Sebeplerden bazıları, dang humması, hapse girme, askerlik görevi, dini ve kültürel sebeplerden kadınları fotoğraflanamamasıdır. | TED | حيث تشتمل على حمى الضنك، السجن، الخدمة في الجيش، والنساء اللواتي لا يُسمح بتصويرهن لأسباب دينية وثقافية. |
Yarın kaç erkek, kaç kadın ve kaç çocuk sahipsiz kalacak? | Open Subtitles | كم عدد الرجال والنساء والأطفال سوف يرمى على قارعة الطرقات غدا؟ |
Toplumumuzda kadınlarla erkeklerin eşit olmadığı yüzlerce yönü listeledim. | TED | ابتدعت قوائم تحوي مئات الطرق توضح كيف أن الرجال والنساء مختلفون في مجتمعنا. |
Karılarını terk eden adamlara ve bu acıya katlanamayan kadınlara oranla. | Open Subtitles | اولئك الذين تركوا زوجاتهم والنساء الذين لم يستطيعوا التأقلم مع الأمر. |
Evet, bu erkek ve kadınlar bana göre gösterinin yıldızlarıydı. | TED | نعم، بالنسبة لي كان هؤلاء الرجال والنساء هم نجوم العرض. |
Bu farkındalığın erkekler ve kadınların tıbbi tedavisini değiştirme gücü var. | TED | لدى هذا الوعي القدرة على تحويل الرعاية الطبية إلى الرجال والنساء. |
Dans ede ede, bu kadınlardan oluşan halkaya ulaştığımızda, gördük ki, erkekler, kadınlar, çocuklar, herkes ordaydı. | TED | وكما أننا رقصت، ورقصت، واقترب من هذه الدائرة من النساء، الرجال والنساء والأطفال، وكان الجميع هناك. |
Heyecan verici Amazon hikâyelerinin efsanevi dünyası kadınları ve erkekleri eşit yoldaşlar olarak hayal etmenin bir yolu olabilir mi? | TED | فهل من الممكن أن يكون عالم الأمازونيات الأسطوري المثير مجرد وسيلة لتخيل أن الرجال والنساء على أنهم رفقاء متساوين؟ |
Genç kızları ve kadınları hikâyelerinin önemli olmadığı ve bir hikâyeci olmalarına izin verilmediği düşüncesinden vazgeçirmenin bir yolunu bulmalıyız. | TED | وجدنا سبيلًا لمنع الفتيات والنساء اليافعات من الشعور بأن قصصهن ليس لها أهمية، لكن لا يسمح لهن بأن يكن راويات القصة. |
Çünkü öfkeyi feminenlikten ayırmak demek kızları ve kadınları bizi haksızlıktan en iyi koruyan duygudan ayırmak demektir. | TED | لأن فصل الغضب عن الأنوثة يعني أننا نحرم الفتيات والنساء من العاطفة التي تحمينا من الظلم؟ |
Tanrı'yı kadın ve erkeklerin yüzlerinde ve aynadaki yansımamda görüyorum. | Open Subtitles | فى وجوه الرجال والنساء ،أرى الله، وفي وجهي في المرآه. |
Yakın zamanda kadın ve erkekler koğuşlarında yapılan tamiratların da etkisi var. | Open Subtitles | ويرجع ذلك في جزء منه إلى التجديدات الأخيرة في عنبر الرجال والنساء |
Yaşlı ve aptal görünüyor olabilirim ama şarabımı elime alıp, kadınlarla şarkı söylemeyeli çok uzun zaman oldu. | Open Subtitles | لكن قبل أن أجد الرب كنت استمتع بالنبيذ والنساء والغناء |
- kadınlarla erkekler ayrı mı? | Open Subtitles | ــ هل يعمل الرجال والنساء منفصلين؟ ــ نعم |
- Başkan, el sıkışmaları ve yaşlı kadınlara gülümsenmesini istiyor. | Open Subtitles | يُريدُ الرئيس الأيدي مهزوزة والنساء العجائز إبتسمنَ ابتسامةً عريضة عليها |
Tecavüz şakalarını, kadınlara laf atmayı eski sevgilini ifşa etmeyi seç. | Open Subtitles | اختار طرف عن الإغتصاب والنساء الساقطات والإباحية التي تنشر بداعي الإنتقام |
uyuşturucu bağımlılığı, fahişe işletmeciliği... ve kadınlar ve beraberinde herşey. | Open Subtitles | أُدمن المخدرات و أُروّج للدعارة والنساء وكل ما يتعلق بهذا |
Nijerya'da öldürülen erkek ve kadınlar, uzun süredir kapılarını dünyaya kapalı tutan bir ülke adına iyi niyet göstergesi bir programın parçasıydılar. | Open Subtitles | أولئك الرجال والنساء الذين قتلوا في نيجيريا , كانوا جزءاً من مهمة ذات نوايا حسنة من دولة تاهت طويلاً في غياهب الظلام |
Gittiği her yerde asillerin ve kadınların dikkatini çekiyor. Ona gülümsüyorlar. | Open Subtitles | يجذب انتباه الرجال والنساء النبلاء أينما ذهب، يبتسمون له ويحنون رؤوسهم |
Yani bugün sizden istediğim erkek ve kadınların kendi geçmişlerine tutsak olmadığı bir dünya hayal etmenizi, kötü hareketlerin ve hataların sizi hayatınızın sonuna kadar tanımlamadığı bir dünya. | TED | لذا ما أطلبه اليوم هو تصور عالم يكون فيه الرجال والنساء ليسوا رهائن لماضيهم، حيث الآثام والأخطاء لن تحددك لبقية حياتك. |
Obez kadınlardan ya da teçhizattan daha Amerikan başka bir şey var mı? | Open Subtitles | ففي النهاية ماذا يمثّل الأميركيين أكثر من الأدوات الكهربائية والنساء البدينات؟ |
Garip alışkanlıklarım ve hep beraber olduğum kadınla yaşayabileceğim bir yer arıyorum. | Open Subtitles | وأبحث عن مكان حيث أستطيع الاستقرار مع عاداتي الغريبة والنساء اللائي يترددن عليّ. |
Henüz gidip isteyemiyorsunuz, ama burası, kadınlar için yapılan bir çalışma sonucu hem kadınlar hem de erkekler için alanda ilerlemeler sağlayacak aktif bir sorgulama alanı. | TED | لا يمكننا طلبه بعد لكن هذا المجال من البحث هو مجال نشط حيث يكون تطبيق الدراسة على النساء سيدفع بالدراسة إلى الأمام على صعيد الرجال والنساء |
Ben çoğu kız ve kadının yapmayı öğrendiğini yaptım. | TED | فعلت ما تعلمت العديد من الفتيات والنساء القيام به. |
Sanırım, kadınların ve erkeklerin bu olaya, bakış açısındaki temel farklılıkları bu vurgular. | Open Subtitles | أظن أن هذا فعلًا يوضِّح الفرق الأساسي في طريقة .نظر الرجال والنساء للمشكلة |
Kadın erkek ilişkileri üzerindeki etkileri hakkında çıkarımda bulunmak da ilginç olacaktır. | TED | من المهم التخمين حول الأثر الذي سيخلِّفه على العلاقات بين الرجال والنساء. |
Yedi erkek ve kadın kaosun getirdiği düzene şekil verdi. | Open Subtitles | سبعة من الرجال والنساء الذين صوروا القوانين من رماد الفوضى. |