| sorunlarınızı ben çözemem. Ama eve geç gelmenin yararı yok. Bana var. | Open Subtitles | ليس بإستطاعتى أن أحل مشاكلكم لكم و لكن التأخير ليلاً لن يحل شئ |
| Bir iş bulduğunuzda, patronunuz sorunlarınızı dinlemek istemeyecek. | Open Subtitles | عند التقدم بطلب للحصول على عمل، لن يرغب صاحب العمل في سماع مشاكلكم. ولا أنا أيضا. |
| sorunlarınızı bir kenara atıp... bizim için en iyi olan şeyi yapmalısınız, tamam mı? | Open Subtitles | يجب ان تضعوا مشاكلكم جانبا وتفعلوا ما الافضل لنا. حسنا؟ |
| Daha başka hangi sorunlarınız var ve şehrin sıfırdan yeniden tasarlanması gerekliliği konusuyla artık ilgilenmemizi mi istiyorsunuz? | TED | ماهي مشاكلكم الأخرى التي تُريدون منا مُعالجتها الآن خاصة وأن المدينة سيُعاد النظر فيها من الصفر؟ |
| Yapılan görüşmeler problemlerinizi çözüp, sorularınızı cevaplayacaktır. | Open Subtitles | هناك مفاوضات الأن و قد تحل مشاكلكم و تجيب على اسئلتكم |
| sorunları konuşarak halletmenizi takdir ediyorum. | Open Subtitles | انا اقدر ذلك ، يمكنكم حل جميع مشاكلكم سوياً |
| Çünkü, ilk 20 dakika ilginç kişisel yaşamlarınızdan ve önemli duygusal sorunlarınızdan konuşuyorsunuz. | Open Subtitles | تتحدثونَ حول حياتكمْ الشخصيّة المثيرة، و مشاكلكم العاطفية الرائعة، |
| sorunlarınızı bir kenara atıp... bizim için en iyi olan şeyi yapmalısınız, tamam mı? | Open Subtitles | يجب ان تضعوا مشاكلكم جانبا وتفعلوا ما الافضل لنا. حسنا؟ |
| sorunlarınızı çözdünüz mü yani? | Open Subtitles | اذن لقد قمتم بحل مشاكلكم جميعا كلها بدون حاجة لتدخلنا |
| Sizin evlilik sorunlarınızı çözerken, programı canlı tutabilir. | Open Subtitles | تستطيع ان تثير البرنامج وتحل مشاكلكم اي مشاكل ؟ |
| Ben samanı altına çevirebilir ve tüm sorunlarınızı çözebilirim. Gerçekten mi? | Open Subtitles | أستطيع تحويل القشّ إلى ذهب و حلّ كلّ مشاكلكم |
| sorunlarınızı çözmeye zenginleşirken uğraşmanızı istiyorum! | Open Subtitles | أريدكم أن تتعاملوا مع مشاكلكم بأن تكونوا أغنياء |
| sorunlarınızı çözmeye zenginleşirken uğraşmanızı istiyorum! | Open Subtitles | عايزكم تتعاملوا مع مشاكلكم بأن تكونوا أغنيا |
| Eminim met cezirler de kendi kafalarına göre hareket ederler. Tüm sorunlarınız cici bir fiyonkla bağlanmış durumda. | Open Subtitles | أنا واثق من أن تيارات المد لديها مسارها الخاص جميع مشاكلكم إنتهت بإنتهاء قارب جميل |
| Korkunç sorunlarınız için üzgünüm millet. | Open Subtitles | أعبر عن أسفى أتجاه مشاكلكم المروعه |
| Çünkü sorunlarınız gerçek, bu nehir gerçek. | Open Subtitles | لأن مشاكلكم حقيقيه و هذا النهر حقيقي |
| Yapılan görüşmeler problemlerinizi çözüp, sorularınızı cevaplayacaktır. | Open Subtitles | هناك مفاوضات الأن و قد تحل مشاكلكم و تجيب على اسئلتكم |
| Yapılan görüşmeler problemlerinizi çözüp, sorularınızı cevaplayacaktır. | Open Subtitles | هناك مفاوضات الأن و قد تحل مشاكلكم و تجيب على اسئلتكم |
| İkinizin aranızdaki sorunları çözmenize sevindim. | Open Subtitles | هذا رائع, انا سعيد انكم نجحتم بحل مشاكلكم |
| Peki bununla ilgili Peter Florrick sorunlarınızdan haberdar mıydı? | Open Subtitles | و (بيتر فلوريك) سمع حول مشاكلكم حول الحدث ؟ |
| KişiseI sorunIarınızı bırakın, pazarIarı tembeIIik etmeyin, dışarı çıkın ve bu Ianet çeteyi | Open Subtitles | أنسوا كل مشاكلكم الشخصية لا تراخي في أيام الإجازات إذهبوا وإعتقلوا أولئك الملاعين |
| Teknik sorunlarınızın bir zafer olduğunu varsayıyorum Bay Büyükelçi. | Open Subtitles | أنا أحسب مشاكلكم التقنية كفوز سيدي السفير |
| Sanırım meselelerinizi hallettiniz. | Open Subtitles | أعتقد أنكم حللتم مشاكلكم |
| Konser salonunu bana devrederseniz, borcu üzerime alırım. Böylece bütün problemleriniz biter. | Open Subtitles | إن أعطيتموني قاعة الاحتفالات فسأدفع ديونكم وكل مشاكلكم ستختفي |