Annem gelince, adam annemden para istedi ancak onda da yeteri kadar yoktu. | TED | وحضرت أمي إلى الخارج، وطلب منها النقود، ولكنها لم تكن تملك المال الكافي. |
Diğer oyuncular yapmamasını istedi ve o da "Tamam" dedi. | TED | وطلب منه اللاعبون الآخرون عدم فعل ذلك، وأخبرهم أنه سيتوقف. |
Bizi bir yıl önce aradı. Açıkça, ölmesi için yardım etmemizi istedi. | Open Subtitles | لقد اتّصل بنا منذ عام وطلب منا صراحةً أن نساعده على الانتحار |
Herşey bir anda oldu. Baban ofisi aradı. Seni almamızı söyledi. | Open Subtitles | حدث الأمر بسرعه ، والدكِ إتصل بي بالمكتب وطلب مني إصطحابك |
ve anlamışlar ki bu sanki tam bir rastlantıdan ibaret. | TED | وطلب منهم التصنيف مرة أخرى . فخرجوا تقريباً بذات التصنيف |
ve polise gidip bir dava açmalarını istemek yerine kendi başlarına yapmaya başladılar. | Open Subtitles | وبدلاً من الذهاب للشرطة وطلب منهم بناء قضية قامو بفعل ذلك بانفسهم، والسبب؟ |
Eskisi gibi, bunu aynı yolla yapabileceğini söyledi ve benden para istedi. | Open Subtitles | قال أن بإمكانه جعل الأمر نفسه كما في السابق وطلب مني المال |
Fakat gitmeden hemen önce yanıma uğradı. Benden Hasat'ı durdurmamı istedi. | Open Subtitles | لكنّه مرّ عليّ في طريقه للرحيل وطلب منّي أن أوقف الحصاد |
21 Ekim 2002. Bardağını kırdı, yeni bir tane istedi. | Open Subtitles | في 21 اكتوبر 2002، قام بتحطيم كوبه وطلب واحد اخر |
Boys Girls Club'a geldi, yaklaşık üç yıl önce ve bir stajer istedi. | Open Subtitles | وقال انه جاء الى نادي بنين وبنات قبل حوالي ثلاث سنوات وطلب متدرب. |
ve evin piyasası hakkında ne düşündüğümüzü kendisine bildirmemizi istedi. | Open Subtitles | وطلب مننا أن نخبره بكم بإمكاننا عرض المنزل في السوق |
Yedi yıl önce, bir öğrenci bana gelip şirketine yatırım yapmamı istedi. | TED | قبل سبع سنوات، أتاني طالب وطلب مني الاستثمار في شركته. |
Memur Foster konuşmaya çalıştığınızı söyledi ama sizi susturup polis desteğini istediğini söyledi. | Open Subtitles | الشرطي فوستر قال إنكي حاولتي التحدث, لكنه قال لك لا تتحدثي وطلب الدعم. |
Bak, arkadaşın başından geçenler için senden yardım istemek yerine kaçtığı için üzgünsün ve hayal kırıklığına uğradın, biliyorum. | Open Subtitles | أعرف أنكِ منزعجة ومحبطة إذ أن صديقك يمر بأمر ما و فرّ بدلاً من اللجوء إليكِ وطلب المساعدة |
Organik malzemenin 584'teki geçidin sondadan teyit talep etmesine yardımcı olacağını umuyoruz. | Open Subtitles | نأمل ترغم المواد العضوية البوابة 584.. على اعتراض المسبار وطلب رمز الدخول |
Eşine e-posta attı ve işten çıkınca markete gidebilir mi diye sordu. | Open Subtitles | قد أرسل رسالة إلكترونية لزوجته وطلب منها الذهاب الى المتجر بعد العمل |
Bir sürü meze, başlangıç yemeği sipariş ediyordu, benim için de ve aniden masamızda bir yemek yığını oldu, ayrıca bir sürü şarap şisesi. | TED | طلب الكثير من المقبلات، والأطباق ، وطلب الطعام لي أيضا. و فجأة صارت الطاولة مليئة بأكوام من الأطعمة، و أيضا الكثير من قنينات المشروب. |
Washington'dan bir teklif aldı benim de onunla gitmemi istiyor. | Open Subtitles | لقد حصل على ترقية في العاصمة وطلب مني الذهاب معه |
Bu portrenin çizildiği zamanlarda Dr. Jekyll babamı ziyaret edip vasiyetini değiştirmesini istemiş. | Open Subtitles | فى نفس توقيت رسم هذه اللوحة د.جيكل زار ابى وطلب منه تغيير وصيته |
İç Güvenlik'in haberdar edilmesini istemişti. Mekanı yirmi dört saat gözlüyorduk. | Open Subtitles | وطلب دعم وزارة الأمن الداخلي وكنا نراقب روزاتي لمدة 24 ساعة |
Geronimo, gün batımında teslim olma sözü verdi. Beklemenizi istiyor. | Open Subtitles | جيرونيمو اعطى كلام بأنه سيستسلم في الغروب , وطلب منك الانتظار |
İlk ergenliğindeki o maymun oğlan için yasaklama emri istemeyi düşünüyorum. | Open Subtitles | إنني أفكر بتعبئتها وطلب اعتقال ضد ذلك الصبي لقرد |