Bir ve iki numaralı motorlar devre dışı! Gemiyi kaybediyoruz. | Open Subtitles | توقف المحرك رقم واحد واثنان عن العمل نحن نفقد السفينة. |
Her saat başı çalışanlarımızı kaybediyoruz. Böyle devam ederse siparişlerimizi tamamlamamız mümkün olmayacak. | Open Subtitles | إنّنا نفقد عبيدًا كلّ ساعة، وإذا استمر هذا لن نتمكن من تلبية الطلبات |
Kaya içinde ilerlediğimiz her bir milde içimizden birini kaybederiz. | Open Subtitles | قطع الرؤوس. كل ميل من الصخور ننتقل نفقد واحد منا. |
İnsanlar olarak bizim, suyla doğuştan bir bağımız var ancak zamanla bu bağı kaybettik ve şimdi iyileştirmek için çalışmamız gerek. | TED | إذن وُلدنا كبشر بعلاقة ميلادية مع الماء، لكن بمكان ما في الطريق نفقد تلك العلاقة، وعلينا أن نعمل لاسترجاعها. |
Ya da geri dönüp başka yere gidebilirler. O zaman onları trafikte kaybedebiliriz. | Open Subtitles | أو ربما يرجعوا و يذهبوا إلى مكانٍ آخر و نفقد أثرهم وسط الزحام |
Hayallerin öldüğünde, umut etmeye devam etmek. Umutlarımız söndüğünde dua etmek. kaybetmek, düşmekten korkmamak, eğer cesurca elimizden geleni yapmışsak. | TED | بالأمل عندما تموت أحلامنا. بالصلاة عندما نفقد آمالنا. ومع ذلك، لا أخشى الخسارة، إذا كنت قد قدمت كل شئ بشجاعة. |
- Gücümüzü kaybetmeden kapağı fırlat. | Open Subtitles | اخلع باب المكوك قبل أن نفقد مصدر طاقتنا بأكمله |
daha büyük bir hızla kaybediyoruz. | TED | نحن نفقد اهتمامنا بالماضي بشكل أكثر سرعة. |
Hasta-hekim ilişkisinin temelinde yatan dönüştürücü ve üstün olduğuna inandığım bir ritüeli kaybediyoruz. | TED | نحن نفقد أحد الطقوس التي أؤمن أنا شخصياً بأنه تحويلي انتقالي وفي صميم علاقة الطبيب بالمريض. |
Maalesef, kültürel mirasları yalnızca çatışma alanlarında ve savaşlar yüzünden değil doğal afetler sebebiyle de kaybediyoruz. | TED | للأسف، نحن لا نفقد التراث الثقافي في مناطق الصراع وفي الحرب فقط، نحن نفقدها كذلك نتيجة الكوارث الطبيعية. |
Bununla birlikte aynı zamanda hâli hazırdaki aynı miktar tarım alanını da tuzlanma ve erezyonla kaybediyoruz. | TED | مع أننا في ذات الوقت نفقد كمية مساوية من الأراضي الصالحة للزراعة بفعل التصحر و التعرية. |
Bunda çok şey feda ediyoruz ve bence böyle yaparak bunlara doğru ilerleyerek bazı değerli şeyleri kaybediyoruz. | TED | نحن نضحي الآن بالكثير منها، وأعتقد أنه بينما نحن نفعل ذلك، بميلنا إلى تلك الإتجاهات، بدأنا نفقد ثمة شيء قيّم. |
Ama bazen onu yolda kaybederiz, ve sonra yolculuk dayanılmaz olur. | Open Subtitles | لكن أحياناً نفقد رفقاءنا في الطريق ثم تصبح الرحلة غير محتملة |
Eğer onu çok zorlarsam elimizdeki tek şansımızı da kaybederiz. | Open Subtitles | إذا ضغطت عليه أكثر من اللازم فربما نفقد فرصتنا الوحيدة |
Ona o fikri o kız verdi. Şimdi açılış gecesinde üçlüyü kaybettik. | Open Subtitles | كانت فكرتها ، سوف نفقد الثلاثية ليلة الافتتاح |
Sinyali kaybedebiliriz. | Open Subtitles | ربّما بعض البطّاريّات الجديدة قد نفقد الإشارة |
Güzelliği kaybetmek o kadar kolay, çünkü güzel yapmak inanılmaz zor bir şey. | TED | هل من السهل ان نفقد الجمال لأنه من الصعوبة بمكان ان نصنعه |
Uzay aracındaki gücü kaybetmeden daha en az 20 yıI onu dinlemeye devam etmeyi umuyoruz. | Open Subtitles | نتمنّى بأنّنا يمكننا أن نستمر فى سماعه على الأقل له لـ 20 سنة أخرى قبل أن نفقد الطاقة نهائيـاً على المـركبـة الفضـائيـة |
Hayatımızda bir çok aptalca şey yaptık ama asla bir ejderhayı kaybetmedik. | Open Subtitles | لقد فعلت الكثير من أشياء الغبية في حياتنا لكننا لم نفقد تنانينا |
Şöyle söyleyenler olacak: İmlayı basitleştirdiğimiz zaman etimolojiyi kaybedeceğiz. | TED | سيكون من أولئك من سيقولون أننا لو بسطنا الإملاء فسوف نفقد أصول الكلمات. |
Ama böyle düşünerek insan olmanın en iyi yönlerinden birini kaçırıyoruz: Biz başkalarına yardım etmekten zevk duyabilecek şekilde geliştik. | TED | ولكن حين نفكر فيه بهذه الطريقة، نفقد أحد أهم مميزات كونك إنسان: أننا تطورنا لإيجاد المتعة في مساعدة الآخرين |
Onları kaybetmeyeceğiz. Mikrofonunda GPS var. | Open Subtitles | لن نفقد أثرهم فثمة جهاز تحديد مواقع في سماعة التنصت |
Sadece biraz daha öyle kalman gerekiyor. Şansımızı kaybedemeyiz. | Open Subtitles | يجب ان تبقى هكذا ، لا يجب ان نفقد فرصتنا |
Ve biz acı içindeyken, ötekilerinin acı ve korkularına olan anlayışımızı kaybetmeyelim. | Open Subtitles | و لاتكون في آلامنا نفقد تعاطفنا لـ الأذى و الخوف من الاخرين |
Ben Irak'tayken, bazen koca kamyonu, benzin pompası yüzünden kaybediyorduk. | Open Subtitles | عندما كنت في العراق ، كنا في بعض الأحيان نفقد شاحنة ضخمة بسبب مضخة للوقود صغيرة للغاية |
Herkes anladı ki birilerini kaybettiğimizde, kazananlar sinsi değildir. | TED | و بذالك فهم الجميع أنه عندما نفقد أحدا ما، فإنه لا شماتة للمنتصرين. |
Bir konuşmanın dengesi dinlemek ve konuşmanın arasındaki dengeyi gerektirir, bu yolda bir yerlerde bu dengeyi kaybetmiş durumdayız. | TED | المحادثة تتطلب التوارن بين الكلام والاستماع ، وفي مكان ما على طول طريق، هذه المحادثة نفقد هذا التوازن. |