Bunu Başkan'ın onayını almadan yaptığına ben de Başkan kadar şaşırdım. | Open Subtitles | أنا مصدوم تماماً مثل الرئيس أنها ستتصرف هكذا دون موافقته المباشرة. |
onayını almamız uzun sürmez. | Open Subtitles | لن يستغرق الأمر طويلا للحصول على موافقته |
Çünkü eğer yoksa, onun bu işe rızası yok. | Open Subtitles | لأنه إن لم يكن لديك فقطعًا لن تحصلي على موافقته |
Plânlarınıza gelince, Bay Williamson onay verdi, değil mi? | Open Subtitles | بالنسبة لتصميماتك السيد أعطاك موافقته صحيح ؟ |
Jamaikalı şefler onun onayı olmadan hareket edemez hale geldi. | Open Subtitles | الرئيس الجامايكي لم يكن يخطو خطوة دون موافقته |
Onu içtikten sonra, oğlan hemen evlilik için onun rızasını alacak. | Open Subtitles | بعد شربه، الفتى سيعرب عن موافقته للزواج فورا. |
Sen anjiyoyu ayarlarsın, sen de kan örneği, hastanın hikâyesini ve iznini alırsın. | Open Subtitles | و يمكنكم إحضار عينات الدم تاريخ المريض، و موافقته |
Her şey onun kontrolünde İzni olmadan hiçbir şey yapılamaz. | Open Subtitles | إنه يبقي الأمور تحت رقابة شديدة لا شيء يحدث دون موافقته |
Kennedy'nin şartlarını kabule giden son şeydi Kennedy, Küba'ya bir saldırı olmayacağının garantisini vermeye razı gelecek fakat Sovyetler Birliği Küba'dan tüm taarruz silahlarını geri çekmeliydi. | Open Subtitles | إلى قرار قبول شروط كينيدي والتي أبدى موافقته من خلالها على ضمان عدم الهجوم على كوبا |
- Emir bu. İspanya hükümeti onayını geri çekti. | Open Subtitles | هذه هي أوامرك جلالته رئيس الحكومه الاسبانيه سحب موافقته |
onayını almak konusuna çok kafayı takmamaya çalışıyorum, anlıyor musun? | Open Subtitles | أحاول أن لا أعيش أو أموت أكثر من الحصول على موافقته , أنت تعرف ؟ |
Eğer onun onayını alırsam, seninkini de almış olur muyum? | Open Subtitles | اذا حصلت على موافقته, هل ستوافقني ايضا ؟ |
Evet, her zaman onun onayını isterdin. | Open Subtitles | نعم , كنت دائماً تحتاج موافقته |
Evet, her zaman onun onayını isterdin. | Open Subtitles | نعم , كنت دائماً تحتاج موافقته |
Üzgünüm,ama rızası olmadan onun spermlerini kullanamayız. | Open Subtitles | آسفه لكننا لانستطيع أستخدام سائله بدون موافقته |
Onun rızası olmadan koyduğum teşhisi size söyleyemem. | Open Subtitles | لا يُمكنني التحدث إليكِ عن تشخيصه بدون موافقته |
Ama ancak ağabeyim buna onay verebilecek hale gelince. | Open Subtitles | لكن ليس قبل أن يكون أخى قادراً على الوقوف أمامك و الإعراب عن موافقته |
Bunun gayet farkındayım General fakat onay için beklemek yapabileceğim en doğru şey olacak. | Open Subtitles | أعلم بذلك جيداً، جنرال لكن الاسلم لي هو الحصول على موافقته |
Onun onayı olmadan şirket kaynaklarına erişemem. Ne kadar? | Open Subtitles | لا استطيع الوصول لمصادر المنظمة بدون موافقته |
Onun onayı olmadan hakkımda dedikodu yapamazlar. | Open Subtitles | إنهم لن يتناقلوا الشائعات عني, بدون موافقته الضمنية |
Ama mağdur rızasını geri çekerse bu bir tecavüz olur. | Open Subtitles | لكن إن سحب الضحية موافقته فذلك يعدّ اغتصاباً |
Babam biliyordur zaten herhâlde. Onu arayıp iznini istedin, değil mi? | Open Subtitles | اعتقد ان ابي علم بالفعل انت اتصلت به واخذت موافقته اليس كذلك ؟ |
Onun izni olmadan ayrılmanızın yasaya aykırı olduğunun farkındasın değil mi? | Open Subtitles | ذلك ضد القانون لتركه بدون موافقته |
Hoşuna gitmese de razı oldu. | Open Subtitles | بدون موافقته أولاً لا يروق له هذا، ولكنه قبل |
Bunun savaştan kaçınmak adına son şansı olabileceğinden endişe duyan Khrushchev, Moskova Radyosu ile acilen Kennedy'nin şartlarını kabul ettiği mesajını gönderdi. | Open Subtitles | متخوفًا من أن تكون هذه اخر فرصة لتجنب الحرب، سارع خروشوف بارسال رسالة إلى راديو موسكو يبدي فيها موافقته على شروط كينيدي |