Ve diğer olan şey de biz yanımızda ufak Mary Poppins teknolojisi taşıyoruz. | TED | والشيء الاخر الذي حدث هو اننا نستطيع الان ان نحمل هذه الاجهزة عالية التكنولوجيا الصغيرة |
Ancak o sihrin bizimle olacağını düşünüyorum ve önemli olan şey, savunucusu olduğu fikri biz de taşıyoruz. | TED | لكنني أعتقد أن سحره سيظل معنا، والشيء المهم، أن نحمل معنا ما ظل يناضل من أجله. |
Yarın savaşırken şehitlerimizin anısını yanımızda taşıyacağız. | Open Subtitles | غدا، حين نكون على أرض المعركة نحمل معنا ذكرى الشهداء |
Bu cesedi taşıyorduk ama levazımatçı korkup kaçtı. | Open Subtitles | كنا نحمل هذه الجثة لكن الخشّاب شعر بالخوف وهرب |
Benim en büyük vurgunum, Güney Çin Denizi'nden, adalara petrol taşıdığımız zaman gerçekleşti. | Open Subtitles | أكبر نجاحاتي كانت عندما كنا نحمل البترول إلى الجزر في جنوب بحر الصيني |
Duygusal yükümüzü burada, kaslarımızda taşırız. | Open Subtitles | نحن نحمل متاعنا العاطفية هنا فى عضلاتنا. |
Unuttun mu? Artık eşyalarımızı kendimiz taşımak zorundayız. | Open Subtitles | أنسيت أنه يجب أن نحمل كل شيء بأنفسنا الآن؟ |
Arabaya bombayı yüklüyoruz ve ana jeneratörün arkasına park ediyoruz. | Open Subtitles | نحمل السيارة , و نوقفها هنا خلف المولد الرئيسي |
elimizde çift as var ve bu adi herif çekilmek istiyor. | Open Subtitles | نحن نحمل زوجا من الأوراق الرابحة و هذا الأحمق يحاول التوقف |
Ve biz, en küçük yaşam birimlerimiz olan hücrelerimizde, diğer hücrelerin çalışması ve çoğalması için gereken bütün bilgileri taşıyoruz. | TED | وفي أصغر وحدات حياتنا، خلايانا، نحن نحمل كل المعلومات اللازمة لكل خلية أخرى لكي تعمل ولكي تتكاثر. |
Elbette geçen yılından kalan bir sürü yük taşıyoruz beynimizde. | TED | في الواقع ، نحن نحمل الكثير من الأمتعة من السنة الماضية دماغنا البشري. |
Gün boyunca ceplerimizde takip cihazı taşıyoruz. | TED | نحن نحمل أجهزة تعقب في جيوبنا طوال اليوم. |
Tüm şifrelerimizin, tüm iletişimlerimizin, baştan başa şifreli mesajlarımızın olduğu cihazlar taşıyoruz. | TED | نحن نحمل أجهزة تحتوي كل كلمات السر الخاصة بنا، كل اتصالاتنا، بما في ذلك اتصالاتنا المشفرة. |
"Bu böyle olmayacak, varana kadar onu sırtımızda taşıyacağız." dedim. | Open Subtitles | يا شباب , يجب ان نحمل الجمل باقي الطريق |
Gerekirse hepimiz tek tek taş taşıyacağız. | Open Subtitles | سوف نحمل كلنا الصخور إذا ما تطلب الأمر. |
Bu cesedi taşıyorduk ama cenazeci korkup kaçtı. | Open Subtitles | كنا نحمل هذه الجثة لكن الخشّاب شعر بالخوف وهرب |
Ama genellikle, taşıdığımız şeyi öylece bırakmak daha kolaydır, böylece eve daha erken varabiliriz... | Open Subtitles | بالطبع، إنه اسهل أن نلقي ما نحمل لنستطيع الوصول إلى البيت باسرع وقت |
Duygusal yükümüzü burada, kaslarımızda taşırız. | Open Subtitles | نحن نحمل متاعنا العاطفية هنا فى عضلاتنا. |
Bu tepeden çekilirken bu ıvır zıvırın hepsini taşımak istemedik. | Open Subtitles | لم نكن نريد أن نحمل كل هذا الهراء في طريق العودة عندما كنا ننسحب من هذا التل. |
John, kamyoneti yüklüyoruz! | Open Subtitles | ايلين .. جون .. نحن نحمل الشاحنة الان .. |
Arama iznimiz yok ve elimizde izin alacak kadar kanıt da yok. | Open Subtitles | ،لا نحمل مذكرة وشخصياً لا أعتقد أننا نملك الأدلة الكافية لإحضار واحدة |
Silahlar bizde. | Open Subtitles | نحن نحمل الأسلحة |
Yanımızda her gün abaküs taşımıyoruz, istediğimizle karşılaştırarak harcamalarımızı saymıyoruz. | TED | لا نحمل العداد كل يوم، لنضيف ما أنفقنا، مقارنة مع ما نريد. |
Katolik aleminin koruyucusu, İngiltere,İrlanda ve Fransa Kralı Henry'den mektup getirdik. | Open Subtitles | نحمل رسالة من فخامة الملك هنري ملك انجلترا وايرلندة وفرنسا الأكثر براً وتقيداً بالكاثوليكية |
Laboratuar teknisyenleriyiz. Silah taşımayız. | Open Subtitles | نحن من المعمل الجنائي ولا نحمل ايّ اسلحة. |
Bazen sorumluluklarımızı tek başımıza taşıyamayız. | Open Subtitles | لا يمكننا ان نحمل جميع اعبائنا بمفردنا |