tanıdık bir şeyleri çağrıştırıyorsa, o dönemlerde ben de Beatles dinlediğim içindir. | TED | إذا كان يبدو مألوفاً فلأنني كنت في نفس الفتره أستمع إلي البيتلز. |
Buradaki her şey kısmet tanıdık gelse de aslında değil. | TED | يبدو كل شيء في هذه النقطة مألوفاً لكن ليس حقيقياً. |
Bir oğlanın peşinden üniversiteye geldiğini söylediğinde kulağıma çok tanıdık geldi. | Open Subtitles | عندما قلتِ أنكِ لحقتِ ولداً للكلية لقد بدا الأمر مألوفاً جداً. |
Bunlar bana tanıdık geliyor, o kadar. Déjà vu gibi bir şey. | Open Subtitles | هذا يبدو مألوفاً لي، وكل ذلك إنه كنوع من ظاهرة الرؤية المُسبقة |
Hepsi tanıdık geliyor. Ama... Bir sürü piyasaya girip çıktım. | Open Subtitles | ,كل شيء يبدوا مألوفاً لكن , ذهبت للعديد من الأسواق |
Saldırgan hakkında size tanıdık gelen herhangi bir şey var mı? | Open Subtitles | هل هناك ماتراه بشأن المهاجم قد يكون مألوفاً لك بأي شكل؟ |
İşe ilk başladığında niye çok tanıdık geldiğini şimdi anlıyorum | Open Subtitles | الآن أدركت لماذا تبدو مألوفاً . عندما بدأت بالعمل هنا. |
Bana mı öyle geliyor, yoksa sana tanıdık geliyor muyum? | Open Subtitles | هل أنا أشعر بهذا فقط أم أنني أبدو مألوفاً لك؟ |
Bir zamandır yazılım sektöründe çalıştığım için, bu durum bana oldukça tanıdık geldi. | TED | والآن، بعد أن عملت في مجال البرمجيات التطبيقية لبعض الوقت، بدى الأمر مألوفاً بالنسبة لي. |
Peki bu belirsizlik tanıdık geliyor mu? | TED | ومجددا، أليس ذلك الشك يبدو مألوفاً الآن؟ |
Bu size tanıdık mı geliyor? Çünkü 80'ler ve 90'larda Sahra Altı'nda olan da, aynen buydu. | TED | إن كان ذلك مألوفاً فذلك الذي حصل في دول صحارى أفريقيا في الثمانينات والتسعينات |
Bir durum size tanıdık geldiğinde hissettiğiniz hayali bir histir. | TED | هو ذلك الشعور الغامض الذي تحس به عندما يبدو الوضع مألوفاً. |
ve bunu size izletmemin sebebi, size göstereceğim sahnenin kızların seslerini dinlediğinize göre size tanıdık gelmesini umuyor olmam. | TED | والسبب الذي لأجله أريكم هذه هو أنني أمل أن المشهد الذي ساريكم هو سيكون مألوفاً. لقد أستمعتم لأصوات بعض الفتيات. |
Expo'nun maskotu. Ve tuhaf bir şekilde bize tanıdık geldi. | TED | لقد كان تميمة المعرض وكان يبدو مألوفاً بصورة غريبة |
- Evet, tabii ki. İsim tanıdık geliyor. Oldukça tanınan biri. | Open Subtitles | أوه , نعم بالطبع , الاسم يبدو مألوفاً انها امرأة مشهورة نوعاً ما |
Kimi zaman tanıdık geliyor, ama tam olarak tanıyamıyorum. | Open Subtitles | يبدو مألوفاً فى بعض الوقت لكنى لا أتعرف عليه حقاً |
tanıdık geliyorsunuz, efendim. Televizyona çıktınız mı hiç? | Open Subtitles | تبدو مألوفاً سيدي، هل تظهر في التلفاز أو ما شابه؟ |
tanıdık bir yüz görüp çıkaramasanız bile, bu bile dikkate değerdir. | Open Subtitles | حتى إن رأيتم أحداً يبدو مألوفاً ولا يمكنكم التذكر جيداً حتى هذا أمر مهم |
Bu isim tanıdık geliyor, onu tanıyor olmalıyım eğer onu bulursam, her şey açığa kavuşacak | Open Subtitles | هذا الاسم يبدو مألوفاً لابد بأنني أعرفه ,إذا وجدته كل شيء سيكون واضحاً |
Gözlerindeki ışıltı, öylesine aşina ki. | Open Subtitles | البريق في عينيك يبدوا مألوفاً بالنسبة لي |
İthalat-ihracat mı? Durun, durun. Hiç yabancı gelmedi. | Open Subtitles | التصدير و الإستيراد، انتظر لحظة هذا يبدو مألوفاً. |
Kanka gözüm bir yerden ısırıyor bunu Resmini görmüş olabilir miyim bir yerde? | Open Subtitles | يا إلهي، إنّه يبدو مألوفاً أرأيتُ صورتك في مكان ما؟ |