Fakat yaşamanın sadece zor olduğunu değil aynı zamanda tehlikeli olduğunu da öğrendim. Çünkü Kuzey Koreli mülteciler Çin'de yasa dışı göçmenler olarak | TED | لكنني سريعاً ما إكتشفتبأنه لم يكن صعباً وحسب بل وخطر جداً أيضاً بما أن اللاجئين من كوريا الشماليةيُعدون في الصين |
Bu gezegendekilerden ve bizim yaşam formumuzdan tamamen farklı ve tamamen tehlikeli. | Open Subtitles | إنهـا مخلوق غريب كليا عن هذا الكوكب وعن شكل حياتنا... وخطر كليا. |
Dışarı çıkıp bebeğinizi aramanız anlamsız ve tehlikeli olur. | Open Subtitles | سيكون بلا الجدوى وخطر لك الخروج للبحث عن الطفل |
Bobby'e hasta, sapık ve çocuklarımız için tehlike oluşturuyormuş gibi davrandığım zamanlarda haysiyetini ve onurunu yok etmiş oldum. | Open Subtitles | كل مرة أشرت فيها إلى "بوبي" بأنه مريض ومنحرف وخطر على أطفالنا احترامه للذات شعوره بالقيمة , يتم تدميره |
- Toplantıdaydım Boccolino mozzarella'dan bahsediyorduk. Sonra birden aklıma geldi. Bu iş olmayacak. | Open Subtitles | كنت باجتماع نتناقش حول الجبن وخطر لى أن ذلك لن ينجح. |
Onu kutsal biri sanırdık, ama sahtekar, güç delisi ve tehlikeli bir adamdı. | Open Subtitles | إعتقنا بأنه رجل مقدس لكنه كان محتال مجنوناً وخطر |
Bu şühelimizin robot resmi. Silahlı ve çok tehlikeli. | Open Subtitles | هذه صورة مُركبة عن المشتبه به إنه مُسلح وخطر جداً |
Çünkü orası kaygan ve tehlikeli düşüp yaralanabilirsiniz. | Open Subtitles | المكان زلِق وخطر ويمكن للشخص أن يسقط ويتأذى |
Size çok cazip ve tehlikeli bir teklifim olacak. | Open Subtitles | الذي اوشك ان اطرحه الان والذي هو مربح جداً وخطر جداً |
- Leylak rengi ve tehlikeli. Ve Londra'nın merkezine 30 saniye uzaklıkta. | Open Subtitles | لأنه بنفسجيٌ وخطر ، وعلى بعد ثلاثين ثانية من وسط لندن. |
Hayvanat bahçesi yetkilileri, çizgi filmlerde gösterilenlerin aksine, kaçak ayının ürkmüş... ve oldukça tehlikeli olduğunu söylediler. | Open Subtitles | واكد المسؤولون حديقة حيوان ان الدب الهارب ضخم وخطر جداً على الرغم من توافق شكلة في كثير من افلام الكرتونية. |
Bir iş için yardım lazım, Lloyd. Söylemesi zor bir şey gerçi. tehlikeli olacaktır. | Open Subtitles | اريدك ان تقوم لي بعمل صعب انها مهمة صعبة وخطر نوعا ما |
Kötü, tehlikeli ve sonuçta kamuya ait. Bu konu hakkında bir şeyler yapmalısınız. | Open Subtitles | وانها قبيح وخطر وهو ملك للحكومة واعتقد ان عليكم فعل شيا بهذا |
Şansımıza hayır. Silahlı ve tehlikeli bir adamla karşı karşıyayız. Yanında bir kadın ve küçük bir kız var. | Open Subtitles | لحسن الحظ لا، لكن لدينا مجرم مسلح وخطر بالداخل هناك، مع امرأة وطفلة صغيرة |
Daireyi aramak için iznin vardı ve şüphelinin, silahlı ve tehlikeli olduğunu varsaydın. | Open Subtitles | كان لديّك تفويض لتفتيش المبنى، إفترضت أن المشتبه به كان مُسلّح وخطر |
Biliyoruz: silahlı ve tehlikeli. ...otel LA sıralamasında ikinci durumda. | Open Subtitles | نعلم أنه مسلح وخطر كلا إنه الفندق المصنف الثاني في الولاية في موقع التلوث الشهير |
Becerikli ve tehlikeli bir adam derim. | Open Subtitles | ..حسنا، كنت لأقول كنت سأقول عليه واسع الحيلة وخطر |
Ama Bonnie'nin hayatı hep bir dram ve tehlike ki bunlarla ilgim kalmadı. | Open Subtitles | ولكن مع بارني كل شيء دراما وخطر والذي إنتهيت منه |
Sayesinde her an korku,tehlike ve endişe içindeyim. | Open Subtitles | والتي جعلتني في حالة خوف دائم وخطر وقلق |
Uzay, karanlığa ve sessizliğe bürünmüş hastalık ve tehlike demektir. | Open Subtitles | الفضاء مرض وخطر مغلّف بالظلام والصمت |
Bir anda aklıma geldi ki, Bir anne mevcudiyeti yaratabilirim. | Open Subtitles | وخطر ببالي أنه بإمكاني توفير العاطفة الأمومية لها |
Burası uzun zamandır kapalıydı ve ben burayı Hıristiyan lunaparkı yapabileceğimi düşündüm. | Open Subtitles | إنها مغلقة منذ وقت طويل وخطر لي أن أحولها لمدينة للملاهي مسيحية |