Sivil can kaybı oranları da eskiye göre daha iyice. | TED | وفيما يتعلق بالضحايا من المدنيين فالامر افضل مما كان عليه |
Ve bence gerçekten gerimizde olduğundan daha çok yenilik önümüzde var. | TED | أنا أظن أن هناك الكثير من الإبتكار أمامنا أكثر مما خلفنا. |
Yani genomunuzu okuyarak, aileniz hakkında sizin bildiğinizden çok daha fazlasını öğrenebiliriz. | TED | و بقراءة الجنبيوم, ربما نتسطيع معرفة الكثير عن عائلتك مما تعرفه أنت. |
Bu bize insanoğlunun 50 yıl evvel ulaşmış olduğu uzaya insanlığı taşıma konusunda daha fazla bir genişleme vermeyecek. | TED | وسوف لن يترك لنا أي زيادة في التوسع العام للبشر في الفضاء اكثر مما كنا عليه قبل 50 عاما. |
Bu olayların failleri bundan çok daha normal ve sıradan kişilerdir. | TED | الجناة طبيعيون أكثر بكثير من ذلك، وكل يوم أكثر مما قبل. |
Ve bütün bunlar, sizlerin de bariz olarak adlandıramayacağı şeylerden derleniyor. | TED | ومجدداً، فإن هذا لا يأتي مما قد تعتقد أنها معلومات بديهية. |
Veya o kadar da zeki değillerdir ya da çok yönlü teknoloji oluşturabilecek düzeydeki bir zekânın evrimi sandığımızdan çok daha nadirdir. | TED | أو ربما أنهم ليسوا بذلك الذكاء، أو ربما التطور نوع ذكيّ قادر على خلق تكنولوجيا متطورة هو أندر بكثير مما لقد افترضنا. |
Yani kalıtımsal olarak atalarımızın 10.000 yıl önceki hallerinden daha dayanıklı değiliz. | TED | حسنا، لسنا أكثر صلابة وراثيا، مما كان عليه أسلافنا منذ 10،000 سنة. |
Araştırma açıkça gösteriyor ki birini hapiste tutmak hayatı boyunca özgür birine kıyasla sizi çok daha büyük oranda suç işlemeye itiyor. | TED | أوضحت الأبحاث أن احتجاز شخص ما في السجن. يجعلك أكثر عرضة بكثير لارتكاب جريمة بعد خروجك، مما لو كنت حرًا طوال الوقت. |
Bakın, sizin asıl yaşadığınız yeri bilmiyorum, ama dünyada öyle bir yer olduğunu biliyorum kendinizden daha çok seveceğiniz bir şey. | TED | انظروا، لا أعرف المكان الحقيقي الذي تعيشون فيه، لكنني أعرف أن هناك شيئا في هذا العالم تحبونه أكثر مما تحبون أنفسكم. |
Bu benim doğruluğuna dair hiçbir kanıt görmediğim ama insanların doğruluğundan emin olduğu bir neden. "Yerliler evlerinin sorunu, Bu tahribat" diye çekiliveriyorlar. | TED | التي لم أرى أي دليل له, هذا ما تم اشاعته دائماً بما يتعلق بمشكلة البيوت المحلية حسناً, تسعة بالمئة مما أنفقنا هو تلف, |
Yüksek ses maruz kalmak ve bazı ilaçlar işitme kıllarını öldürebilir, Bu da sinyallerin kulaktan beyne gitmesini önler. | TED | التعرض لضوضاء عالية وبعض الأدوية يمكن أن يقتل الخلايا الشعرية مما يمنع الإشارات من الانتقال من الأذن إلى الدماغ. |
Ve Bu şekilde evimize varabiliriz ve bunları tüm ülkede hapishanelere harcadığımız paranın çok altına maaliyetlere inşa edebiliriz. | TED | اعتقد اننا سنهنأ بهذه الاشياء واعتقد انه يمكننا ان نبنيها في جميع انحاء العالم بأقل مما سننفقه على السجون |
Cambridge'de, evimden binlerce mil uzakta, dizüstü bilgisayarımla herhangi bir insanla olduğundan daha fazla zaman geçirdiğimi fark ettim. | TED | وفي كامبريدج بعيدا عن منزلي بآلاف الأميال، أدركت أني أقضي وقتا أكبر أمام حاسوبي مما كنت أفعل مع الناس. |
Öteki taraftan, inanılmaz derecede büyükler, hayal edebileceğiniz kadar genişler. | TED | لكنها في البعد الآخر، كبيرة جدا كبيرة أكبر مما تتخيلون. |
şey, anladığım kadarıyla, bunu yapabilecek bir kişi varda, o da sensin. | Open Subtitles | حسناً، مما عرفته إن كان هناك شخص يستطيع فعل هذا، فهو أنتِ |
Merak etme. Fazladan bir dakika bile oyalanmayacağım. Haydi hayırlısı. | Open Subtitles | لا تقلقي لن استغرق دقيقة اكثر مما يلزم افسح الطريق |
Nötrinoları yavaşlatan şeyden bir örnek alabilirsek fiziğin temelini değiştirebiliriz. | Open Subtitles | عينة صغيرة مما يبطئ النيوترينات يمكنه تغيير علم الفيزياء كاملا |
Bu yüzden, Diana, Dodi ve onların hayal edilen melez çocuklarının resmini yarattım. Ve büyük bir halk pretestosuna sebep olan Bu resim ortaya çıktı. | TED | و لذلك صنعت صورة لديانا و دودي و ابنهم المزعوم و تم نشر هذه الصورة مما تسبب في غضب عارم من الجمهور في ذلك الوقت. |
Bu muazzam adaptasyonlara rağmen deniz aslanlarının yaşam alanlarında onların baş edebilmesi için çok hızlı gelişen değişimler oluyor. | TED | ولكن على الرغم من وسائل التكيف المذهلة هذه، هناك تغيرات تنتشر في مواطنها بشكل أسرع مما يمكنها التعامل معه. |
Amam tabii sen bir dahisin. benden çok daha fazlasını biliyorsun. | Open Subtitles | و لكن بالطبع ، أنت عبقرى أنت تعرف أكثر مما اعرفه |
Çünkü yabancıların yardımına duydukları bağımlılıklarını azaltan bir becerileri var. | TED | لديهم مهارة، مما يجعلهم أقل اعتمادا بكثير على المساعدات الخارجية. |
Tatlım o senden, senin ondan korktuğundan daha çok korkuyor. | Open Subtitles | صدقيني يا عزيزتي إنها تخاف منك أكثر مما تخافين منها |