ويكيبيديا

    "يبقيه" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • tutan
        
    • Devam et
        
    • kalsın
        
    • kalmasını
        
    • tut
        
    • tutacak
        
    • saklıyor
        
    • tutar
        
    • tutmak
        
    • tutardı
        
    • tuttuğu
        
    • tutuyor
        
    • sakladığı
        
    • kalması
        
    Ya da babam sana onu bütün gece dışarıda tutan davayı anlatmıştır. Open Subtitles أو ربّما أبي أخبرك بشأن القضية. وهذا ما يبقيه خارجاً طوال اللّيل،
    Derken Zephyr'i Donanma'da tutan son şey de yok oluverdi. Open Subtitles وبعد ذلك الشيئ الوحيد الذى كان .يبقيه فى البحريه تدمر
    Devam et, Devam et, Devam et. Evet, evet, evet. Open Subtitles يبقيه الذهاب، تجعلها قادرة على الاستمرار، تجعلها قادرة على الاستمرار.
    Evet, bir kişi olarak kalsın. Open Subtitles نعم، دعونا فقط يبقيه إلى واحد.
    Demek onun hayatta kalmasını sağlayan nikotinmiş. Open Subtitles هو كان النيكوتين بنفسه ذلك هل كان يبقيه على قيد الحياة؟
    Benim üstümde tut ama bin şu lanet kamyona. Open Subtitles يبقيه على لي، ولكن الحصول في الشاحنة لعنة.
    Onu ayakta tutacak şeyler verebilirim, ama bu sadece onu akciğer yetersizliğine gidene kadar korur. Open Subtitles سأعطيه شيء يبقيه يقظا لفترة لكنها لن تعمل لفترة طويلة قبل أن نبدأ بوضعه في خطر الفشل الرئوي
    Dais, onu arkadaşları için saklıyor. Open Subtitles "دايز)", إنه يبقيه هنا من أجله) ومن أجل الرفاق.
    Bu onu cehennem donana kadar aşağıda tutar artık. Open Subtitles حسناً ، هذا من المفترض أن يبقيه بالأسفل إلا إذا تجمد الجحيم
    Eğer onu daha fazla tutmak isteyen olursa gözlerini oyarım. Open Subtitles ان حاول احدهم ان يبقيه هنا لفترة أطول فسأستأصل عينيك
    Eski asker tabancasıyla. Hep dolu tutardı, onu aldım. Anne. Open Subtitles مسدسه القديم من الخدمة، كان يبقيه دائماً معبأ وقد أخذته
    Hem bilir misin ne derler... erkeği çeken yataktır, ama... evde tutan mutfaktır. Open Subtitles وأنت تعرف ماذا يقولون إنه مسحوق الوجه الذى يثير الرجل لكن مسحوق الخبز يبقيه فى البيت
    Mikhail onu hayatta tutan bir sigorta poliçesi veya benzeri bir şeyden bahsetmişti. Open Subtitles تحدّث ميخائيل عن وثيقة تأمين شّيء يبقيه على قيد الحياة.
    Sevdiği şeyin yanında duruyor kısacası. Onu orada tutan şey bu. Open Subtitles ببساطة إنه يبقى قرب من يحب هذا ما يبقيه هنا
    Düz gitmeye Devam et. Open Subtitles أنا لا أعرف كم من الوقت يمكنني الحفاظ على هذا الأمر. حسنا، فقط يبقيه مستقيما.
    Penisin ağzımda, orada tutmaya Devam et. Open Subtitles ديك الخاص بك هو في فمي. يبقيه هناك.
    Aklın bu zamanda ve bu mekânda kalsın yeter, tamam mı? Open Subtitles فقط يبقيه في هنا والآن، كل الحق؟
    Yani kahramanların kalplerini yiyor ve onların kanı hayatta kalmasını sağlıyor. Open Subtitles أنه يأكل قلوب الأبطال و دمائهم ما يبقيه حياً
    Ayrıca sen, "yararlı olduğu sürece tut demiştin." Hatırladın mı? Open Subtitles أنت أيضا قال لي، "يبقيه انها تأتي في متناول اليدين." تذكر؟
    Onu bir bütün halinde tutacak tek şey akımın hücrelerde kalması. Open Subtitles الشيء الوحيد الذي يبقيه متماسكاً معاً هي الخلايا
    Dries sahilin yanındaki mekânında saklıyor. Open Subtitles دريس) يبقيه بمنزله) قرب الشاطئ
    Bu onu, ben ciğerlerle dönene kadar canlı tutar. Open Subtitles وينبغي أن يبقيه هذا حيّاً إلى أن أعود بهاتين الرئتين
    Eğer onu daha fazla tutmak isteyen olursa gözlerini oyarım. Open Subtitles ان حاول احدهم ان يبقيه هنا لفترة أطول فسأستأصل عينيك
    Onu genellikle kirli tutardı. Neden birden orayı umursamaya başladığını anlamadım. Open Subtitles عادة ما كان يبقيه متسخاً لا أدري لمَ اهتم به فجأة
    Bana bu esprileri çok-gizli tuttuğu bir kitaptan öğrendiğini söylemişti. Open Subtitles كان معتاد أن يخبرني أنه يجلبهم من كتاب كان يبقيه سراً.
    Hiçbir fikrimiz yok. Ama yerçekimi, gezegeni kara deliğe karşı dengede tutuyor. Open Subtitles لكن هذا يبقيه في حالة توازن مستمرة في مواجهة الثقب الأسود
    - Aklımıza gelmeyen neresi var? Belki de defter değildir. Yakınında sakladığı bir şey olabilir. Open Subtitles ربما ليس في كتاب ، شيء آخر يبقيه قريبا منه
    Bu yüzden, ikisinin birlikte kullanımı ilacın daha yüksek bir konsantrasyonda ve daha uzun bir süre kan dolaşımında kalması demektir, bu da böbrek yetmezliğine yol açabilir. TED لذا فإن الجمع بين الاثنين يعني أن تركيز أكبرللدواء يبقيه في مجرى الدم لمدة أطول، مما قد يؤدي إلى فشل كلوي.

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد