Koca Al, babasına para yollardı Cleveland'daki Gazi İşleri hastahanesinde gitgide aklını kaybeden bir Vietnam gazisi olan babasına. | Open Subtitles | لقد كان آل يرسل امواله الى والده الطبيب البيطرى الفيتنامى الذى فقد عقله في مستشفى في اى في كليفيلند |
Öyleyse, Joe babasına kızın peşinde olduğumuza dair tiyo vermiş. | Open Subtitles | لذا من الواضح ان جو اعلم والده اننا نقوم بملاحقتها |
Bu yüzden ilerde babasıyla bir görüşme yapma planım var. | Open Subtitles | لذا فإن لدي جدول لقاء مع والده في وقت لاحق |
O zaman en başından itibaren o yolda ilerlerdi ama babasıyla aynı yere gelene kadar üç kez yer değiştirmiş. | Open Subtitles | حينها كان سيختار ذلك الطريق من البداية إلا أنه قد غير مكانه ثلاث مرات حتى وصل إلى حيث يوجد والده |
Torununuza babasından bir telefon ya da mektup geldi mi? | Open Subtitles | هل تلقى حفيدك أي اتصالات أو رسائل من والده حديثا؟ |
Köleleri bana karşı kışkırtmaz. Ben onun babasıyım. | Open Subtitles | إنه لن يثير بلبلة العبيد ضدي أنا بمثابة والده. |
babasını hiç tanıyamamıştı, çünkü babası annesi ona hamile iken çekip gitmişti. | TED | لم يتعرف على والده ابدًا لأنه تركهم عندما كانت والدته حاملاً به |
Böylece Barney babasına bir şans daha vermeyi kabul etti. | Open Subtitles | و أخيرا ً قبل بارني أن يعطي والده فرصة أخرى |
Böylece Barney babasına bir şans daha vermeyi kabul etti. | Open Subtitles | و أخيرا ً قبل بارني أن يعطي والده فرصة أخرى |
Benim gözetim memuruma göre, yaptığı tek şey onu babasına bırakmaktı. | Open Subtitles | بناءً على مسؤول التسريح كل ما فعلته هو تركه مع والده |
Hırs uğruna babasına ihanet eden bir adama nasıl güvenebilirim ki? | Open Subtitles | كيف يمكنني أن أثق برجل قام بخيانة والده من أجل الطمع |
26 yaşındaki bir hostesin babasıyla sorunlarını dinliyordum. Hadi. Bu yeterince bilgi içeriyor.. | Open Subtitles | . مضيفاً بالسادسة والعشرين، ولديه مشاكل مع والده ، تلك معلوماتٌ لابأس بِها |
Yine de babasıyla bağ kurması için en iyi yol bu. | Open Subtitles | تظل الطريقة الأفضل له للتواصل مع والده , هل تعلم ؟ |
babasıyla kardeşi daha yeni canlı canlı yakılan bu mu? | Open Subtitles | هل هو الذي كان والده وشقيقه محترقين على قيد الحياة؟ |
Bir viking, babasıyla birlikte sürgünde yaşamaya zorlanmış biri. | Open Subtitles | ولكنه فايكنج الذى عاش حياة منعزله فى المنفى مع والده |
Bebek Zeus'un babasından saklandığı en olası yerlerden biri olarak düşünülmüştür. | Open Subtitles | حيث يعتبر المكان السري الذي وضعته أمه فيه للاختباء من والده |
Hayatlarını sizin hayat hikayenize göre şekillendirirler, tıpkı benim anne babamdan etkilendiğim gibi ve belki de Bageye da babasından etkilendi. | TED | ويشكلون حياتهم بحسب قصة حياتك مثلما فعلت أنا مع أبي وأمي، ربما و ربما أبي فعل المثل مع والده |
Fetüs babasından da gen almıştır. Ve bu genler kendi hayatta kalma şanslarını arttırmak için annenin kaynaklarından paylarına düşenden fazlasını almaya çalışırlar. | TED | حيثُ أن الجنين يرث جينات من والده كذلك. وتعزز تلك الجينات بقاءها عن طريق أستخلاصها أكثر من حصتها الاصلية من الأم من الموارد. |
Köleleri bana karşı kışkırtmaz. Ben onun babasıyım. | Open Subtitles | إنه لن يثير بلبلة العبيد ضدي أنا بمثابة والده. |
Aslında -- başlangıçta kaçırdığımız bir şey var -- annesi odasını toplamasını istemişti. | TED | في الاساس لقد قمنا بتوسيخ الغرفة قليلا وقد طلب منه والده تنظيف الغرفة |
Evlenip Connecticut'a taşındılar Şimdi harika bir koca ve baba. | Open Subtitles | تزوجوا، وانتقل الى كونيتيكت وانه هو هذا الزوج مذهلة والده. |
- Düküm, ben... - Babası tahta zorla geçti - hakkıyla değil! | Open Subtitles | سماحتك حصل والده على التاج بالقوه,وليس بالحق |
babasısın. Bunu önle. | Open Subtitles | .انت والده .امنعه من ذلك |
Rahmetli babasının yaşadığı günlerden beri bu aileyle. Onu fakirlik içinde görmek istemiyor. | Open Subtitles | فقد كانت تعمل لدى العائلة من أيام والده ولم يرد أن يرسلها للتكيّة |
Sanırım Baban savaşı protesto ettiğim için beni hiç affetmedi. | Open Subtitles | لم أظن ان والده قد سامحني قط للاحتجاج على الحرب |
Bu daha küçükken babası annesini başka bir kadın uğruna boşamış... | Open Subtitles | والده طلق والدته عندما كان بهذا الحجم من أجل امرأة أخري |
olmadığının ispatı olarak duruyorum. Oğul babasının yolundan gitmek zorunda değil. Ben Babam değilim. | TED | وببساطة، أقف هنا كدليل أن العنف ليس متأصلا في دين أو عرق المرء، وأنه ليس على الابن أن يتبع خطى والده. |
Güçbela oğlumu tanıyorum ve şimdi onun babası olmak zorundayım. | Open Subtitles | أنا بالكاد أعرف ولدي، و الآن يجب أن أكون والده. |