| Hava konusunda bile ilerlemeler oldu Ve bu da kirletme hakları ticaretidir. | Open Subtitles | حتى في حالة الهواء هناك بعض التقدّم وهذه هي المتاجرة بتراخيص التلوث. |
| "Tanrım, lütfen Teksas'ta ölmeme izin verme." Ve bu da Pea Ridge savaşıydı. | Open Subtitles | واقول يا الله ارجوك دعني اموت في تكساس وهذه هي حرب بيا ردج |
| İşte bu mevcut şehir, bu da yeni şehir. | TED | وهكذا فإنَّ هذه هي المدينة الحالية ، وهذه هي المدينة الجديدة. |
| Burada 3 binin üzerinde ABD firması iş yapıyor ve bunlar Amerikan çıkarlarıdır. | Open Subtitles | هناك أكثر 3000 شركة أمريكية تعمل في هذه البلاد وهذه هي المصالح الأمريكية |
| Bunu sözlere koymamın hiçbir yolu yok sorun da bu. | Open Subtitles | لا يوجد طريقة لأوصف ذلك بكلمات وهذه هي المشكلة بذاتها |
| Şu an 20 yaşındayım ve Bu benim görevimin üçüncü dönemi. | Open Subtitles | ابلغ من العمر عشرون عام وهذه هي ثالث مهمه في خدمتي |
| ve G20 de budur, pakt bazlı bir organizasyon. | TED | وهذه هي مجموعة العشرين ، وهي مؤسسة تعتمد على معاهدات. |
| Ve bana sözünü ettiğin grup bu mu? | Open Subtitles | وهذه هي المجموعة التي لا طالما اخبرتيني عنها؟ |
| ve işte demir eritildikten bir gün ve yaklaşık yarım gece sonrası. | TED | وهذه هي النتيجة بعد صهر دام يوم كاملاً ونصف ليلة .. |
| Herşey insanlara, insanlar tarafından yapılmıştı Ve bu da İnternetin gücüydü. | TED | كل ما حدث كان من الناس إلى الناس وهذه هي قوة الإنترنت |
| Ve bu da bizim şimdi yaptığımız şeylerden biri. | TED | وهذه هي احدى الامور التي اعمل عليها الان |
| Ve bu da kadınların savunduğu 40 yıl. | TED | وهذه هي الأربعين سنة التي كافحت فيهن النساء |
| Bir şey yakaladıklarını fark ettiler, 750.000 tane daha bastırdılar ve bugün gördüğünüz harita da işte bu. | TED | وأدركوا أنهم كانوا في شيء ما، وطبعوا 750,000 منها، وهذه هي الخريطة التي تراها اليوم. |
| 100 yıllık bir ormanı, 10 yılda işte bu şekilde yetiştiriyoruz. | TED | وهذه هي الطريقة التي ننشئ بها غابة عمرها 100 عام في 10 أعوام فقط. |
| İşte bu, kızların eğitimlerine başlayıp bitirmesine engel olan bir kafa yapısı. | TED | وهذه هي العقلية التي تُخرج الفتيات من المدرسة أو تمنعهن من استكمال دراستهن. |
| Mizah anlayışları var, ve bunlar önceden insanların ayrıcalıkları olarak düşünülen şeylerdi. | TED | لديها روح الدعابة، وهذه هي نوع من الأمور التي تقليديا كان يعتقد بأنها من صلاحيات الإنسان. |
| ve bunlar, ikisi arasında farklılık gösteren belirli genler. | TED | وهذه هي المورثات المعينة لذلك والتي تختلف من واحد إلى الآخر. |
| ve işte etkileşim tam da bu noktada yatıyor, etkileşimi önemli kılan şey bu. | TED | وهنا حقا أين يكمن كذبات التفاعل، وهذه هي أهمية التفاعل. |
| Seni bilmem ama ben iyi hissediyorum. Bende, sorun da bu zaten. | Open Subtitles | لا أعلم عنك, لكني أشعر أني بخير حسنا, أنا أيضا وهذه هي المشكلة |
| Bu benim bildiğim en uzun kariyer arası. | TED | وهذه هي فترة الإنقطاع الأطول التي أعلم بها. |
| Bu benim sanatsal calismam. Bu benim yontemim. | TED | هذا هو عملي الفني وهذه هي طريقتي في التصميم |
| Dört arkadaşımızın başlattığı devrimin istenmeyen sonucu budur. | TED | وهذه هي النتيجة الغير مقصودة للثورة التي بدأت بمساهمات أصدقائنا الأربعة. |
| -Öyle olmalısın, erkeklerle başa çıkabilmenin tek yolu budur. | Open Subtitles | عليك أن تكون. وهذه هي الطريقة الوحيدة للتعامل مع الرجل. |
| Sana parlayan bir kılıç ve tek açıklaması büyü olabilecek bir zırh gösteriyorum ve senin cevabın bu mu? | Open Subtitles | انا اريك سيف متوهج. وحلة من الدروع التي يمكن أن تكون إلا السحر، و وهذه هي الطريقة التي ترد علي بها؟ |
| Tamam, şimdi nefesini tutuyor görüyorsunuz ki sinyal sabit bir seviyede bunlar da kalp atışları. | TED | حسنًا، الآن هو يحبس نفسه، لذا فترون أن الإشارة بقيت في المستوى المنتظم، وهذه هي نبضات قلبه. |