Bu güzel, ama bunun bize ne yararı olacak ki? | Open Subtitles | حسناً , هذا جيد , لكن كيف سيُساعدنا هذا ؟ |
Tamam, Bu güzel. Şimdi birazcık düşüneceğim, | TED | حسناً , هذا جيد حسناً سوف أأخذ لحظة للتفكير |
Çok iyi. Belki seni duyar da el frenini çeker! | Open Subtitles | هذا جيد ، ربما يسمعك الآن و يشد الفرامل فجأة |
Çok güzel, Cyril, ama sürekli kavga etmek zorunda değilsin. | Open Subtitles | هذا جيد يا سيريل، لكن ليسَ عليكَ العِراك طوالَ الواقت |
Bu teorik terörist telefonunu patlatma durumunda iyi ve tamam. | TED | كل هذا جيد ومفيد من الناحية النظرية لتفجير هاتف الإرهابي. |
Bu harika, çünkü onlar Green Bay'da büyük bir felsefe fabrikası açtılar. | Open Subtitles | هذا جيد لانهم لتو قد فتحوا مصنع كبير للفلسفه في جرين باي |
Bu Sorun değil. Kırık bir kalbinin olması, bir şeyleri denediğini gösterir. | Open Subtitles | هذا جيد لديك قلب مكسور من قبل فهذا يعنى أنك يمكن أصلاحك |
Aferin sana küçüğüm. | Open Subtitles | وبذلة سوداء جميلة وقميص ناصع . هذا جيد يا صغيري |
Güzel , pekala...sanırım iyi oldu. Bence Böyle iyi oldu. | Open Subtitles | جيد, حسنا, أعتقد أن هذا جيد أعتقد أنها جيدة هكذا |
- Ben buraya bunun için gelmedim. - Güzel. Hepsini al. | Open Subtitles | ليس هذا ماجئت من أجله هذا جيد , خذ كُل شئ |
Bu güzel. Gerçi resme iyi bakamamışsın. | Open Subtitles | هذا جيد لقد كنت تعنى بنفسك من أجل الصورة |
Tamam, birbirinizi öldürmek istiyorsunuz. Bu güzel. Bu sağlıklı. | Open Subtitles | حسناً، تريدون قتل أحدكم الآخر، هذا جيد وصحي |
Bu güzel ama o gün hayatımı riske atan tek kişi ben değildim. | Open Subtitles | هذا جيد, لكنني لم أكن الشخص الوحيد الذي خاطر بحياتة ذلك اليوم |
Bu güzel. Polisin ulaşamadığı kaynakları var demiştin değil mi? | Open Subtitles | حسناً ، هذا جيد لقد قلتِ انه واحد من عملاء الشرطه |
Çok iyi. Ama plana ihtiyacın var. Kaygılı olduğunu biliyorum Buffy. | Open Subtitles | هذا جيد جداً عل أيه حال , أنت تحتاج إلى خطة |
Ama önce bir telefon görüşmesi yapmalıyım. Bu Çok iyi. | Open Subtitles | علي فقط أن أجري مكالمة هاتفية أولا. هذا جيد جدا. |
Bunlar çok lezzetli görünüyor. Yaban Mersinli olandan al. Çok güzel duruyor. | Open Subtitles | . هذا شهى و لذيذ . خذى هذا التوت , هذا جيد |
Senin için iyi olur. Tuscon'un Çok güzel bir yer olduğunu duydum. | Open Subtitles | سيكون هذا جيد لك, سمعت أن توسون مكان جميل جدا |
Bu harika! Mark Baum'un bir pansiyon işlettiğini görmek isterdim! | Open Subtitles | هذا جيد ، أود أن أرى ذلك وأحصل على الإفطار هناك |
Biz de bir açıdan bu işin dişi kısmıyız. Bu Sorun değil, bu gayet havalı, sen git ve erkek ol, biz de biraz daha fazla dişi gibi davranalım. | TED | و نحن الجانب النسائي من المعادلة. و هذا مقبول, و هذا جيد, إذهب أنت و كن رجولياً, و نحن سنكون نسائيين بعض الشيء. |
Gerçekten biriyle çiktin yani. Aferin sana. | Open Subtitles | إذن موعد غرامي حقيقي هذه المرة، هذا جيد لك |
Hayır, Böyle iyi. Bir sürü külot falan var. | Open Subtitles | لا، هذا جيد هناك الكثير مِنْ الملابس الداخلية والادوات |
- Güzel. Beni Cal'a götürebilir misin? | Open Subtitles | هذا جيد ، هل تمانع أن تأخذنى إلى سيارتك ؟ |
bu iyi, gerçekten iyi. Demek ki hiçbir şey olmayacak. | Open Subtitles | هذا جيد, جيد جداً إنك لن تموت من دون حقيبتك |
Hayır, bu iyi bir şey, bu tam ihtiyacımız olan şey. | Open Subtitles | لا , لا , هذا جيد هذا ما نحتاج إليه فحسب |