çok etkileyici. Buradaki çoğu şeyin neyi sembolize ettiğini bilmiyorum. | Open Subtitles | هذا مذهل لا أعرف إلى ما تشير معظم هذه الرسومات |
1952' de İngiltere' den Avustralya' ya Dört günde! bu oldukça etkileyici. | Open Subtitles | طرتِ من انجلتر لاستراليا في أربعة أيام عام 1952 ، هذا مذهل |
Esasında çok pahalı bir uyku ama sonrasında müthiş bir huzur hissediyorum. | Open Subtitles | أنها في كغفوة مكلفة نوعاً ما. لكن أشعر بشعور مذهل بعد الإنهاء |
Mükemmel. Adamı işe al, gönder ve biz de yemek yiyelim. | Open Subtitles | . مذهل ، عيّنه و قل وداعاً و دعنا نأكل الغداء |
Vay be, çift olduğumuz zamanlardan bile daha kötü bu. | Open Subtitles | مذهل ، هذا أسوأ مما كنّا عليه عندما كنا حبيبين |
güzel. Ve,birgün kızkardeşin gibilere yardım edebilecek, sıradışı bir onkolog olabilirsin. | Open Subtitles | جيد و اسمع في يوم ما ربما ستكون عالم أورام مذهل |
Wow,kulağa çok heyecanlı geliyor.Nasıl oldu da fikrini değiştirdin? | Open Subtitles | ، مذهل هذا حقاً مثير ما الذي جعلك تغير رأيك؟ |
Bu da dün gece araba kiralamış olmasını etkileyici yapıyor. | Open Subtitles | وهذا ما يجعل تأجيره سيّارة ليلة أمس أمر مذهل جدًّا. |
Evet ama 3. kitaptakinin çok etkileyici olduğunu kabul et. | Open Subtitles | أجل، لكن في الكتاب الثالث، عليك الإعتراف، إنّه مذهل جدّاً. |
Bu, fotoğrafladığı görüntü ve oldukça etkileyici, ilham verici. | TED | هذا هو المشهد الذي صوره، وكان جد مؤثر وجد مذهل. |
Fillerin beyni kara hayvanları arasında en büyük olanı. Aynı zamanda etkileyici bir ensefalizasyon (beyin büyümesi) katsayısına da sahipler. | TED | تحمل الفيلة أكبر دماغ بين جميع الثدييات الموجودة على الأرض، وكذا معدل تدمغ مذهل. |
çok etkileyici değil mi? Biz kazandık! Bay Su Sıçratan Pantolon seçildi. | TED | مما كان مذهل للغاية أليس كذلك؟ فزنا! مستر إسبلاشي بانتس تم إختياره. |
Çınlama müthiş olsa da, beni asıl heyecanlandıran tek şey değil. | TED | والأمر المدهش هنا بالنسبة لي ليس الرنين، رغم أنه مذهل. |
Hatta müthiş bir lazer bile var içinde, iyi bir robotu çok daha iyi robota dönüştürebilir. | TED | ويوجد أيضا ليزر بألوان متنوعة، حيثُ يمكنكم جعل إنسان آلي هادىء إلى إنسان آلي مذهل. |
Örneğin bu denizanası, müthiş bir biyolümüninesans gösteri sergiliyor. | TED | لقنديل البحر على سبيل المثال عرض مذهل للإضاءة الحيوية. |
Eğer köpeği bahçe hariç her yere işemeye eğittiysen Mükemmel bir iş çıkarmışsın. | Open Subtitles | ان دربت ذلك الكلب بان يبول في كل مكان فقد قمت بعمل مذهل |
Günün birinde, uzayda Mükemmel olan şeyler buluruz, değil mi? | Open Subtitles | في أحد الأيام سنجد شيء في الفضاء مذهل للغاية، صحيح؟ |
Vay, Bu klima harika. İyisi mi ısıtıcıyı da açayım. | Open Subtitles | المكيف هذا مذهل يجدر بي تشغيل المسخن أيضاً |
Vay be! Burası ne tatlı bir saha. Bu bahsettiğim şey. | Open Subtitles | مذهل ، هذا حقل جميل وهذا ما أتحدّث عنه ، أليس كذلك؟ |
- güzel bir yara izin olacak ama iyileşme sürecin harika. | Open Subtitles | ضرر دائم ؟ سيكون لديك ندب جميل و لكن تعافيك مذهل |
Wow. Evet, bu kesinlikle çok etkileyici. | Open Subtitles | هذا مذهل حقاً يمكنني تعيينك كعارضة أزياء بالتأكيد |
Vokal gelişimi engellemek olağanüstü bir müzikal çeşitlilik ortaya koysa da, doğal olarak gelişen seslerin zaten inanılmaz bir çeşitliliği vardır. | TED | مع أن إعاقة نمو الصوت يمكن أن ينتج مدى موسيقي استئنائي، الأصوات التي تتطور بشكل طبيعي قادرة بالفعل على تنوع مذهل. |
Ve anlamsız bir evrende bence bu harika bir şey. | TED | وفي كون غير ذي نفع، ذلك، بالنسبة لي، أمر مذهل. |
Onu izleyip, bu ülkenin ne kadar muhteşem olduğunu düşünürdük. | Open Subtitles | اعتدنا ان نشاهد تلك ونفكر اي بلد مذهل هذا البلد |
şaşırtıcı bir şeklide bazen uzuvsuz doğan insanlar bile hayalet uzuvları hissedebiliyorlar. | TED | وبشكل مذهل أحيانًا، حتى من وُلد دون طرف يمكنه الشعور بالطرف الخيالي. |
Bu, tüm dünyayı etkileyen devasa bir hata, hayret verici derecede absürd bir hata bir şeytanlık dizisi değil. | TED | أعتقد أن هذه مسألة خطأ عالمي مأساوي خطأ سخيف على نحو مذهل أكثر من كونه موجة عارمة من الشر. |
Burada, Çin, kurallar ile çalışmanın hem potansiyeli, hem de zorlukları açısından çarpıcı bir örnek oluşturuyor. | TED | الآن ، الصين توضح بشكل مذهل مع كلا من الإمكانات والتحديات للعمل وفق القوانين. |