِ. |
Saat altıda bir çorba içtim, ama yine acıktım. | Open Subtitles | كَانَ عِنْدي طاسة شوربةِ في 6: 00 لَكنَّه إختفى. |