ويكيبيديا

    "وبالتالي" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • yani
        
    • böylece
        
    • yüzden
        
    • ve bu
        
    • dolayısıyla
        
    • Sonra
        
    • öyleyse
        
    • böylelikle
        
    • olmuş
        
    • bu sayede
        
    Bu yaklaşık 0.75, yani 1'den küçük -- ve buna alt doğrusal diyoruz. TED انها ثلاثة أرباع تقريباً وبالتالي هي أقل من واحد ونطلق عليها خط فرعي
    Hobilerini. Ve uykularını feda eder. yani sağlıklarını da etkiler. TED إنهم يضحون بالهوايات. و يضحون بالنوم. وبالتالي فإن صحتهم تتأثر.
    Bu yüzden bir başkasını tutuklayacağız acınası ve değersiz birisini... ..böylece o destansı hikâyesi de yerle bir olacak. Open Subtitles لذا سنعتقل شخصاً آخر بتهمة جرائم القتل، شخص مثير للشفقة وغير جدير، وبالتالي فإنّها ستدمّر أساطيره بضربة واحدة مُميتة.
    UR: Bunu daha önce öğrenmemiştim, ama bana sahnede bunu çalacağımızı söyledi, bu parçayı tanıyordum, bu yüzden öğrenirken çok keyif aldım. TED ع. ر: لم أتعلمها من قبل، لكنه قال لي أننا سنعزف ذلك على الخشبة، وبالتالي كنت مطلعا عليها، ولهذا استمتعت كثيرا بتعلمها.
    Ardından doğanın kullandığı aletin aynısını kullanmaya karar verdik ve bu kimyadır. TED وبالتالي قررنا أن نستخدم نفس الاداة التى تستخدمها الطبيعة، وهذه هي الكيمياء.
    dolayısıyla iyi bir bilgisayar programcısının yapacağını yaptı, bir uygulama yazdı. TED وبالتالي قام بما قد يقوم به أي مطور جيد، برمج تطبيقا.
    - yani aslında söylediğin herşeyin gerçek ve berrak olduğunu düşünmüyorum. Open Subtitles وبالتالي لن أعتقد أن كل شئ تقوله، هو صادق و بارع.
    Anneliği yaşamayacağımı bir şekilde kabullenmiştim. yani büyük bir şok oldu bana. Open Subtitles أن أقبل بالأمومة لم يكن موضع نقاش وبالتالي فقد كانت صدمه بحق
    Demek ki Akako'nun biraz bulanık hatırasıyla yaşayabiliyorsun yani bir şey hissetmiyorsun. Open Subtitles هذا يعني انه يمكنك التعايش مع ذاكرة ضبابية عن أكاكو وبالتالي اللامبالاة
    Bu savaşı durdurmak binlerce hayatı yani binlerce dünyayı kurtaracak. Open Subtitles إيقاف تلك الحرب سيُنقذ آلاف الأرواح وبالتالي ، آلاف العوالم
    yani, şu anda, nöronlardan meydana gelmiş canlı bilgisayar devrelerine sahibiz. TED وبالتالي لدينا الآن رقاقات كمبيوتر عضوية مصنوعة من خلايا عصبية حية ذاتية التجميع.
    yani ya aynı şeyi bir güneş pili ya da bataryada da yapabilseydiniz? TED وبالتالي ماذا لو أمكن القيام بنفس الشيء مع خلية شمسية أو بطارية؟
    böylece ya jeoloji, ya da kimya laboratuvarı kalmış oldu. Open Subtitles وبالتالي تتقلص الاختيارات الممكنة بين معمل الجيولوجيا او معمل الكيمياء
    Bir sürü melez çocuk olacak böylece bebeğiniz dışlanmış hissetmeyecek. Open Subtitles الكثير من الأطفال المختلطين وبالتالي الطفل لا يشعر وكأنه منبوذ
    ve böylece köyüne gelen yürüyüşçü bir grup için yemek yapmaya başlıyor ve evinde yemek veriyor. TED وبالتالي بدأت بالطبخ للسائرين على خُطى النبي إبراهيم ومن يعبر قريتها .. يأكل عندها الطعام
    Bu yüzden daha geleneksel şirketlerin hacker kültürünü ve getirdiği yaratıcı kaosu benimseyebilmeleri için zaman ve uyum gerekecek. TED وبالتالي فإن الشركات التقليدية، ستكون بحاجة للوقت كي تتكيف وتحتضن ثقافة المخترق وما تجلبه تلك الثقافة من فوضى إبداعية.
    Bu yüzden gerçek olmadığı sürece böyle konuşmasının nedeni yok. Güzel. Open Subtitles وبالتالي ليس لديه سبب لقول ذلك ما لم يكن صحيحاً جيد
    İzlenimler adamın zihinsel özürlü olabileceğini gösteriyor bu yüzden ilave kovuşturmalar gereksiz olacaktır. Open Subtitles المؤشرات ترجّح أن هذا الشخص مُعوّقٌ ذهنيًا وبالتالي لا فائدة من إدّعاءاتٍ أخرى
    ve bu yüzden neler olup bittiğini anlamak epey zamanlarını aldı. Open Subtitles وبالتالي 'الأمر استغرق منهم الكثير الوقت الكافي لفهم ما كان يحدث.
    dolayısıyla New York'un diğer uluslararası şehirlerle nasıl iletişim kurduğunu gösteriyor. TED وبالتالي هو حول كيف تتواصل نيويورك مع باقي المدن العالمية.
    Ekonomi üzerindeki bu tehlikeyi gördükten Sonra, bu soruna bir çözüm bulmamız gerektiğini düşündüm. Tüm bunlara yaklaşımım bu. TED وبالتالي بالنظر إلى هذا الخطر على الاقتصاد، فكرت أننا في حاجة إلى حل لهذا المشكل. هذه مقاربتي لكل هذا.
    öyleyse, daha evvel gönderilen mesaj neydi birileri gerçekten maddenin içine mi giriyor? TED وبالتالي, ما هي الرسالة المرسلة قبل أن أن يغوص أحد في أعماق المادة؟
    Vaiz, ekstra uzun bir vaaz vermişti, ve böylelikle dalgalar çarptığında hala tehlikeden uzak bir yerdeydiler. TED وألقى الخطيب عظة طويلة للغاية, وبالتالي كانوا بعيدين عن الضرر عندما عتت الأمواج.
    Büyük monotonluk sürdüğü sürece, şu ana kadar olmuş olanlar, gerçekten de olacak olanlar ile aynı. TED وبالتالي فما استمرت الرتابة العظيمة، فسيظل ما كان هناك هو بالفعل ما سوف يكون.
    bu sayede, insanlara su sümbülünü farklı bir açıdan görmesini sağlamak var. TED وبالتالي ساعدنا المجتمعات لرؤية ورد النيل في أشكال مختلفة ومبهجة.

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد