Ah, Tanrım! Daha önce hiç bir kraliyet mensubuyla karşılaşmadım! | Open Subtitles | يا الهي لم يسبق أن قابلت شخصية ملكية من قبل |
Onlar daha önce hiç kimsenin görmediği bir şeyi gördüler. | Open Subtitles | لقد شاهدوا شيئاً لم يسبق أن شاهده أحد من قبل |
Daha önce hiç milyoner biri için düğün hediyesi almamıştım. | Open Subtitles | فلم يسبق أن اشتريتُ هديّة زفاف لشخص مليونير من قبل |
Doğru yoldan sapmıştım ki hayatta doğru yoldan hiç sapmamıştım daha önce. | Open Subtitles | لقد امتحنت بالإغراء لقد امتحنت بالإغراء لم يسبق أن حدث هذا معي |
Şimdiye kadar geri dönmeyi isteyeceğim hiçbir... | Open Subtitles | لم يسبق أن كنت بمكان وتمنيت العودة له هذا مؤكد |
Yargıçlık yaptığım onca yılda, hiç bu kadar dandik bir dava görmemiştim. | Open Subtitles | خلال سنواتي من القضاء لم يسبق أن رأيت مثل هذه القضية الخرقاء |
Hayatımda hiç ırkçı olmadım. | Open Subtitles | لم يسبق أن كنت متحيزة في حياتي وأنت تعرف هذا |
Moğolların dünyasında böyle bir şey hiç olmamıştı. | Open Subtitles | في العالم المنغولي لم يسبق أن كان هناك من قبل هذا العدد |
Daha önce hiç milyoner biri için düğün hediyesi almamıştım. | Open Subtitles | فلم يسبق أن اشتريتُ هديّة زفاف لشخص مليونير من قبل |
Ama sana şunu söyleyebilirim ki üç yıldır bu adam için çalışıyorum ve onu daha önce hiç bu kadar heyecanlı görmemiştim. | Open Subtitles | لكن سأخبرك بأمر , لقد قمت بالعمل .. مع هذا الرجل منذ 3 أعوام . و لم يسبق أن رأيته بهذا التحمس |
Daha önce hiç böyle bir işe kalkışmamış biri için müthiş ukalasın. | Open Subtitles | بالنسبة لرجل لمْ يسبق أن قام بمثل هذا الشيء، فإنّك مغرور بشدّة. |
daha önce de dediğim gibi, daha önce hiç yumurtanın beyazından omlet yapmamıştık. | Open Subtitles | حسناً, مثلما قلت. لم يسبق أن فعلنا ذلك من قبل مع بياض البيض |
Ben hiç kimseyi öldürmedim özellikle de hayatımda daha önce hiç görmediğim birini. | Open Subtitles | لن أود قتل أحداً أبداً، خاصة شخصاً لم يسبق أن رأيته من قبل |
Üzgünüm dedektif ama bu adamı daha önce hiç görmedim. | Open Subtitles | آسف أيها المحققان، لكنني لم يسبق أن رأيته من قبل |
Gerçekten yeni bir yol, daha önce hiç yapılmamış şeyler, yol boyunca hep sorun çıkarır. | TED | إن الطريق إلى الأشياء الجديدة فعلا، والتي لم يسبق أن حققها أحد من قبل مليئة دائما بالفشل على طول ذلك الطريق. |
daha önce onu hiç görmemiş insanların, oğluma mutlu yıllar şarkıları söylemesini. | Open Subtitles | أناس يغنون أغنية عيد ميلاد لأبني ولم يسبق أن رأوه من قبل |
Çünkü Şimdiye kadar aynı izde iki kişi bulunamadı. | Open Subtitles | لأنه لم يسبق أن وجد شخصين لهما البصمة ذاتها |
Şimdiye kadar kimse benimle onun kadar yakından ilgilenmemişti. | Open Subtitles | لم يسبق أن أخذ أحدهم وقت للعمل بالقرب منى |
Daha önce hiç bir davada başarısız olmadım. | Open Subtitles | أنتم في أيدي أمينه لم يسبق أن فشلت في قضية ما |
Johnny üç yıldır kesintisiz çalışıyordu, ve daha önce böyle bir sorunumuz olmamıştı. | Open Subtitles | جوني يعمل بدون توقف لمدة ثلاث سنوات ولم يسبق أن واجهتنا مشكلة مثل هذه من قبل |