Aslında güzel bir araba ama bence biraz fazla gösterişli. | Open Subtitles | إنها سيارة جميلة فقط هي مبالغ فيها قليلاً بالنسبة لذوقي |
1 5. yaş doğum günü partisi için biraz fazla gibi, sizce? | Open Subtitles | حفلة مبالغ فيها جدا لعيد ميلاد بنت في الخامسة عشر، أليس كذلك؟ |
Kulağa romantik gelmesine rağmen yine de gözlerde fazla büyütülmüş. | Open Subtitles | بالرغم من ذلك ، لديها حلقة رومانسيّة. الأمر مبالغ فيه. |
Domuz gribi ilk ortaya çıktığında, ilk haberler aşırı bir tepkiye sebep olmuştu. | TED | عندما ظهرت انفلونزا الخنازير، الأخبار المبدئية أحدثت ردة فعل مبالغ بها. |
aşırı derecede psikotik olduğunu düşünmüyorum. | Open Subtitles | أنا لا اعتقد ان عنده مرض نفسي بشكل مبالغ فيه |
En azından bir planının olduğunu ummak çok mu fazla? | Open Subtitles | هل مبالغ فيه بأن نأمل بأن لديك خطة على الأقل؟ |
Bu kadarı çok fazla. Böylesine bir öfke nöbeti kabul edilemez. | Open Subtitles | هذا ببساطة أمرٌ مبالغ فيه، نوبة غضب بهذا المقدار ليست مقبولة. |
Bu elbise yas dönemi için fazla gösterişli kaçmamış mı? | Open Subtitles | أليس ذلك الفستان مبالغ به قليلاً بالنسبة لفترة حداد ؟ |
Hep fazla ihtiyatlı oynuyorsun ve ters yöne delice gidiyorsun. | Open Subtitles | انت تلعب بحذر مبالغ فيه وتقوم بافعال مجنونة باتجاه آخر |
Belki de sana ruhsal açıdan fazla bir yük bineceğini düşünmüştür falan. | Open Subtitles | كما تعلمين, ربما هو قلق بأنه يوسف يكون مبالغ, أو أياً كان |
Devamında, o an için fazla uçtuğumu fark ettim. | TED | ثم أدركت، قد تكون هذه الفكرة مبالغ فيها الآن. |
Damadın bir süre için gereğinden fazla alıngan davranması normaldir. | Open Subtitles | العريس عرضة ليكون حساس بشكل مبالغ فيه لبعض الوقت |
Leo, aşırı tepki diye bir şey yoktur bizim çocuğun geleceği için gelince. | Open Subtitles | ليو ، لا يوجد شيء مبالغ فيه عندما يأتي الأمر لمستقبل طفلنا |
Bütün bu dünyanın sonu senaryoları aşırı derecede abartılı. | Open Subtitles | اعتقداننهايهالسيناريوالعالمى.. مبالغ فيها اكثر من اللازم |
Bu konuda aşırı ısrarcı ve itici mi davrandım? | Open Subtitles | هل كنت أضغط عليك بشكل مبالغ فيه بهذا الموضوع؟ |
Bu biraz abartılı, ben daha çok sokak insanı gibi bir şeyim | TED | إنه شيء مبالغ فيه نوعاً ما، أنا أشبه بمتجول في الشارع |
Kesinlikle. Ama diğer taraftan, bir şeyler bilmek fazla abartılıyor. | Open Subtitles | بالطبع، ولكن من جهة اخرى، المعرفة امر مبالغ فيه |
Elbette bu seçeneklerden biri bu pahalı kutuda diri diri gömülmeni içeriyor. | Open Subtitles | لا شك أن أحدها هو دفنك حياً في صندوق مبالغ في ثمنه |
İlk olarak, pek de dikkatli incelemiyoruz ve bunun için çok az miktarda para harcıyoruz. | TED | فنحن لسنا نبحث في الأمر بطريقة جدية جدا، ونحن نصرف مبالغ مالية ضئيلة عليه. فقط نسبة ضئيلة من النجوم في مجرتنا |
Ama genellikle açığa çıkmayan şey... ...paravan şirketlerin, yoksul ülkelerden... ...büyük miktarlarda parayı, dönüşümsel büyük miktarlarda parayı... ...çalmak için nasıl kullanıldıkları. | TED | ولكن ما لا يأتي عادة للضوء كيف تستخدم شركات شل لسرقة مبالغ ضخمة من المال، تحويلي مبالغ من المال، من البلدان الفقيرة. |
Aynı zamanda komiteye girdiğin andan itibaren hesabınıza girmeye başlayan büyük miktarlardaki paralar için ifade vermeye de hazır. | Open Subtitles | وهي أيضاً مستعدة للشهادة على أنه تم إيداع مبالغ طائلة مباشرة ًفي حسابك عملياً من لحظة إنضمامك لهذه اللجنة. |
Benim için bile biraz abartı gibi. Hiç kanıtınız var mı? | Open Subtitles | يبدو لي أن ذلك مبالغ فيه قليلاً بالنسبة لي، هل لديك إثبات ؟ |
Sadece ufak miktarlar. Bu yüzden çoğu kişi fark etmez. | Open Subtitles | كنتُ أسحب مبالغ صغيرة فحسب حتى لا يلاحظ أغلب الناس. |
İskitlilerin ve Amazonların ilk hikâyeleri abartılmış dedikodular olabilirler. | TED | قد تكون أقدم القصص عن السكوثيين والأمازونيات مجرد شائعات مبالغ فيها. |
Ancak istekleriniz çok uçuk, dünyamızın bütün savunmasını ve ekonomisini tehlikeye atacak. | Open Subtitles | و لكن مطالبك مبالغ فيها. انها ستدمر دفاعنا و اقتصادنا |
Kırmızı Değirmen'in bir tiyatorya dönüşümü fantastik miktarlarda para gerektirecek. | Open Subtitles | تحويل الطاحونة الحمراء إلى مسرح سيكلف مبالغ طائلة من المال |