"Tanrı'nın kanunu insanı aldı ve onu Bahçe'ye koydu. | Open Subtitles | الإله اخذ الرجل ووضعه في الحديقة ليحرثها ويرعاها |
Muhtemelen uyuşturucu bağımlısıydı ve onu tekrar koltuna koydu beni arabayı başkasının kullandına dair kandırmaya çalışıyor. | Open Subtitles | من المحتمل أنه خاف ووضعه بالمقعد الخلفى بمحاولة جعلى أفكر بوجود أحد آخر يقود |
düşünmüyorum. Bu beyninizden insan beynini alıp, bir kavanoza koyup sonra tekrar başka hayvanların düşünme yapısını düşünmek için | TED | وليس القصد إزالة الدماغ البشري من الرأس ووضعه في جرة ثم استخدامه للتفكير في طريقة تفكير حيوان آخر. |
Kanepenin üstüne koyup mangal tutuşturucusunu üstüne dökmüş, ateşe vermiş. | Open Subtitles | صب الغاز في جميع الأرجاء ووضعه على الأريكة |
Orada da Yüzbaşı Schilz'i öldürüp yük deposuna koymuş ve parayla kaçmış. | Open Subtitles | حيث أنه قتل الملازم شيـلز ووضعه في الكبسـوله وأخذ النقـود وغادر |
"Tanrı onu cezalandırdı ve onu bir kadının ellerine bıraktı." | Open Subtitles | الرب سبحانه وتعالى فتَنَه ووضعه بين يديّ امرأة |
Eğer onu polis yakalarsa, gözaltına alırlar ve onu halka oldukça açık bir şekilde yargılarlar. | Open Subtitles | لو قبضت عليه الشرطة، فسوف يضعونه بالحجز ووضعه من خلال نظام العدالة |
ve onu bir odaya koyarak bağlantılar için silkeleyebiliriz. | Open Subtitles | ووضعه في الغرفة قد يبتز منه إرتباطاً آخر |
Şüpheli davranışlarını tespit edip onu işaretleyerek ve onu yakın gözetime alarak. | Open Subtitles | بواسطة تعليم تصرفاته ووضعه تحت المشاهدة القريبة. |
Tamponuna çarptı ve onu 190 kilometre süratle duvara fırlattı. | Open Subtitles | قصّ مصدّه ووضعه في الحائط في 120. |
"Tanrı onu cezalandırdı ve onu bir kadının ellerine bıraktı." | Open Subtitles | الرب عز وجل ضربه ووضعه بين يدي امرأة |
Babanın, işine el koyup her şeyi kendi kontrolüne aldığını unuttun mu? | Open Subtitles | أتذكر عندما قام والدك بأخذ برنامجك ووضعه في برنامج التسلح ؟ |
Romalılar zamanında, herhangi bir kimse bir memura rüşvet vermeye çalıştığında, burnunu kesip, adamı vahşi bir hayvanla birlikte, bir torbaya koyup, torbayı nehre atarlarmış. | Open Subtitles | فى العصر الرومانى , عندما كان احدهم يحاول رشوة مسؤول حكومى كانوا يعاقبونه بقطع انفه ووضعه فى كيس مع حيوان برى و إلقاء الكيس فى النهر |
Demek istediğim,Dekker'dan borç aldığı parayı dolaba koyup her kim bilgi sızdırıyorsa ona tuzak kurmayı planlamıştı. | Open Subtitles | أعني، من الممكن أنه أقترض (المال من (ديكر، ووضعه في الخزانات |
Deli bir çalışan kasıtlı olarak ürünü değiştirmiş ve sonra onu raflara koymuş. | Open Subtitles | مجنون ما قد تلاعب عمداً بالمنتج ووضعه مجدداً على الرف |
Gizlice içeriye girmiş, izinsiz olarak çekim yapmış, görüntüleri çok aleyhte bir tarzda birleştirmiş ve İnternet'e koymuş. | Open Subtitles | تسلل إلى المزرعة وإلتقط مقاطع فيديو غير مصرح بها قام بقص المقاطع ودمجها معاً بطريقة بشعه, ووضعه على شبكة الإنترنت |
Birisi video çekip internete koymuş. | Open Subtitles | أحدهم سجل هذا ووضعه على الأنترنت. تفقده. |
Sonunda bazı hademeler gelip Albertımı büyük boy Glad çöp torbasına koydu ve çöplerin kalanıyla birlikte onu ara yola bıraktı. | Open Subtitles | بعدها جاء أحدهم وحشا ألبرت حبيبي في حقيبة قمامة قماشية كبيرة ووضعه في ممر مع بقية القمامة. |
"Tanrı onu cezalandırdı ve onu bir kadının ellerine bıraktı." | Open Subtitles | الرب عز وجل ضربه ووضعه بين يدي امرأة |