ويكيبيديا

    "يسمحوا" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • izin
        
    • müsaade
        
    • izni
        
    • almazlar
        
    • içeri
        
    • kabul
        
    • Onlar
        
    • vermiyor
        
    • giremeyiz
        
    Bir gün okula gitmiştim ve çocuklar onlarla basketbol oynamama izin vermedi. TED ذهبت للمدرسة ذات يوم، والأولاد لم يسمحوا لي بلعب كرة السلة معهم
    Büyükannem de böyle bir yere yerleşmişti ama kişisel eşyalara izin verilmiyordu. Open Subtitles عندما ذهبت جدتي لسكن في.. مكان آخر لم يسمحوا بإجلاب أشياءها الخاصة
    Asıl adil olmayan, kart oyunlarında benim oynamama izin vermemeleri. Open Subtitles ما هو ظالم أنهم لن يسمحوا لي بالمقامرة في مبارياتهم.
    Fakat sosyal hizmetlere gittiğimde bu centilmen için başvuru yapmama müsaade etmediler. TED لكن عندما وصلت إلى مكتب الشؤون الاجتماعية، لم يسمحوا لي بتقديم طلب لهذا السيد النبيل.
    Çocuğu almaya geldim ama güvenlik izin vermiyor. Ben emrettim. Open Subtitles أتيت لأخذ الفتى، لكنّ رجال الأمن لم يسمحوا لي بذلك
    Eğer buraya getirmeme izin vermiyorlarsa ben de dayanırım diye düşündüm. Open Subtitles لو لم يسمحوا لي باحضره هنا كنت أفكر أنه يمكنني تهريبه
    Onlara binmesine izin vermezlerdi çünkü bu atlar için güvenli değilmiş. Open Subtitles لم يسمحوا لها أن تمتطيهم لأن ذلك لم يكن آمن للخيول
    Senin sürmene izin verdiklerine inanamıyorum. Bence kötü bir fikir. Open Subtitles لا استطيع التصديق انهم يسمحوا لك بالقياده, تبدو كفكره سيئه
    Yalnızca izin vermediler, aynı zamanda oda servisi de yaptılar. Open Subtitles ولَم يسمحوا لي بالدخول وحسب وإنما أحضروا لي خدمة الغرف
    Ama eğer mahkeme burada olduğunu anlarsa, bir daha eve gelmene izin vermezler. Open Subtitles لكن إذا علمت المحكمة أنك تواجدت هنا فلن يسمحوا لك بالعودة للبيت أبداً
    Şunu gördünüz mü? Bununla uçağa binmeme izin vermeyecekler, ama uçakta verecekler. TED أترون هذا؟ لن يسمحوا لي بركوب الطائرة مع هذا الشيء، ولكن، سيعطونني إياه على متن الطائرة.
    O zamanlar o kadar inektim ki erkekler bile Dungeons and Dragons takımına girmeme izin vermezlerdi. TED لقد كنت من أقل الناس شعبية في تلك الأيام حتى أن الأولاد الذين يلعبون سجون وتنانين لم يسمحوا لي بمشاركتهم.
    İzin vermediler, çünkü kıskanıyorlardı. TED ولم يسمحوا لها بذلك لأنهم كانوا يشعرون بالغيرة تُجاهها.
    Bir çok kadın evlendiklerinde işi bırakmak zorunda kaldılar çünkü kocaları izin vermiyordu. TED العديد من النساء اللواتي اشتغلن معي كان عليهن المغادرة فور زواجهن، لأن أزواجهن لم يكونوا يسمحوا لهن بالعمل.
    Tarihlerinin silinmesine izin vermemişlerdir ve dünyanın o kısmını ziyaret edenler neden hikâyelerin, öykülerin, tarihin bu kadar önemli olduğunu anlayacaktır. TED لن يسمحوا بطمس تاريخهم وأي شخص زار هذا المكان من العالم سيفهموا لماذا، لماذا القصص والتاريخ ذو أهمية.
    Fotoğraf makinemi içeri sokmama izin vermediler, çünkü yapay gerçeklikleri, mitleri ve inançları tehdit ediyor ve gerçeklerin kanıtı niteliğini taşıyor. TED انهم لم يسمحوا لي بإدخال الكاميرا لأنها تواجه الحقائق المشيدة والخرافات والمعتقدات ، وينص على ما يبدو أدلة عن الحقيقة.
    Sözlerim şunlara hitap eder: Geleceklerini sorunlu geçmişlerinin etkilemesine izin vermeyeceklere. TED إن عملي هو صوتٌ لأولئك الذين لن يسمحوا لماض مضطرب أن يُملي عليهم مستقبلهم.
    Sen kral yardımcısı iken benimle evlenmene asla müsaade etmeyeceklerdir. Open Subtitles بمجرد أن تكون وصيا على العرش فلن يسمحوا لك أبدا بالزواج منى
    Yapmam gereken her şeyi yapmama rağmen bana ziyaret izni vermiyorlar. Open Subtitles وقد فعلت كل ما يجب فعله ومازالوا لم يسمحوا لي بالزيارة
    O otele bir daha gitmem, zaten seni de almazlar. Gerek yok ki. Open Subtitles أنا لن أعود إلى ذلك الفندق وأنا متأكدة أنهم لن يسمحوا لك بالدخول
    Böylece yetişkinlerle bir anlaşma yaptım, çocuklar, yanlarında erişkinler olmaksızın içeri gelip kendi başlarına iki dakika geçirecekler. TED فأبرمت إتفاق مع الكبار بأن يسمحوا للأطفال الدخول دون الكبار لدقيقتين لوحدهم
    Bu eve yeniden kabul edilmemesi gerekiyordu. Open Subtitles لايجب ان يسمحوا لها بالدخول الى هنا مرة ثانية
    Onlar yani Japonlar kadar hızlı. Onların izin verdiği ölçüde. Open Subtitles فقط المسافة التى قرر اليابانيين أن يسمحوا لنا أن نتوغلها داخل الجزيرة
    Eğer garip davranırsan içeri giremeyiz. Open Subtitles إن تصرفت بغرابة لن يسمحوا لنا بالدخول، أتنصت؟

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد