Ne olduğunu tam olarak bilmiyorum, ancak eğlenceli kısmı da burada. | Open Subtitles | أنا لا أعرف بالضبط ما هو ولكن هذا هو الجزء الممتع |
Benim bir sorunum yok. asıl eğlenceli olan kısım o. | Open Subtitles | أنا راضٍ عن ذلك فهذا كما ترى هو الجزء الممتع |
Bu ilaçlarını senin tedavinin bir parçasıdır , ve konuşmadiğer parçasıdır . | Open Subtitles | هذه الادويه هى جزء من برنامج علاجك و التحدث هو الجزء الاخر |
Eğlenceli yanı MP3'ümü buldular. | Open Subtitles | ها هو الجزء الممتع لقد أخذوا جهاز الأسطوانات المضغوطة |
Eee,evet bekleyiş işin en kötü kısmıdır. Sana iyilik ettiğimi düşünüyordum. | Open Subtitles | نعم ، أسوأ جزء هو الجزء المتوقّع اعتقدت أن هذا سيساعدك |
Hey, sanırım burası da eski sevgilinin gelip yeni çocuğu tehdit ettiği bölüm. | Open Subtitles | إذن هذا هو الجزء الذي يأتي فيه الصديق الحميم السابق ليحذر الشاب الجديد |
Ne yani, bu işten vazgeçmemi söyleyeceğin kısma mı geldik? | Open Subtitles | هل هذا هو الجزء الذي تخبرني به انا اسقطه ؟ |
Ve şimdi de her şeyi beni korumak için yaptığını söyleyeceğin bölüme geldik. | Open Subtitles | و هذا هو الجزء الذي ستخبرني فيه كيف أن كل شئ تقوم به هو من أجل حمايتي |
Sınırlı rasyonelliğin sınırlı kısmı da budur. | TED | ذلك هو الجزء المحدود من العقلانية المحدودة. |
Gerçek şu ki, ve eğlenceli kısmı da bu, aslında buraya senin kıçını kurtarmaya geldik. | Open Subtitles | فى الواقع , و هذا هو الجزء المرح جئنا لإنقاذ مؤخرتك , مؤخراتكم |
Bu güzel olan kısım -- inanması gerekmiyor. | TED | وهذا هو الجزء الجيد، ليس عليه أن يصدقني. |
Şimdi,önemli olan kısım ... harcadığımız her kuruş... çalmamız gereken kuruştur. | Open Subtitles | ..الان وهذا هو الجزء المهم كل سنت نصرفه يكون هو السنت الذى يجعلنا نسرق مره اخرى |
Bu film, 11 Eylül sonrası Amarika'yla ilgili bir üçlemenin son parçasıdır. | Open Subtitles | هذا الفلم هو الجزء الثالث من ثلاثية عن أمريكا بعد 11 سبتمبر. |
Düzenli kayıt tutmak bilimsel bir araştırmanın en önemli parçasıdır. | Open Subtitles | حفظ السجلات المناسبة هو الجزء الأكثر أهمية في البحث العلمي. |
Fakat, işin asıl çılgın yanı: | Open Subtitles | لكن هذا هو الجزء المثير: أعتقد أن تشاد يعرفهم. |
Yani, hayatım boyunca ne olacağını bilmedim... ...ve bu da işin en güzel kısmıydı. | TED | خلال مشوار حياتي لم أعرف قط مالذي سيحدث وهذا هو الجزء الجميل في الموضوع. |
Bana bunun çok kötü bir fikir olduğunu söyleyeceğin bölüm değil mi? | Open Subtitles | أليس هذا هو الجزء الذي تخبرني به أن هذه فكرة سيئة ؟ |
- Tamam. Şimdi kendini bok gibi hissedeceğin kısma geldik. | Open Subtitles | إذًا هذا هو الجزء الذي تشعر وكأنك مثل كلب لعين |
Bundan sonra ne yapacağını söyleyeceğim bölüme geldik. | Open Subtitles | هذا هو الجزء الذي أقول لكِ فيه ما الذي ستفعلينه تالياً |
O ve Tobin'in bir ilişkisi olabilir ama asıl olay bu değil. | Open Subtitles | هي وتوبن كان بينهما علاقة ، ولكن ليس هذا هو الجزء المثير |
Proje gerçekten faydalı oldu ve gayet işe yaradı, dolayısıyla yaptığımız işin önemli bir parçası oldu. | TED | وهذا مفيد حقًا، وهو مُجدي بشكل كبير جدًا، لذا فهذا بالطبع هو الجزء المهم فيما نفعله. |
Pekala, ceviz kısmını unut. | Open Subtitles | حسناً أنسى الجزء الخاص بالبندقة. ها هو الجزء الرئيسى. |
Ama oraya ulaşmak...zor kısmı o. | Open Subtitles | لكنّ الوصول إليه هو الجزء الصعب |
İşte! Aklımı kaçırtan kısım da bu. Yani, böyle düşünmemi gerektiren bir şey yok ki. | Open Subtitles | هذا هو الجزء الذي يفقدني صوابي، ليس هناك سبباً يجعلني أفكر في ذلك |
Temelde, günlük hayatta benim için en önemli olan nokta o. | TED | وبشكل أساسي، هذا هو الجزء الذي يهمني حقاً على أساس يومي. |
Evet. İşte benim için özel olan kısmı bu, evet., sonunda hem manastırda hem de fuhuşta bulundum. | TED | حسنًا، ذلك هو الجزء المتفرد من الأمر بالنسبة لي، حسنًا، ذلك الذي ختمت به، بدءًا بالدير، ثم انتهاءًا بالدعارة. |