Dünyada bize yardım edecek başka bir insan olduğunu sanmıyorum. | Open Subtitles | أنا لا أعتقد هناك إنسان آخر في العالمِ يستطيع مساعدتنا. |
- Şimdi bize yardım edin. Görüyorsun, Usta bizden yardım istiyor. | Open Subtitles | و الان ساعدنا فأنت ترى ان المعلم في حاجه الى مساعدتنا |
Bunu farklı nedenlerden yapıyoruz ama yardımımıza ihtiyacı olanlar var. | Open Subtitles | نحن نفعل هذا لإسباب مختلفه ولكن الاناس يحتاجون الى مساعدتنا |
Artık yardımımıza ihtiyacı olmayanları gördük. | TED | و رأينا من لا يحتاجون مساعدتنا بعد الأن. |
Ya biz dışarıda para kazanırken, zavallı iblisin biri gelip Yardımımızı isterse? | Open Subtitles | ماذا اذا كنا نجمع المال ثم جائت بعض الشياطين وتطلب مساعدتنا ؟ |
Bizim zaman çizelgemize göre çalışarak bize yardım etmek istiyor musun? | Open Subtitles | هل تُريد حقاً مساعدتنا للعمل فى الجدول الزمنى الخاص بنا ؟ |
Beni korumanın tek yolu Dünya Kuvvetlerini yenmemizde bize yardım etmen. | Open Subtitles | لذا فأن السبيل الوحيده لحمايتي هو مساعدتنا على هزيمة قوة الأرض |
Onun burada olmasının tek nedeni bize yardım etmeyi seçmiş olması. | Open Subtitles | السبب الوحيد الذى جاء بها هنا هى رغبتها فى مساعدتنا نعم.. |
Nihayet, evlilik vizesi için bize yardım edebilecek biri çıktı. | Open Subtitles | واخيرا, شخص ما يستطيع مساعدتنا في الحصول على فيزة زواج. |
Depo gibi bir yerde kalıyor. Eğer oradaysa, bize yardım edebilir. | Open Subtitles | انه يقطن في مستودع بأحد الأحيا اذا وجدناه ربما يمكنه مساعدتنا |
Rahibin dediğine göre 10 bin dolara bize yardım edebilirmişsin. | Open Subtitles | لقد قال الكاهن بأنك تستطيع مساعدتنا نظير عشرة آلاف دولار |
Buradayım çünkü kardeşim siz ölümlülerin bize yardım edebileceğini düşünüyor. | Open Subtitles | أنا هنا لأن أخي أعتقدت بأنكم أيها البشريون يمكنكم مساعدتنا |
Bizim yardımımıza ihtiyaçları var. Onların süvariye ihtiyacı var ve o süvariler Mars'tan gelmeyecek. | TED | هم يحتاجون إلى مساعدتنا. هم يحتاجون إلى الفرسان، و الفرسان لن يأتوا من المريخ. |
Şef Fox, gıdaya daha az güvenliğe daha fazla önem verseydin, bizim yardımımıza ihtiyacın olmazdı. | Open Subtitles | الرئيس فوكس ، إذا كنت تهتم أقل بالطعام واكثر بالأمن ، انت لا تحتاج إلى مساعدتنا. |
- Şimdi bize yardım et. Ustanın yardımımıza ihtiyacı var. | Open Subtitles | -و الان ساعدنا فأنت تري المعلم في حاجه الي مساعدتنا |
Yardımımızı hakediyor. Ama senin kendine hayrın yok, değil mi? | Open Subtitles | يستحق مساعدتنا لم تستطع مساعدة نفسك , أليس كذلك ؟ |
Çünkü berbat bir şey oldu ve atlatmak için bizim Yardımımızı istemedi. | Open Subtitles | ﻷن شيئا مريعا حدث و هي لا تقبل مساعدتنا لتجاوز تلك المحنة |
Gerçekten bize yardım etmek istiyorsan kanıtla. Şu kahrolası parmaklıkları aç. | Open Subtitles | إذا كنت تودّ مساعدتنا فعلاً أثبت ذلك وافتح هذه القضبان اللعينة |
Fakat nereye kadar? Allah bize Kuran ile yardım etmeye çalışıyor. | Open Subtitles | لكن المفارقة كبيرة ذلك أن الله يحاول مساعدتنا من خلال القرأن |
Bence Fiji'deki görevi kabul etmekle en büyük yardımı yaparsın. | Open Subtitles | أظن أنه يمكنك مساعدتنا بأن تنجز المهمة التي عرضت عليك في فيجي |
yardıma ihtiyacı bile olsa bizle irtibata geçmez, neden peki? | Open Subtitles | ولن تلجأ إلينا حتى لو احتاجت إلى مساعدتنا لأنك ماذا؟ |
Sence iki inek kafa, katili yakalamamıza yardımcı olabilir mi? | Open Subtitles | أتعتقدين فعلا أنّ مثقفيْ حفريات يمكنهما مساعدتنا في إيجاد القاتل؟ |
Geniiların planı bizim yardımımız olsun ya da olmasın asla işe yaramazdı. | Open Subtitles | خطة الجيني ما كانت ستعمل، مع أو بدون مساعدتنا. |
Zaman içinde bu sürekli gözetim sayesinde bağışıklık sistemi başka bir fayda daha sunar: uzun süreli bağışıklık kazanmamıza yardım eder. | TED | ومن خلال المراقبة الثابتة مع مرور الوقت، يمنح الجهاز المناعي فائدة أخرى: مساعدتنا على تطوير مناعة طويلة الأجل. |
-Tek başımıza olduğumuzu söylüyor. -Sanırım bize yardımcı olmaya çalışıyor. | Open Subtitles | .يقول اننا وحدنا فى هذا الشيىء أعتقد أنه يحاول مساعدتنا |