Elimden geldiği kadar yardım ederim, fakat elinizdeki bilgilere sınırsız erişim istiyorum | Open Subtitles | ،سأساعد بكل الطرق الممكنة لكني أريد وصولاً غير مقيد إلى كل بياناتك |
Dünyanın her yerinden mali bilgilere anında erişim sağlayan 24,000 dolarlık bir sistem. | Open Subtitles | هذا نظام بقيمة 2,400 دولار يعطني وصولاً فورياً لجميع المعلومات الأقتصادية في العالم |
Bunun olması için, daha güçlü erişim gücü olan biri tarafından sağlanmalıydı. | Open Subtitles | للقيام بفعلتهم لابد من وجود شخصاً ما لديه وصولاً أكبر بكثير |
İlk prensiplerden başlayarak, fevkalade karmaşık ve kullanışlı bir sisteme kadar ulaşmak muazzam bir kişisel zafer. | TED | إنه انتصار شخصي هائل من الذهاب من المبادئ الأولى وصولاً خياليا إلى نظام معقد ومفيد. |
Rahim içine ulaşmak için sizi kesecekler. | Open Subtitles | يتضمن شقّ بطنكِ وصولاً إلى الرحم ؟ |
Sert damaktan beyne doğru giden yol boyunca bir şeyler saplanmış. | Open Subtitles | شيء ما إخترق نسيج الحنك القاسي وصولاً للدماغ |
Ve bu bizi 1.5'tan eğitim için ulaştığımız 1.3'e düşürüyor. | TED | وذلك يجعلنا ننزل من 1.5, حيث وصلنا بالتعليم, وصولاً إلى 1.3 |
Hâlâ imdat çağrısı yok, ama biraz daha derin erişim elde etmek için NSA'le araya birilerini sokuyorum. | Open Subtitles | لا توجد إشارة استغاثة حتى الآن، لكني قمتُ بربط بعض الخطوط مع وكالة الأمن القومي لتتيح لنا وصولاً أعمق. |
Ona erişim sağlamak yatırım stratejilerinizi canlandırmak için bol miktarda istihbarata serbestçe giriş imkanı sunuyor. | Open Subtitles | الوصول إليها سيمنحك وصولاً غير مقيد لثروة من الاستخبارات والتي تغني استراجياتك الاستثماراتية |
Bugün, görevlendirildiğiniz terör eylemlerine ait gerçek fiziksel kanıtlara sınırsız erişim imkanınız olacak. | Open Subtitles | اليوم، سيكون لديكم وصولاً غير مشروط للأدلة المادية الحقيقية من الأحداث الإرهابية التي وكّلت إليكم |
Bana güvenlik kodlarına uzaktan erişim şansı verecek, ki bu iyi haber. | Open Subtitles | التي تمنحني وصولاً لأكواد الحماية و هذا هو الخبر الجيد |
Doktor, personelinize tam erişim istiyorum. | Open Subtitles | سوف أحتاج وصولاً كاملاً للطاقم |
Yani başkana doğrudan erişim yetkisi. | Open Subtitles | هل هذا يعني وصولاً مباشراً للرئيسة |
Evet. Bizim köprümüz onlara erişim sağlıyor. | Open Subtitles | اجل وجسرنا يعطيهم وصولاً مباشر اليه |
O halde Buz'un sadece size sadık olduğunu kanıtlamama izin verin. Hidra'ya erişim yetkisi verin bana. | Open Subtitles | فدعني إذن أثبتُ أنّ ولاء (فروست) لكَ إمنحني وصولاً إلى "الهيدرا" |
Grup'la yaptığımız her şey aslında sana ulaşmak için bir plandı. | Open Subtitles | من خلال المجموعة، وصولاً إليكِ |
Onları bulutlardan bir deniz arasındaki dünyanın zirvesine ulaşmak için gökyüzündeki bir krallığa sürükler. | Open Subtitles | .. تقودهم إلى مملكة في السماء" بين بحور من السحاب "وصولاً لأعلى قِمم العالم |
Tek bir Teoriye ulaşmak | Open Subtitles | وصولاً إلى نظرية واحدة |
Onların çocuklarına yakın olmak, Fletcher'a düşmanımız olan ülkelere ulaşmak için eşsiz bir fırsat sunuyordu. | Open Subtitles | الإقتراب من أطفالهم أعطى (ستيفن) وصولاً فريداً إلى بعض من أسوأ أعدائنا. |
Uçak gemisine giden kuzey uçuş yolları... | Open Subtitles | مسار الرحلة نحو الشمال وصولاً إلى الطائرة العسكرية |
Ya da sadece tümöre giden damarları boğup sağlıklı dokuyu ellemeyebiliriz. | Open Subtitles | أو يُمكننا ببساطة خنق الأوعية وصولاً إلى الورم وعدم المساس بالكبد السليم |
Hey, Crowberry Ridge'e ilk gelen biz olacağız diye söz vermiştim. | Open Subtitles | يا , انا وعدتك بأننا سنكون أول الدببه وصولاً إلى قمة جبل التوت |