ويكيبيديا

    "يدرك" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • fark
        
    • biliyor
        
    • farkına
        
    • anlaması
        
    • anlar
        
    • biliyordu
        
    • bilmiyor
        
    • anlamıyor
        
    • anlamasını
        
    • haberi
        
    • anladı
        
    • anlayana
        
    • anladığında
        
    • bilir
        
    • bildiği
        
    Gizli ilişki kuranların, asıl ilişkilerinin ne kadar iyi olduğunu fark edip bu saçmalığa son verdiğiyle ilgili bir sürü hikaye duyduk. Open Subtitles لقد سمعت قصصا عن الشؤون حيث يدرك الناس عظمت العلاقة الأخرى المترتبة عليها هي وتنتهي من دون أي شخص يجري في حيرة.
    Tamam, sana kahve yapacağız. Sarhoş olduğunu fark etmeyecekler bile. Open Subtitles حسناً، سأحضر لك بعض القهوة لن يدرك أحد أنك مترنحة
    Neyi düşündüğünüzü, neyi bildiğinizi biliyor. Ve nasıl çalıştığınızı biliyor. Open Subtitles انه يعرف طريقة تفكيركم،و يعلم ما تعلمونه،و يدرك طريقة عملكم
    Bu yaratıklar başka bir gezegenden ama kimse farkına varmıyor. Open Subtitles هذه المخلوقات من كوكب اخر لكن لا أحد يدرك ذلك
    İkinizin de anlaması gereken, bunun er ya da geç olacağıydı. Open Subtitles كلاكما يدرك ان هذا بالتاكيد كان سيحدث عاجلا أم آجلاً
    Pek çok hata vardır ki yanlış oldukları ancak yaptıktan sonra fark edilir. Open Subtitles يوجد أشياء يفعلها المرء ويعتقد أنها صحيحة وبعد ذلك يدرك أنه كان مخطئ
    Matias içine sürüklendiği durumu nasıl oldu da fark etmedi, bilmiyorum. Open Subtitles أنا لا أعلم لما ماثيوس لم يكن يدرك ما يقوم به
    O da yasemin kokulu bir mumu kullanmayacağını fark etti şu an. Open Subtitles والذي يدرك الآن بأنه ليس لديه أي استفادة من شمعة ياسمين معطرة
    O adam So Dam'ın onu çatıya kadar takip ettiğini fark etmedi mi? Open Subtitles من غير المعقول بأن السيد لم يدرك بأن سودام كانت تتبعه الى السطح
    Sanırım burada Cyrus'un Yehova'nın emri altında olduğunu fark etmediği onaylanıyor. TED أظن أنه من المسلم أن كورش لا يدرك أنه يتحرك بأمر من يهوا.
    Aralarında, bu ikisi, burada oturan çoğunuzun fark edebildiği üzere, insan yaşamının tüm boyutlarına yayıldı bile. TED وما بينهما قد انتشر كما يدرك معظم الحاضرين هنا كل بعد من أبعاد حياة الإنسان.
    Stan, iş verenlerin senin son 3 işinden... hırsızlık yüzünden atıldığını biliyor mu? Open Subtitles ستان هل يدرك أصحاب الفندق بأنك طُردت من مهنك الثلاث الماضية بسبب السرقة
    - Emin değiliz. Ama fanatizm ve paranın güce eşit olduğunu biliyor. Open Subtitles لكنه يدرك أن التعصب بالإضافة إلى المال يساوي السلطة، وهذا هو إلهه.
    Yani konu hakkında birşeyler biliyor, uzunluğu biliyor. TED لذلك فهو يدرك شيئا عن الموضوع ، ويعرف طولها.
    Bu yaratıklar başka bir gezegenden ama kimse farkına varmıyor. Open Subtitles هذه المخلوقات من كوكب اخر لكن لا أحد يدرك ذلك
    Bak o salağın ne kaçırdığını anlaması on beş seneyi bulur. Open Subtitles إنظري سيأخذ الفتى 15 سنة قبل أن يدرك ما فقده
    Kendisiyle karşılaştığı zaman, zaten orada olduğunu anlar ve ona göre geriye gelerek farklı yönlere doğru büyümeye devam eder. TED و عندما يلآمس نفسه، فإنه يدرك أنه هناك في الأصل، و يتعرف على نفسه، ثم يبدأ بالتراجع .. و يسلك طُرُقَاً أخرى.
    Ama bu arada İslamiyet'in Peygamberin resmedilmesini yasakladığını müvekkiliniz biliyordu. Open Subtitles في حين أن موكلكِ يدرك تماماً أن دين الإسلام يُحَرّمُ
    Bunu yayınlarsak panik yaşanacağını ve oyunun iptal edileceğini bilmiyor mu? Open Subtitles الناس سيبدئون بالذعر واللعبة ربما تلغى الم يدرك حتى هذا ؟
    Yeniden bir iş bulmanın benim için ne kadar önemli olduğunu anlamıyor kimse. Open Subtitles لا أحد يدرك كم هو مهم بالنسبة لي أن أحصل على عملٍ مرة أخرى
    Onunla konuşup yardımcı olabileceğimi anlamasını sağlasaydın yalnızca bana izin verseydi... Open Subtitles إذا تحدثتي معه وجعله يدرك انني أستطيع المساعدة إذا سمح لي
    Yani, boğaz ağrısı olan hasta karısının haberi olmadan bir aspirin yutuyor boğazının ağrıdığını fark edince bir aspirin yutuyor boğazı ağrıdığını fark edince... Open Subtitles اذن المريض لديه حلق ملتهب يتناول اسبرين دون علمها يدرك ان لديه حلق ملتهب يتناول اسبرين
    Ve bunun eski yada yeni olmakla alakalı olmadığını anladı. TED وقال انه يدرك ، هي لا تتعلق بكونها قديمه او جديده.
    Bana saldırmasının iyi olmadığını anlayana kadar onu zayıflatmalıyım. Open Subtitles علي ان اُرضِخه حتى يدرك انه ليس من الفائدة مهاجمتي.
    Kaptan kim olduğumuzu anladığında bence daha rahat bir yolculuk geçireceğiz. Open Subtitles أظن أنه بمجرد أن يدرك الكابتن من نكون، ستكون رحلتنا أيسر. ‏
    Ve buradakilerin çoğu iyi bilir ki... ilk aşkınızı hiç unutmazsınız. Open Subtitles و كما يدرك اغلبكم هنا انكم لا تنسون حبكم الأول
    Albay O'Neill'in iyi bildiği gibi nerede olduğunu tam olarak bilmiyoruz. Open Subtitles مثلما يدرك العقيد * أونيل * لا ندرى أين العمود بالضبط

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد