ويكيبيديا

    "ملئ" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • dolu
        
    • dolusu
        
    • doldurmak
        
    • doludur
        
    • dolusun
        
    • doluydu
        
    • kaynıyor
        
    • sürü
        
    • doluyum
        
    • doldurdu
        
    • doldu
        
    • doluymuş
        
    • dolduruyor
        
    • doldurmaya
        
    • doldurulmuş
        
    "İçeri gel, Joey. Burası 30 yaş üstü kadınlarla dolu." Open Subtitles تعال هنا جوى يوجد لك مكان ملئ بنساء عمرهم 30
    Tamam, şimdi, şu bobinin üzerinde cıva ile dolu küçük bir tüp var. Open Subtitles حسنا, وألان فوق قلب المنظم يوجد أنبوب ملئ بالزئبق يفترض أن يشغل المنظم
    Şimdi kendinizi uyanmaya hazır, ...enerji ve özgüven dolu hissediyorsunuz. Open Subtitles انت تشعر بنفسك تستيقظ الأن ملئ بالطاقة و الثقة بالنفس
    Bu demek oluyor ki dün gece bir bar dolusu şüpheli varmış. Open Subtitles الذي يعني أن هناك بار ملئ بالمشتبه بهمِ هنا في الليلة الماضية
    Bu şeyi doldurmak için yardım etmek mi istiyorsun? Open Subtitles انت تريد مساعدتنا في ملئ هذا الشئ اذا اركب الماكينة
    Bütün kat, en üstteki 50 katı tümüyle yıkacak kadar patlayıcıyla dolu. Open Subtitles هذا الدور بأكمله ملئ بكمية كبيرة من المتفجرات كافية لتحطيم 50 طابق
    Dünya zararsız dünyevilikle dolu ve insanlar sade ve aptal. Open Subtitles العالم ملئ بمن لا قيمة لهم والناس يتعاملون بسطحية وأغبياء
    Bir kere onu buz dolu küvetin içinde deli gömleğinden kurtulmaya çalışırken bulmuştum. Open Subtitles لقد وجدته من قبل فى حوض استحمام ملئ بالثلج وهو يحاول فك قيود
    Azteklerin festivaller ve seremonilerle dolu detaylı bir takvimi var. Open Subtitles الأزتك لديهم تقويم مفصل ملئ بالعديد من المهرجانات و المناسبات
    Buraya istedikleri her zaman gelebileceklerini bilen, barışçıl, şefkatli, sevgi dolu güzel insanların olduğu bir dünya. TED وأنا تصورت عالم ملئ بإناس جميلين ومسالمين وعطوفين يعرفون أنهم يمكنهم الوصول إلى هذا المكان في أي وقت.
    Aslında doğal hayat hiperbolik mucizelerle dolu. TED لقد وضح أن عالم الطبيعة ملئ بعجائب الهندسة الزائدية.
    Şeker ile tıkabasa dolu bir şeyi nasıl olur da 'az yağlı' diye etiketleyebilirsiniz? TED كيف يمكنك القول أن شئ ما منخفض الدهون بينما هو ملئ بالكثير من السكر؟
    Her şey mutlulukla dolu. Erken bir sabahı hissetmek istiyorum. Open Subtitles كل شئ ملئ بالحياة وبالسعادة اريد شعورا بالصباح الباكر
    Okyanus onlarla dolu. Milyonlarca balık! - Niye onları yakalamıyoruz ki? Open Subtitles لكن المحيط ملئ بهم ملايين السمك تسبح حول.
    Bİlinçaltım, bütün dünyayı kaplayacak kadar çok insan yüzüyle dolu. Open Subtitles عقلي الباطن ملئ بوجوه يمكن أن تُغطي الأرض
    Bunu söylemek için psikoloğa ihtiyacınız yok, bir ağız dolusu yağlı, çıtır çıtır, tuzlu, lezzetli abur cubur yerseniz odanın öte tarafında ne olduğunun aldığınız tadın üzerinde bir gıdım etkisi bile olmaz. TED حسناً، أنظروا، لا تحتاجون لعالم نفسي ليخبركم أنه حينما تتحصلون على فم ملئ بوجبة خفيفة مالحة، دهنية، متموجة و لذيذة، ما يوجد في ناصية الغرفة لا يصنع أي فرق حول تجربتك لتذوق الطعام.
    Evi çocuklarla doldurmak istiyordu. Open Subtitles أرادَ ملئ البيتَ بالأطفالِ لكن اعطني بطانية
    Askeri tarih, küçük kuvvetlerin büyük güçleri yendiği hikâyelerle doludur. Open Subtitles التاريخ العسكرى ملئ بقصص عن قوات صغيرة تهزم قوات كبيرة.
    Ben olsam kıçına bakardım ama o kadar pislik dolusun ki orada ona yer olduğunu sanmıyorum. Open Subtitles لَكنَّك لذا ملئ بالتغوّطِ أنا لا أعتقد هناك سَيَكُونُ أيّ غرفة لها فوق هناك.
    Ruslar muhtemelen öncesinde Magazin'e ya da şeker fabrikasına uğramış olacaklar ki hepsinin eli şeker ve çikolata doluydu. Open Subtitles ويبدو أن الروس كانوا قبل المعركة فى مخزن للطعام أو فى مصنع للحلويات لأن ملابسهم كانت ملئ بالحلويات والشوكولاته
    Ayrıca, piyasa sizin Kalaşnikoflarınızla kaynıyor. Open Subtitles نحن لسنا شعب غنى بجانب ان السوق ملئ بالفعل بالكلاشينكوف خاصتك
    Karanlık bir sokakta bir sürü adamı tek başına halledebilirsin sanırım. Open Subtitles يبدو أنّه يمكنك أن تهتم بنفسك في ممر مظلم ملئ بالرجال
    Merak ediyorum. Acaba bunu kusabilirmiyim Çünkü zehir doluyum. Open Subtitles أتسأل عما إذا تقيأت هكذا و أخرجك لأنك ملئ بالسموم
    Araziyi doldurdu ve kuşlara yer kalmadı. Open Subtitles لقد ملئ الاراضي بالمياه وهدم أعشاش الطيور
    Dan hep pis bir herifti ama şimdi ağzına kadar pislik doldu. Open Subtitles و الآن فإنه ملئ بالقذارة أكثر من المعتاد
    Ve bizim adamımızı bulduklarında vücudundaki yara kurt doluymuş. Open Subtitles .و اسمعهذا. عندماوجدواهذاالرجل, تجويف معدته كان ملئ باليرقات
    Yeteri kadar zaman ve uyarım verilince boşlukları kendi dolduruyor. Open Subtitles منحه فقط بعض الوقت كافٍ للتحفيز و ملئ الثغرات من تِلقاء نفسه
    Karmaşıklıkla boşluğu doldurmaya alışkın olmak yerine, içindeki figürü ortaya çıkarmak için bir çekiç ve keski alıp bir parça mermeri yontup biçmişti. TED بدلا من ملئ الفراغ برسومات أخذ مطرقة و منقاشا و نحت في قطعة من الرخام لكي يظهر الشكل المخفي داخلها.
    Çocuk yaşta ölmüş biri tarafından doldurulmuş bir başvuru formu varsa... o kişi aradığımız adam olabilir. Open Subtitles لو وجدت اوراق من قبل شخص ما مات منذ كان طفل الشخص الذي ملئ الاستمارة قد يكون رجلنا.

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد