| Bunun adil olmadığını söyleyebilirsiniz, çünkü iki ülkeyi örnek olarak seçerek demokrasi karşıtı bir görüş oluşturuyorum. | TED | قد تتحججون بأن ذلك غير منصف, نظراً لإنتقائي لهاتين الدولتين لإستغلالهما كحجة للطعن في الديمقراطية. |
| Bu yüzden buna adil bir çözüm buldum. | Open Subtitles | سيحصل المحامون على كل شيء لذا أقترح حل منصف |
| Hay aksi. Küçük bir çocuğu babasından ayıramam. adil olmaz. | Open Subtitles | لا أستطيع أن أحرم طفلاً صغيراً من أبيه، هذا غير منصف |
| Gezegenin durumuna bakılırsa bunun makul bir tahmin olduğunu söyleyebilirim. | Open Subtitles | و بالنظر إلى بعض مناطق كوكبكم هذا ، قد أقول أنه رهان منصف |
| Öyle olsun. O hâlde tüm hikayeyi bilsen iyi olacak. | Open Subtitles | منصف كفاية، إذن يجب أن تعلم القصّة كاملة |
| Biz çalışmak istemiyoruz. Hayır, istemiyoruz! Bu insanlara haksızlık yapılıyor. | Open Subtitles | لا , لا نريد , هذا غير منصف لهؤلاء الناس |
| Söylediğim tek şey, adil ve doğru bir karara varmadan önce davanın her yönünü ele almak zorundayız. | Open Subtitles | كل ما أقوله هو الوصول إلى حكم منصف وعادل، علينا أن نحلل كل جانب من جوانب هذه القضية. |
| Yeterince adil, Dr. Brennan. | Open Subtitles | جواب منصف أيتها الطبيبة برينان هذه هي ملاحظاتي للسنوات الخمس الأخيرة |
| Nazik ve adil bir adam olduğumu ve zekâmın yansımasıyla sınırlı egosuz ve dengeli biri olduğumu sanıyorsun. | Open Subtitles | هل تظن بانني رجل منصف و لطيف غير مغرور, متوازن محكوم لانعكاس الذكاء |
| Siz kızlara adil ve yumuşak davranacağız. | Open Subtitles | لاتقلق، نحن سننتصر عليكم بشكل منصف وصـادق |
| Bu hiç adil değil. Asla 18 olamayacağım. | Open Subtitles | هذا غير منصف بتاتاً لن أبلغ أبداً 18 سنة |
| Bir hastada iki ender durum. adil bir varsayım oluşturuyorlar. | Open Subtitles | حالتان نادرتان بمريضة واحدة كونهما كذلك افتراض منصف |
| adil olmak gerekirse, sen de zamanında krem şantiye bulanmıştın. | Open Subtitles | حسنا ً لكي اكون منصف لقد كان هنالك وقت في حياتك كنت فيه مغطاة بالكريمة |
| Aslında bu hiç adil değil. O çok hoş bir fahişe olmalı. | Open Subtitles | في الواقع، هذا ربما غير منصف فقد تكون، عاهرةٌ طيبة جداً |
| Tamam, durun. Bu adil bir dövüş değil. | Open Subtitles | حسناً ، إنتظر هذا ليس قتال منصف بالتحديد |
| Dünya bize adil davranmadı. Dünya'yı kara listeye aldım. | Open Subtitles | إنّ العالم غير منصف في حقّنا، لذلك وضعته في قائمتي السّوداء |
| Paraya ihtiyacınız vardı. Bu oldukça makul. | Open Subtitles | -لقد كنتَ بحاجة إلى المال، هذا منصف كفاية |
| Benim için de zor. Öyle olsun. Seni yalnız bırakacağım. | Open Subtitles | منصف بما فيه الكفاية سأتركك وشأنك |
| Kocanız basına karşı haksızlık ediyor. Oysa kardeşiyle basının arası iyiydi. | Open Subtitles | زوجك غير منصف قليلا مع الصحفيين الذين كانوا فى منتهى اللطف تجاه شقيقه |
| Ve o pencere bu gece yarısı kapanır. | Open Subtitles | و هذه النافذة تغلق هذه الليلة عند منصف الليل |
| Biraz adaletsiz bulabilirsiniz, lakin iş hayatı böyledir. | Open Subtitles | ستجدونه غير منصف البتة ولكن هكذا الواقع. |
| Tamam, hey, en iyi ihtimalle gece yarısına kadar yaşayacağıma göre, benim sorunuma dönebilir miyiz? | Open Subtitles | أنتم، أيمكننا العودة لمشكلتي بما أنّني سأعيش حتى منصف الليل؟ |
| Ama bu Ally'ye haksızlık olur, değil mi? Evet, Haklısın. | Open Subtitles | -لكن هذا سيكون غير منصف لآلي ، أليس كذلك ؟ |
| Hadi, böylesi âdil olur, değil mi? | Open Subtitles | هيا ، هذا منصف بما يكفي أليس كذلك ؟ |
| Gece yarısından hemen önce şehir kapısında buluşalım. | Open Subtitles | قابليني عند بوابة المدينة قبل منصف الليل |