Bir ikizkenar üçgenin herhangi 2 kenarının kareköklerinin toplamı kalan kenarın kareköküne eşittir. | Open Subtitles | مجموع الجذور التربيعية لأي مثلث متساوي الضلعيّن يساوي مجموع الجذور التربيعية للضلع الباقي |
İkizkenar üçgen, iki eşit kenara sahip olan üçgendir. | Open Subtitles | متساوي الساقين هو مثلث لَهُ جانبان مساويانُ |
Aslında, burada eşit bir sıklıkta meydana gelen komutların olduğu yaşamsız bir ortam vardır. | TED | هنا هي البيئة التي لا توجد بها حياة حيث تظهر كل تعليمة بتردد متساوي |
Doğaya ve yeteneğin eşitsiz dağılımına duyulan öfke. | Open Subtitles | الغضب على الطبيعة والتوزيع . . الغير متساوي للمواهب |
O yüzden tüm geleneklere esit süre vermeliler. | Open Subtitles | حتى يمنحون جميع التقاليد وقت متساوي |
Onun payı arabada. Parasının tamamını denkleştirmek için, | Open Subtitles | حصص المال في السيارة لقد قمت بأخذ مبالغ متساوي من حصة كل واحد منا |
İkinizi de aynı ölçüde seviyorum. | Open Subtitles | أنا أحبكما بشكل متساوي |
- Bir ikizkenar üçgenin iki kenarının kare kökünün toplamı diğer kenarın kare köküne eşittir. | Open Subtitles | مجموع مربع أي جانبين من المثلث متساوي الساقين يساوي مربع الضلع الثالث |
Bu durumda ikizkenar bir üçgenin iki kenarı da birbirine eşittir. | Open Subtitles | في هذهِ الحالة مثلت متساوي الساقين حيثُ جانبان متطابقان |
Ve bir ikizkenar üçgene dönüşür-- yine, çok zayıf. | TED | وهذا يصبح مثلثا متساوي الساقين -- مرة أخرى، في غاية الهشاشة. |
Mükemmel bir ikizkenar üçgen oluşturuyorlar. | Open Subtitles | أنها تجعل مثلث متساوي الساقين الكمال. |
İkizkenar, çeşitkenar. | Open Subtitles | متساوي الساقين.. مختلف الأضلاع.. |
bağlanmış olarak varsaymayalım. Kendi bağlantılarımızı kurmaya başlamalıyız. eşit ve küresel olarak bağlanmış bir dünya | TED | ينبغي علينا أن نبدأ بوضع علاقاتنا أن ندافع عن فكرة تكوين عالم متساوي وعالمي مترابط فيما بينه. |
Dikkat etmelisiniz ki hem isyankarlara hem de hükümet güçlerine eşit miktarda destek sağladık. | Open Subtitles | أنت سَتُلاحظُ بأنّنا امددنا كل من الثوّار والقوات الحكومية على نحو متساوي. |
Her iki annesini de esit seviyor. | Open Subtitles | إنه يحبهما على نحو متساوي |
Allah katında zengin ya da köle diye birşey yoktur, herkes eşittir. | Open Subtitles | ليس هناك غني أَو عبد في نظر الله. الكُلّ متساوي. |
Parasının tamamını denkleştirmek için... her birimizin payından para aldım... çünkü bu pisliğin parasını verip ondan hemen kurtulmak istiyorum. | Open Subtitles | حصص المال في السيارة لقد قمت بأخذ مبالغ متساوي من حصة كل واحد منا لكي ادفع له ماله النهائي لأني أريد تصفية الحساب والتخلص من هذا الحقير الآن |
İkinizi de aynı derecede seviyorum. | Open Subtitles | أحبكما بشكل متساوي |