700 Olamaz. Sakın bana bu ceket için 700 dolar ödedim deme. | Open Subtitles | محال أن يكون 700، لا تقل إنك دفعت 700 دولار مقابل سترة |
Olmaz öyle. Aslan, kaplan, pembe panter olmalı bir kere. | Open Subtitles | هذا محال ، يهمنى أن يتواجد الأسد والنمر والنمر الوردى |
Bu kadar aktif bombayı böyle ortalık yerde bırakmaları imkansız. | Open Subtitles | محال أن يتركوا قنابل حية هكذا ظاهرة للناس في العراء |
Kardeşinin öldürüldüğünü Asla kabul etmezdi hâliyle tüm kayıtları yok ettirdi. | Open Subtitles | نعم، محال أن يعترف بأن أخاه قد قُتل، فأخفى الأمر كله |
Çünkü daha az önce bizim gruba senin geçtiğimiz yıldan daha hoş olmanın imkânsız olduğunu söylüyordum. | Open Subtitles | بأنــه محال أن تكوني أجمــل من العام الماضي |
Tekrar bir araya gelirlerse, ikisinden biriyle birlikte yaşamam mümkün değil. | Open Subtitles | محال أن أعيش مع أي منهما لو انهم معا مرة أخرى |
Bunlardan birinin gerçek bir kadının yerini almasına imkan yok. | Open Subtitles | محال أن تحلّ واحدة من هذه الدمى محلّ امرأة حقيقية |
Hayır, Olamaz. O mükemmel biri! Bunu Asla yapmaz! | Open Subtitles | لا , هذا محال , إنها ممتازة لم تكن لتفعل ذلك |
Bunu gerçek veya hayali bir hayvan yapmış Olamaz. | Open Subtitles | محال بأن يكون هذا بسبب حيوان حقيقياً كان أم في الخيال |
Bu benim gözetimim altında Olamaz. Oraya girersem başka bir rehine daha kurtarabilirim. | Open Subtitles | محال أن يحدث هذا، إن دخلتَ إلى هناك فلن تخرج أبداً |
- Evet, sessizce gelirse. - Olmaz. Çığlık atarım ve bağırırım. | Open Subtitles | لا،لو هيجي بشكل هادئ محال.انا بأَصْرخُ وأَصِيحُ |
Olmaz. Yapamazsın, büyük haksızlık bu! | Open Subtitles | هذا محال , لا يمكنك فعل هذا هذا غير منصف على الإطلاق |
Olmaz, çok riskli. Ona faul yapacak, sezonlarını bitirecek, ve buradan yenilgisiz ayrılacağız. | Open Subtitles | محال ، هذا خطير للغاية ، سنعرقله و ننهى الموسم بالنسبة لهم |
Etrafta bu kadar gardiyan varken buradan çıkması imkansız. | Open Subtitles | محال أن يتمكن من الهرب مع كل هؤلاء الحراس بالجوار |
Donanmada çok fazla reçete yazılır bu kadar miktarda ilacı, kişisel kullanım için alması imkansız. | Open Subtitles | كتبت البحرية الكثير من الوصفات الطبية لذا الكمية التي كان يحصل عليها محال أن تكون للإستخدام الشخصي |
Ateşleme mekanizmasını modifiye etsen bile dokuzluk mermi atması imkansız. | Open Subtitles | حتي إذا قمت بتغيير آلية إطلاق النار,محال أن تكون أحدي هذهِ البنادق أُستخدمت في عيار 9 ملم |
Spencer'ın ebeveynleri Caleb'ın öyle bir şey yaptığına Asla inanmaz. | Open Subtitles | لا محال والدا سبينسر يصدقون بأن كايلب من فعل ذلك |
- KeIso, Jackie ile konuşmuyor musunuz? - Asla, dostum. Jackie beni terketti. | Open Subtitles | كيلسو" , الن تاخذ "جاكى" ؟" - "محال , لقد هجرتنى "جاكى - |
-Ama bu imkânsız, çünkü o sırada Carl Custer dört sokak ötede, zırhlı aracın içinde ölmekle meşguldü. | Open Subtitles | لكن محال أن يكون قد وقّع لأنه كان منشغلاً للغاية بالإحتضار على بعد 4 مربعات سكنية بداخل سيارة مصفّحة |
- Tamam ama bu mümkün değil. Sonuçta bu Bay Sheikw'ın mitingi. | Open Subtitles | لا بأس بهذا، ولكن هذا محال لأنّها بعد كل ذلك مسيرة الشيخ |
Olmasına imkan yok. İçeride ölü biri olsa kokusu dışarıya-- | Open Subtitles | محال أن تكون هنا جثة بالداخل كنا لنشتم رائحتها |
Yok artık. Viktoryen leydileri kullanır onu. | Open Subtitles | ، محال السيدات الفيكتوريات يُرَوِحن على أنفسهن |
Hayır, hayır. İmkanı yok. Onun gibi bir adam böyle bir yerde ölü yakalanmaz. | Open Subtitles | لا، لا، اللعنة، محال فرجل مثله لا يمكن أن يوجد ميتاً بمكان كهذا |
Kesinlikle Olmaz. Hadi, bunu kutlamalıyız, ahbap. Mülakatı geçtik. | Open Subtitles | محال تعال، يجب أن نحتفلَ يا رجل، لقد اجتزنا التدريب |