ve geçen yıl bir sürü fotoğraf çektim; çok az kişi bu fotoğraflarla ne yapacağımı biliyordu, ama bir sürü fotoğraf çektim. | TED | ولقد التقطت الكثير من الصور العام الماضي قليل من الناس من عرف ما كنت أنوي أن أفعله لكني التقطت الكثير من الصور. |
Bölgenin güvenli olmaması ve Taliban dolu olmasına rağmen, gönderiyorlar. | TED | المنطقة غير امنة, وعلى العكس مليئة بجماعة طالبان, ولقد فعلوها. |
Bu zamanın içinde öyle bir dakikaydi ki bütün yeni başlayanlar oturup düşünmek zorunda kaldılar ve ne olabilecekleri konusunda oldukça heyecanlandılar. | TED | اذاً هي لحظة من الوقت حيث كان على هذه الشركات الناشئة الجلوس والتفكير ولقد شعروا بحماس حيال ما يمكنهم ان يكونوا عليه |
Sonuçta 2007'de, kampanyayı buraya getirdik ve bubu kampanya içın zemin hazırladı. | TED | لذلك في عام 2007، أحضرنا الحملة إلى هنا ولقد كان عرض للحملة |
İyi düşün, adamlarım tekneyi görmüş tekneden denize sandıklar attığınızı da görmüşler. | Open Subtitles | انتبه, لقد راّه رجالي ولقد رؤوك ترمي تلك الصناديق من على السطح |
ve bana bir kadeh kırmızı şarap koyuyorlar ve küvette banyo yapmamı öneriyorlar ve böyle binlerce gecem oldu. | TED | وهم يصبون لي كاسا من النبيذ الأحمر وتقترح لي ان استحم. ولقد امضيت آلاف ليال مثل هذا ومثل هذا. |
Bu terim, adını beyinde kaydettiğimiz ve Delta dalgaları denen elektrik sinyallerinden alıyor. | TED | ولقد اكتسبت اسمها من الإشارات الكهربائية المسماة بموجات دلتا التي نسجلها من الدماغ. |
ve böyle projeler şehrin birçok yerinde yaptık her türlü muhitte. | TED | ولقد قمنا بهذه المشاريع في جميع انحاء المدينة وفي جميع الاحياء |
Artık her acıktığımda yiyorum, ve tam 4,5 kilo verdim. | TED | والآن اتناول الطعام عندما اكون جائعة، ولقد فقدت 10 ارطال. |
Kuzeni tabii Onu yapmaması için uyarmaya çalıştı, ama Shadi'nin telefonunun şarjı bitti, ve telefonu bir daha hiç geri açılmadı. | TED | ولقد حاول إبن عمّه بالطبع تحذيره من القيام بذلك، ولكن بطاريّة هاتف شادي قد نفذ شحنها، ولم يشتغل هاتفه مرة ثانية. |
ve o dedi ki, şey, sanırım hayattaki herşeyde dengeye yer vardır. | TED | ولقد قال، حسناً، أخمّن أن لكل شئ في الحياة، هناك مكان للإتزان. |
ve çok güzel bir yer görduüm. Buraya tekrar geleceğimi biliyordum. | TED | ولقد رأيت هذا المكان الجميل. عرفت أنني أرغب في العودة مجدداً. |
ve bazı çevresel rol modellere de ihtiyacımız var, bazılarını bugün dinledim. | TED | ونحتاج لبعض النماذج لتلعب دور النموذج البيئ أيضا، ولقد سمعت بعضهم اليوم. |
Bazıları seçimlere adaylığını koyuyor ve işin statüsünü yükseltmeye yardımcı oluyorlar, böylece daha fazla öğrenci öğretmen olmak istiyor. | TED | أتعلمون، ترشّح بعضهم للوزارة، ولقد ساعدوا في رفع شأن المهنة وبذلك أراد عدد أكبر من التلاميذ أن يصبح أساتذة. |
O zaman, bizim kar gütmeyen enstitümüz aracılığıyla, eyaletteki hastaneleri eğitmeye başladık, ve birçok insanın ameliyatının önlenebileceğini gördük, | TED | لذا, بدأنا من خلال معاهدنا الغير ربحية, تدريب المستشفيات حول البلاد, ولقد وجدنا أن معظم الناس يمكنهم تجنب الجراحة, |
Her seferinde de çok görkemli olurdu, çünkü dansçılar profesyoneldi, ve dansları müthişti. | TED | ولقد كانوا دائماً رائعين، لأن الراقصين كانوا مهرة وقد كانوا رائعين، أليس كذلك؟ |
Ancak Triadlar çuvalladı çünkü iki oğulları vardı, bebeklerdi, onları da temizleyeceklerdi. | Open Subtitles | ولقد أفسدوها ثلاثيتهم لأن كان عندهم طفلين رضيعين و بإنهم كانوا سيبيدونهم |
Yaptığı elbise ve Ayrıca süs takılarını satışını yaparken düşündüm. Şimdi Jane günde 4 dolardan daha fazla kazanıyor. | TED | ولقد تأملت، بينما كنت أشاهدها تبيع الثياب، وأيضاً الحلية التي تصنعها. أن جين دخلها أكثر من أربعة دولارات يومياً. |
İçimde bir şeylerin gerçekten sükûnet için ağladığını düşünmeye başladım, ama elbette ki Onu duyamamıştım, çünkü sağa sola çok koşturuyordum. | TED | ولقد بدأت أعتقد أن شيئا في داخلي كان بحاجةٍ حقيقيّه للسكينه، ولكن بالطبع لم أستطع أن أسمع لأني كنت اركض كثيراً. |
Taksici, kızların hangi binadan bindiklerini söyledi ve kapıdaki adam kimliklerini teşhiş etti. | Open Subtitles | لكنّه أعطانا رقم المبنى الذي إلتقط الفتاتين منه، ولقد تعرّف عليهما البوّاب هُناك. |
Daha Sonra bunu buldum; büyük bir kavgayla Dünya Bankası'ndan ayrıldıktan Sonra. | TED | ولقد عرفت السبب بعد ذلك بعدما تركت البنك الدولى بعد مناقشة حادة. |
Biraz tahrip edici görünüyordu, ve bunu altyapı gibi şeylerle ilişkilendirmeye çalıştım, ya da elektriğin ulaşılabilirliği gibi şeylerle. | TED | ما بدى لعيناً بعض الشئ، ولقد حاولت ربط ذلك مع أشياء مثل البنية التحتية، أو مثل وجود الكهرباء وأشياء من هذا القبيل. |