Bu saatte ve destekli sutyenle seksi botların içinde mi? | Open Subtitles | مرتدية حاملة صدر مشدودة واحذية مثيرة في هذه الساعة ؟ |
İkincisi, Bu saatte eski bir kız kurusunun kapısında dikilmek kaba olurdu. | Open Subtitles | سيكون فعلاً فظاً أن تلتمس العون من عانسةٍ في هذه الساعة المتأخرة |
Bu saati takmaya başladığını gördüğüm zaman birlikte geçireceğimiz zamanın başlayacağına inanacağım. | Open Subtitles | عندما أرى بأنكِ إرتديتي هذه الساعة فسأؤمن أن وقتنا معاً قد بدأ |
Annem hastanede işe girdiğinde babam ona Bu saati almış. | Open Subtitles | أبى أحضر هذه الساعة لأمى عندما تم تعيينها فى المستشفى |
Müzayedeki Bu saat, çeyrek milyon dolar getirse gerek. Hayır. | Open Subtitles | هذه الساعة في المزاد اعتقد أنها تساوي ربع مليون دولار |
Bu saat fişşini çekmezseniz inanılmaz ısınıyor. | Open Subtitles | هذه الساعة تصبح ساخنة جداً إذا أبقيتها مشبوكة بالكهرب |
Gecenin bu saatinde, nereden çelik kutular bulabilirim onu araştırıyorum. | Open Subtitles | سأرى كيف يمكننى أن أبتاع صنايق حديدية فى هذه الساعة |
Bu saatte bulabilmek için bütün şehri dolaşmak zorunda kaldım. | Open Subtitles | توجب علي تمشيط المدينة بحثاً عن هذا في هذه الساعة |
Prens Kazım kızının Bu saatte uyanık olduğunu bilseydi! | Open Subtitles | لو علم الأمير قاسم أن ابنته مستيقظة حتى هذه الساعة |
Bu saatte orada kimse var mıdır, Allah bilir. | Open Subtitles | الله وحده يعلم ما إذا يوجد أحد في هذه الساعة |
Bu saatte eve geldiğinde beni beklerken göreceksin. | Open Subtitles | حين تعود اٍلى البيت فى هذه الساعة وتجدنى فى اٍنتظارك |
Bu saati dört yıl önceki sürpriz bir emeklilik partisinde verdiler. | Open Subtitles | حصلت على هذه الساعة في حفل تقاعد مفاجئ قبل 4 سنوات. |
Annem hastanede işe girdiğinde babam ona Bu saati almış. | Open Subtitles | أبى أحضر هذه الساعة لأمى عندما تم تعيينها فى المستشفى |
Belki de Bu saati yapan sanatçı kendi karşılık bulamadığı aşkı için yapmıştır Bu saati. | Open Subtitles | يبدو أن الفنان الذي صنع هذه الساعة كان واقعاً في حبٍ لا مقابل له |
Ben Bu saati severim! Onu öylece alabileceğini mi sanıyorsun? | Open Subtitles | أنا أحب هذه الساعة هل تعتقد أنك ستأخذها؟ |
Baban Hanoy, vurulduğunda Bu saat kolundaydı. | Open Subtitles | هذه الساعة كانت على معصم اباك عندما اصيب في المعركة |
Bu saat som gümüş. Bu çok değerlidir. | Open Subtitles | هذه الساعة من الفضة الخالصة إنها فخمة و ثمينة |
Bu saat nerden baksan 150 yaşında, değil mi? | Open Subtitles | هذه الساعة لا يقل عمرها عن 150 سنة، أليس كذلك؟ |
Siz ve tüm bu kızlar sabahın bu saatinde burada ne işiniz var? | Open Subtitles | ماذا تفعل فتيات مثلكم فى هذه الساعة من الصباح؟ |
O saati satın aldım anne. Ayrıca iyi de para verdim. | Open Subtitles | اشتريتُ هذه الساعة يا أماه دفعتُ مالاً وفيراً لأجلها |
bu saatin içindeki her bir dişli farklı metallerden yapılmış. | Open Subtitles | كل عجلة والعتاد في هذه الساعة مصنوع من معدن مختلف. |
Evlerini soyup Rus karaborsasında sattın. Geriye sadece O saat kaldı. | Open Subtitles | أنت سرقت لوحاتهم الثمينة ، وبعتهم في السوق السوداء الروسيه الا هذه الساعة. |
İşin aslı bu saatlerde çoktan ölmüş olabilir. | Open Subtitles | في الواقع الذي هو قد يدخل في هذه الساعة بالذات |
şu saat doğru mu? | Open Subtitles | أتعرف إن كانت هذه الساعة سليمة؟ |
Açık bir şekilde saatin parçalarını alıp hepsini birleştirip Bir saat oluşturduğunu anlıyoruz. | TED | ولكن ما نفهمه بوضوح أنك تحصل على أجزاء هذه الساعة وتجمعهما وتكوِّن الساعة. |
Şey, anlıyorsunuz ya... Bu saatle ilgili başka bir düşüncem var. | Open Subtitles | أنظري، كانت لدي فكرة أخرى بخصوص هذه الساعة |
Işıklarını açık gördüm. Bu saate kadar ne yapıyorsun şampiyon? | Open Subtitles | . رأيت الأضواء مُضاءة ماذا تفعل فى هذه الساعة يا بطل ؟ |