Eğer bebek hakkında konuşmak istiyorsan, vaktini boşa harcıyorsun çünkü bununla ilgili konuşmayacağım. | Open Subtitles | اذا اردت أن أتحدث عن الطفلة فأنت تضيع وقتك لأننى لن أتحدث عنها |
Sen vaktini Allah yolunda kullanıyorsun. Kendi şahsın için değil. | Open Subtitles | إنك تستثمر وقتك من أجل الله وليس من أجل نفسك |
Pekala, çok teşekkürler Dr. Tompkins, Zaman ayırdığınız için. | TED | حسنًا، شكرًا جزيلًا لك دكتور تومكنس، شكرًا على وقتك. |
Bana Zaman ayırdığınız için teşekkürler. Rica ederim Bay Bond. | Open Subtitles | لطيف منك أن تعطينى من وقتك أنت مرحب بك ، سيد بوند |
Paran yok, zamanın yok. Ekibin bölünüp yeni işlere atanacak. | Open Subtitles | لقد إنتهى إعتمادك وانتهى وقتك فريقكم سيتم حله ويعاد تعيينه. |
Ölüyor olabilir, hala konuşamıyor ve vaktinizi bununla mı harcıyorsunuz? | Open Subtitles | لا، ربما تحتضر لازالت لا تتحدث و تضيع وقتك بهذا |
Onunla vakit geçirmeyi ne kadar istediğinizi biliyorum. Üzgünüm efendim. | Open Subtitles | اعلم انك تريد قضاء وقتك معه اسفة لهذا يا سيدي |
Çünkü zamanında yok. Senin hayatın sadece okul ve iş. | Open Subtitles | .لأنك لا تملك وقت لذلك فقط كل وقتك للدراسة والعمل |
Pekala bu yeterli olur, Zaman ayırdığın için sağ ol ahbap. | Open Subtitles | حسناً، هذا يكفي. شكراً على ما أعطيتني من وقتك يا رفيق. |
Ne istersen yap ama inan bana vaktini boşa harcıyorsun. | Open Subtitles | افعلي ما تريدين ان تفعليه ولكن صدقيني انك تضيعين وقتك |
Şu saçmalıkları açıklamak için vaktini ziyan etme. Hadi gidelim! | Open Subtitles | هيّا بنا، لا تهدر وقتك في تفسير تلك التفاهات، لنرحل، |
Bizimle vaktini boşa harcadığını söyledin bunun sorumlusunu zaten bildiğini farz ediyorum. | Open Subtitles | حسناً، قلت أنّك تهدر وقتك معنا، لذا إفترضتُ بالفعل أنّك تعرف المسؤول. |
Zaman ayırdığınız için teşekkür ederim, Mösyö. Sizi daha fazla rahatsız etmeyelim. | Open Subtitles | أشكرك لمنحنا وقتك يا سيدي , و لن نطيل ازعاجك أكثر |
Zaman ayırdığınız için teşekkür ederim. | Open Subtitles | شكراً على وقتك الثمين لمجيئك الى مجلس الاباء |
- Geldiğiniz için teşekkürler. - Zaman ayırdığınız için teşekkürler. | Open Subtitles | شكراً لمجيئك أشكرك على إعطائي جزء من وقتك |
Tamam, burada kalışını uzatmanın başka yolunun tümü buysa, şansın ve zamanın doldu. | Open Subtitles | ولو كان هذا مجرد طريقة أُخرى لتطويل مدتك فقد إنتهى حظك، وانتهى وقتك |
Maalesef kat planın yok ve alarm çalmadan önce, sadece bir katı arama zamanın var. | TED | لسوء الحظ لاتملك خريطة للطابق، وسيكون وقتك كافي للبحث داخل طابق واحد فقط قبل أن تنطلق صافرة الإنذار. |
Dinle bayım, bu senin zamanın. 1 5 dakika fazla uzun sayılmaz. | Open Subtitles | حافظ على وقتك ايها السيد فلديك خمسة عش دقيقة فقط. |
Teşekkür ederim efendim, ayrıca kıymetli vaktinizi aldığım için özür dilerim. | Open Subtitles | شكراً لك يا سيدي , وأنا أعتذر عن إهدار وقتك الثمين |
Ne tatlı şeysin sen öyle, amcandan kalanlarla vakit geçiriyorsun. | Open Subtitles | ألست ألطف المخلوقات, تقضي وقتك مع ما تبقى من عمك |
Kendi boş zamanında istediğin kadar gururlan, ben varken olmaz buna binmem ben. | Open Subtitles | كن فخوراً بها في وقتك الخاص، لكن ليس معي. لن أصعد في هذه. |
Belki de iyi bir fikir değil. Ama Zaman ayırdığın için teşekkürler. | Open Subtitles | لعلها ليست فكرة سديدة، ولكني أشكرك على وقتك. |
Acele etmeyin. Sizi zorlamıyorum. Durumun zorluğunun farkındayım. | Open Subtitles | خذى وقتك, انا لا اضغط عليك اعلم ان الموقف صعب عليك |
Halkın gücü asla dinlenmez. Senin vaktin de kısa, Mandara. | Open Subtitles | قوة الناس لا يمكن مقاومتها وقتك قصير ايضا يا ماندارا |
O zaman uzayda duraklamış olan Zamanınız daha çabuk geçer. | Open Subtitles | وبعد ذالك وقتك موقوف في الفضاء وسوف يمر بسرعه هائله |
Bana bir iyilik yapıp adres defterine bakın. Fazla zamanınızı almayacağım. | Open Subtitles | كوني لطيفة واقرأيه لي لو سمحتي ولن أستهلك من وقتك المزيد |
Sayın Başkan, zamanınızın değerli olduğunun farkındayım bu yüzden, kısa keseceğim. | Open Subtitles | يا صاحب الشركة أعلم أن وقتك مهم ولذلك سأدخل مباشرةً للموضوع |
- Bak, zamanını boşa harcıyorum. - Neden böyle diyorsun? | Open Subtitles | . انظرى , انا اهدر وقتك لماذا تقولى ذلك ؟ |