Hef ile biraz takıldım ve bir şey fark ettim. | Open Subtitles | انا كنت لسة بحكي مع هيف و فهمني حاجة تايهة عني |
Her koşulda, bu hafta gerçekleşmek zorunda çünkü Hef pijama partisi için Chicago'ya geri dönüyormuş. | Open Subtitles | على أي حال، سيكون هذا الأسبوع، لأنّ هيف سيعود إلى شيكاغو يوم الجمعة. لحفل بيجامة زميل اللعب. |
Yatırımcıyla görüşmeni bu geceye aldım Virginia çünkü Hef saat 9'da müsait olacakmış. | Open Subtitles | لقد رتّبت لاجتماع المُستثمرين لهذه الليلة يا فرجينيا، حيث أنّ أقرب فرصة مناسبة مع هيف كانت في الـ09: 00 مساءاً. |
Hef kızların tekerleklerinin olması fikrini eğlenceli buluyor ama parkelere son kat boyası atacak birini bulamıyor. | Open Subtitles | هيف يعتقد أنّه أمر ماتع أنْ تتحرك الفتيات على دحروجات ولكنّه لم يعثر على شخص يقوم بتجديد الأرضيات الخشبية. |
Jeff Jefftir, Heff Heffti ve Cheff Chefftir. | Open Subtitles | جيف يعني جيف وهيف يعني هيف وخيف يعني خيف |
Herhangi bir suretle teklifimin önemi azalmayacak, Hef. | Open Subtitles | هذا لن يقلل بأي شكل من الأشكال، ما سأقدمه يا هيف. |
Bence Hef şu makale işinin iyi bir fikir olduğunu düşünüyor. | Open Subtitles | أعتقد أنّ هيف يشعر أنّ العمود فكرة جيّدة. |
Bütün bunlar nerede sona eriyor ve gerçek Hef nerede başlıyor? | Open Subtitles | متى يُمكن أنْ يتوقف كل هذا ويبدأ هيف الحقيقي؟ |
Burada olduğumuz için çok heyecanlıyız, Hef. | Open Subtitles | إنّنا نشعر بسعادة غامرة لوجودنا هُنا يا هيف. |
Ama az önce Hef'in ofisinden bir telefon geldi ve haberler iyi. | Open Subtitles | لقد تحدّثت للتو مع مكتب هيف وتلقيت خبراً سارّاً. |
Hef ile tanıştım. Benimle konuştu. Sanırım bir aşama kaydettim. | Open Subtitles | انا قابلت هيف و حاسس اني اتغيرت |
Hef bir Chicago Tavşanı'nın derginin kapağına çıkmasını istiyormuş! | Open Subtitles | هيف" يريد أن تكون أرانب شيكاغو على غلاف المجله " |
Görünüşe göre katılmışsın ve Hef seni ilk 5'e soktu. | Open Subtitles | على مايبدو أنك دخلتي و (هيف) وضعك في الـ5 الأوائل |
A) Sen Hef'in yeni altın kapak kızısın ve kapak kızları kovulmazlar. | Open Subtitles | أولاً: أنتِ فتاة (هيف) الذهبية التي على الغلاف وفتيات الأغلفة لا يطردون |
Hadi. Hef yaşlıdır ama çita gibi hızlıdır. | Open Subtitles | والآن دعنا نذهب ، "هيف" كبير في العمر لكنه يستطيع التحرك مثل الفهد |
Hef gibi zaman içinde gelişmiş bir adam bile senin hangi kutuya sığacağını bulmakta zorlanıyor. | Open Subtitles | حتى بالنسبة لرجل ببراعة هيف سيجد صعوبة في... معرفة ما هو الصندوق الذي يلائمك. |
Hef'in ne düşündüğünü bilmem için onu görmeme, duymama hatta onunla aynı odada durmama bile gerek yok. | Open Subtitles | إنّني لست بحاجة لرؤية وسماع هيف، حتى أنْ أكون في نفس الغرفة مع هيف لاستشعر... ما يفكر فيه. |
Hef'in neden bizi bu şekilde çift olarak tanıtmaya devam ettiğini anlamıyorum. | Open Subtitles | لا أفهم لماذا يواصل هيف تشجيعنا... كزوجين بهذه الطريقة. |
Düşünüyordum da bunu Hef'in malikânesinde yapabilirdik. | Open Subtitles | كنت أفكّر. يُمكننا إقامته في قصر هيف. |
- Hef! Hugh Hefner! Axel Foley! | Open Subtitles | " "هيف" ! "هيو هيفنر" ! "أكسل فولي! |
- Özür dilerim! 'Heff' de kim? | Open Subtitles | -معذره , من هو هيف بحق الجحيم ؟ |