Yoksa sizi buradan janjanlarım. Bence harika bir muhabir olacaksınız. | Open Subtitles | أو أنني سأنافسك بالخارج هنا أعتقد أنكي ستصبحين مراسلة عظيمة |
muhabir olmak için ya gazetecilik okursun ya da bir şeyleri kovalarsın. | Open Subtitles | تصبحين مراسلة لأنكِ التحقت بكلية الإعلام أو لأنكِ صعدتِ السلم من أوله |
Bir savaş muhabiri olma hayalimi bile gerçekleştirdim, umduğum şekilde olmasa da. | TED | وحتى أمنيتي بأن أكون مراسلة حربية، فقد أرشفتها بطريقةٍ لم أكن أتخيلها. |
- Anne, sen gazeteci değilsin. - Bir şeyler yapmalıyım. | Open Subtitles | أمى ، انت لست مراسلة صحفية يجب أن أفعل شيئاً |
Hayatına giren insanlar iyi ahlaklı ve şefkatliydi: rahipler, gazeteciler, Avrupalı mektup arkadaşları. | TED | الأشخاص الذين دخلوا حياته فاضلون: قساوسة، وصحفيون، وزملاء مراسلة أوربيون. |
Ben deneyimli bir muhabirim. Senin gibileri bilirim, suçun hassas noktası. | Open Subtitles | أنا مراسلة صحفية و رأيت الكثير من شاكلتك وراء كل جريمة |
Yemek yok, içmek yok, uyumak yok, konuşmak yok, mesaj atmak yok. | Open Subtitles | لا أكل أو شرب أو نوم أو كلام أو نقر أو مراسلة |
Eğer hıçkırmadan bu testi geçebilirsen sende muhabir kumaşı var diyeceğim. | Open Subtitles | إذا استطعت اجتياز هذا الاختبار من دون تحزيق فأنت تستحقين أن تكوني مراسلة |
Belki de en iyi editörümsün. Sen bir muhabir değilsin. | Open Subtitles | لربما أنتي أفضل محررة نسخ أنتي لستي مراسلة |
Ben çocukken muhabir olmak istiyordum. | Open Subtitles | عندما كنت صغيرة كنت أود أن أكون مراسلة صحفية |
Peki ya bir muhabir, yaptığı haberin bir parçası olursa? | Open Subtitles | ولكن ماذا يحدث عندما تصبح مراسلة جزءا مما ترسله؟ |
- Bir muhabir canlı haberi rok konserine çevirerek trafıği tıkadı. | Open Subtitles | مراسلة محلية تسببت في إزدحام المرور عندما قامت ببثا حيا في حفلة من الموسيقي الصاخبة |
Kusura bakma ama, senin aksine, muhabir olmaya hiç niyetim yok. | Open Subtitles | بلا ضغينة لكن بخلافك آخر ما أرغب فيه هو أن أصبح مراسلة |
R. J. Quigley, sana sürekli yakındığım New York Times muhabiri. | Open Subtitles | ار جي قويلي مراسلة ل النيويورك تايمز التي دائما اشتكي منها |
Hayalim bir savaş muhabiri olmaktı ama bulduğum gerçek dünya beni çok daha farklı bir çatışma alanına götürdü. | TED | كان طموحي أن أكون مراسلة حربية، ولكن الواقع الذي اصطدمت به ذهب بي إلى منطقة نزاعات مختلفة تمامًا. |
The New York Sentinel'in ilk kadın muhabiri olana kadar da burada kelepçeli kalacağım.. | Open Subtitles | و سأظل مقيدة فى هذا الباب حتى أصبح أول مراسلة ل نيويورك سينتينيال |
Orospu ruhlu olsaydım gazeteci olurdum... | Open Subtitles | لو كَنَت حقودة سَاكُونُ مراسلة لا مخالفةَ. |
Birden bire adalet ve özgürlüğü amansızca savunan... sıkı gazeteci oldum. | Open Subtitles | لقد أصبحت فجأة مراسلة صحفية ملتزمة بتغطية تحقيق العدالة والحرية |
Kişisel verilerinizi görselleştirmeye başlamanızı veya yabancı bir mektup arkadaşı bulmanızı istemiyorum. | TED | أنا لا أطلب منكم أن تبدأوا في رسم بياناتكم الشخصية أو أن تجدوا صديق مراسلة عبر المحيط. |
Ama kalamam çünkü 24 yaşında bir muhabirim. | Open Subtitles | لكن لا يمكنني البقاء, لأنني مراسلة في الرابعة والشعرين من العمر. |
Balo için bir kıza mesaj çekmek tamamen geri zekalıca... | Open Subtitles | أعني، مراسلة فتاة لحفلة التخرج هو أمرٌ غبي جداً |
"Ben ""US Enquirer Monthly"" den Amerikalı bir gazeteciyim." | Open Subtitles | أنا مراسلة أمريكية من صحيفة الأحداث الشهرية |
O dünya çapında bir milyarder, ben ise tırnak yiyen bir gazete muhabiriyim. | Open Subtitles | أنه بليونير مشهور عالمياً و أنا مثيرة , ناذلة في التالون و مراسلة شعبية |
Roman yazmaya çalışan bir muhabirsin. | Open Subtitles | أنت مراسلة تحاول أن تكون كاتبة |
Sen haber muhabirisin, değil mi? | Open Subtitles | أنتِ تلك السّيدة.. مراسلة الأخبار صحيح ؟ |
KSCW için çalışan, çaylak bir muhabirdin, ikinci meteor yağmuru gelene kadar. | Open Subtitles | "كنت مراسلة جديدة في "كي أس سي دبليو التي ذهبت لتغطي خبر سيل النيازك الثاني |
Bir yıl önce muhabirlik görevinden kovulmuş şimdilerde belgesel çekmekle uğraşıyor. | Open Subtitles | تبيّـنَ أنّها كانت مراسلة عُلّـِق عملها العام الماضي. و تعمل الآن كمنتجة أفلام وثائقية. |